“Siyah-beyaz film gibi biraz”

“Siyah-beyaz film gibi biraz”
G.Saray’la özdeşleşen, G.Saray’ın UEFA Kupası’nı almasında önemli bir rol üstlenen, G.Saray’da yardımcılık yapmak uğruna Ümit Milli takımı da bırakıp gelen Ümit Davala’ya ‘memur zihniyeti’ damgası vurularak kapı gösterildi ve son yıllarda G.Saray camiasında yaşanan vefasızlıkların bir örneği de tekrar hayata geçirildi.
Ümit Davala diğer futbolcuların aksine farklı biri... Ülkemiz futbolcularında görünmeyen renkler ve farklı meziyetler onda mevcut... Çıkardığı müzik albümündeki en popüler şarkısının sözleri neredeyse bu ayrılığı anlatıyor:
 
 
 
 
 
“Bizimkisi bir aşk hikayesi
Siyah beyaz film gibi biraz
Gözyaşı umut ve ihtiras
Bizimkisi alev gibi biraz”
 
Sosyal yönü fazla olan Ümit Davala futbol adına önemli bir insan. Diyarbakırspor’dan Milan’a uzanan bir kariyer başarısı... İyi derecede İtalyanca bilen, İngilizce’yi çok iyi konuşup, 2002 Dünya Kupası’nda İngilizce basın toplantısı bile yapan, bunun yanı sıra Almanca’yı da ana dili gibi konuşan Ümit Davala’nın bir örneğinden şu an futbol dünyasında yok... Onu küstürüp, basın toplantısında sesinin titremesine yol açan olayların perde arkasında başka olayların yatıp yatmadığını tam anlamıyla bilmiyoruz ama Davala gibi futbol adamlarına Türk futbolu’nun ihtiyacı var. Teknik direktörün bile haberi olmadan yardımcılarını göndermek büyük hedeflere koşan takımlarda yaşanmaması gereken olaylardır kuşkusuz... Burada söz Skibbe’ye düşüyor ama o da konuşacak gibi görünmüyor yönetim baskısından dolayı... Anlaşılan bu gönderilmenin perde arkasını Skibbe G.Saray’dan gittikten sonra Alman basınından yansıtacağız sizlere...

Ayrılıklar her zaman hüzün taşımıştır ama her gecenin bir de gündüzü olduğunu ilke edinen insanlar kazanmıştır bu hayatta. Her sabah güneşin yeniden doğacağını ve yepyeni bir günün başlayacağını bilen Ümit Davala da inanıyoruz ki futbolumuza daha çok katkılarda bulunacaktır...


AURELİO FRİKİK ATARSA...
Estonya milli takımımız karşısında bir tarih yazdı... Tıpkı San Marino’nun tarihindeki ilk kornerini, ilk golünü bize attığı gibi... Tıpkı ilk puanlarını bizden alması gibi... Malta’nın 2-2’lik beraberlikle bize karşı kendileri açısından tarih yazdıkları gibi... Estonya maçı kolay ve bir o kadar da önemli bir maçtı G.Afrika yolunda... İşte böyle bir maçta ufak görünen ama bir o kadar da büyük enstantaneler gözümüze çarptı... Son dakikalarda kazanılan bir serbest vuruşta topun başında kim vardı? Aurelio... Evet, Türkiye’ye geldiğinden beri Real Betisli futbolcu hatırladığım kadarıyla ilk defa bir serbest vuruş kullandı. Eğer böyle bir maçta böyle tehlikeli bir noktadan kazanılan serbest vuruşta topun başına Aurelio geçiyorsa bu takımda büyük uygulama problemleri var demektir. Aurelio gibi bir de sabri var tabii ki... Sadece topa sert vurduğu için neredeyse milli frikikçimiz oldu Sabri... Ne kaleye tutan bir şutunu hatırlıyoruz ne de tehlike yaratan bir füzesini...

Son yıllarda frikikler konusunda sıkıntı yaşıyoruz. Bu hem milli takımımızda hem de Turkcell Süper Lig takımlarında kendini hissettiriyor. Roberto Carlos Fenerbahçe’ye geldiğinde frikikleri kim kullanacak tartışmaları yansımıştı basına ama 2 yıl geçti ne Carlos’dan ne de daha önce gollerine aşina olduğumuz Alex’ten bir frikik golü izleyebiliyoruz... O zaman sonuç ne çıkıyor: İşlemeyen demir pas tutarmış...
 
AHMET SİVASLI