Aman 12'nci adam, yapma bunu

Aman 12'nci adam, yapma bunu
Şenol Güneş hoca çok haklı, tribünlerin gerginliği takıma olumsuz yansıyor. Anadolu'da, tribünlerin gerginliği ne kadar şerh koymaya çalışırsanız çalışın şehrin gerginliğini anlatır.

Konu futbol rekabeti olduğunda şehir ile tribünü duygusal patlama açısından birbirinden ayıramazsınız. Büyük yarışı koşarken sahadaki oyuncuların yönetilmesi kadar, 12. adam olarak güç odağı olan tribünleri de aynı şekilde yönlendirebilmelisiniz. Şenol Güneş, korkunç bir tecrübeye sahip, Trabzonspor, Milli Takım ve Güney Kore günlerinde bir futbol takımının psikolojik durumunun fizyolojik durumuna etkisinin ne kadar güçlü olacağını birebir tespit etti. Saha içindeki oyunun ritmi aynı zamanda motivasyonun da süreli kesintiye uğramasına sebep oluyor. 90 dakikalık bir oyunda bazen iki dakikalık kesinti, maçın 15 dakika afallamasına yol açıyor ve işte o arada dinlenmeye, rakibin hızını kesmeye çalışan takımın ekmeğine yağ sürüyorsunuz.

Taraftarın kabul etmesi gerekiyor ki, tribünden takıma verilen pozitif desteğin oranı, tersi durumda yarattığı negatif etkiyle kıyaslanmayacak kadar az.

Şenol Güneş'e kulak vermek, tarihi bir adım atmakla eşanlamlı aslında.

Hoca diyor ki; biz hiçbir zaman ev sahibi olmanın avantajını kullanamadık!

Hiçbir zaman diyor!

Anlayana...

BEŞİKTAŞ'IN BEŞ HALİ!

Mesele 'zaman'dan açılmışken Trabzon'a benzer bir hikâye sanki Beşiktaş'ınki...

Siyah-Beyazlı ekip tarihin hiçbir döneminde olmadığı kadar çok karakterli bir takım oldu.

Beşiktaş'ın halleri ismin beş haline benziyor.

Ben iyi bir takımım yalınlığında, ben-i bu fikstür yordu şikâyetçiliğinde mesela!

Manisa maçından sonra oluşan iyimser havanın geçen yıl ikinci devre başındaki Buca maçında alınan galibiyetin ardından oluşan havanın benzeri olduğunu bu satırlarda okudunuz.

Tekrar yazmaya gerek yok ama hatırlamakta fayda var.

Beşiktaş zayıf takımlara karşı teknik becerisini kullanabiliyor. Rakip biraz sert ve güçlüyse teknik beceri buharlaşıp uçuyor.

Yalın hali bu Beşiktaş'ın...

Braga'yı eleyebiliyor ama Bolu'ya eleniyor. Kiev'e topyekûn direniyor ama Mersin'e çözülüyor...

Bir ben vardı ben-de ben-den içeri!

De hali içinde saklı den hali durumları...

Avrupa'dan elenmenin ardından artık biz de diğerleri gibi normal periyotlarda maç yapacağız, şimdi durum eşitlendi diyen Carvalhal-i mesela!

Tek bilimsel (!) gerçek gündüz maçlarında oyuncuların gözlerine güneş giriyor olması galiba!!.

Almeida, Q7, Simao, Fernandes'li bir sezonun bu kadar sıradan geçmesinin sadece kulüp değil Türk futbolu için çıkarılması gereken ders olduğunu bilmek tek teselli olmalı...

Taraftarın 'bu takımın alayını satın' feveranı bütün hallerine isyanı galiba?..

SÜPER FİNAL

Şimdi yılın başından bu yana play-off sistemi o kadar eleştiriliyor ki, kalkıp iki satır bardağın dolu tarafından bakmak bile cesaret meselesi... Sezon başlarken ben bu ligi izlerim diye bir çıkıntılık yapmıştık.

Takımlar, hocalar kriz içinde yeni bir fırsat bulma şansı ilham vericiydi.

31'inci hafta biterken ortaya çıkan gerçek şu ana kadar mücadeleyi bırakan takım sayısının sadece 1 olduğunu gösteriyor. Ankaragücü de aslında futbol dışı sebeplerden veda etti. Düne kadar herkes bir hedef kovalıyorsa izlenesi bir sezon geçirdik demektir. Kimse İ.B.B.'nin üst üste aldığı puanlarla birdenbire bu haftaya Süper Final'in ikinci torbasına kendini atma gayretine sıradan bir durum diyemez. Hedef olmasa o maçların hali ne olurdu acaba? Ya Samsunspor'un son dakikaya kadar ligde kalma opsiyonunu yakalaması meselesi sıradan mı?

İkinci 4'lü gruptan çıkacak takımın Süper Final'in 4'üncüsü karşısında Avrupa bileti alma ihtimalini küçümseyebilir misiniz?

Eskişehir bunu başarırsa Ersun Yanal az iş mi yapmış olur? Bursa gitti gidecek derken geri dönüp tekrar Avrupa bileti kaparsa eh canım mı diyeceğiz?

Yılın tartışmasız en cesur hücum takımı olan yediği gollere rağmen sıra dışı bir iş çıkaran Sivasspor, Avrupa kantarına çıkarsa kim dudak bükebilir?

Hadi onu da bırakın, Süper Final dördüncüsü ile 5-8'in galibi arasındaki final maçı İngiltere FA Cup finali kadar heyecan vaat etmiyor mu?

Hatta Türkiye Kupası finalinden daha fazlası demek değil midir?

Öte yandan Süper Final'e özgü bir müzik yapılması, Şampiyonlar Ligi benzeri bir Süper Final logolu bayrağın dalgalandırılması fikri bile alkışı hak ediyor.

Tüm olumsuz değerlendirmeleri gözden geçirmek için sezonun son düdüğünü bekleyelim.

Not edip, gerekirse eski sisteme döneriz. Ama tekrarla yazmakta fayda var, yıllardır şikâyet ettiğimiz her türlü aksaklığa çözüm geldiğinin de farkına varalım.