Polis olmadan asla!

Polis olmadan asla!
İki yıl önce İngiltere'de Manchester United-Milan maçını izliyorduk... Özel güvenlikçiler tribünlerden genç bir seyirciyi karga-tulumba dışarı attılar... Ne oluyor diye merak ettik, sorduk... Sigara içiyormuş, 'içme' demişler, devem edince, sonrası malum... Karga-tulumba dışarı... Allah bilir, daha sonra stada girişini de yasaklamışlardır...
 
Bunu yazmamın da, hatırlamamın da sebebi var. 5149 sayılı yasaya göre, statlarda görev yapacak polisler artık yerlerini 'Özel Güvenlik' elemanlarına bırakacaklar... İşte burada 'eyvah' diyorum... Düşünün tek bir polisin olmadığı statta, bugüne kadar en ufak bir etkisini görmediğim Özel Güvenlikçiler... Eyvah ki, eyvah...
 
Daha geçen haftaki Beşiktaş-Fenerbahçe maçı öncesi yaşanan görüntüleri aklınıza getirin... Seyircilerin bir bölümü açık tribünden kapalı tribüne geçmeye çalışıyorlar... Bunu başarmak için ucu sert demirlere, dört- beş metre yüksekliğe tırmanıyorlar. Yani son derece tehlikeli bir iş yapıyorlar. Önce canlarını tehlikeye atıyorlar, sonra kapalı tribünde satılmış, numaraları ve sahipleri belli koltukları kapmaya çalışıyorlar...
 
Bütün bunlar olurken Özel Güvenlikçilerin kılları bile kıpırdamıyor... En ufak bir müdahelede bile bulunmuyorlar. Artık onlarca insan geçmeye başlayınca akıllara başlarına geliyor, engellemeye çalışıyorlar ama geçmiş olsun. Atı alan Üsküdar'ı geçiyor...
 
Bu son örnek olduğu için aktardım. Türkiye'nin her stadında benzer şeyler oluyor. Merdiven boşluklarını bile düzenlemekte zorlanan Özel Güvenlikçiler, polise kafa atmaktan, yumruk atmaktan çekinmeyen, devlet otoritesine karşı gelmekten korkmayan taşkın seyircilerle nasıl uğraşabilirler, onları nasıl önleyebilirler.
 
Biz yayıncı olarak statlarda nelerle karşılaşıyoruz. Bunları anlatıp yazsak tefrika olur. Biz 'görüntü çekmesinler' diye kameralarımızın önüne geçen, görev yapmamızı engelleyen Özel Güvenlikçiler biliyoruz. Üstelik bu Özel Güvenlikçilerin büyük bir bölümü çalıştıkları stadın bağlı olduğu kulüple çalışıyorlar. Başkanlar, yöneticiler ne derse onu yapıyorlar, kestirmeden söyleyelim, objektif olamıyorlar. İçlerinde kendi başkanından, kendi yöneticisinden aldığı direktifle rakip yöneticiye saldıran, rakip futbolcuyu kovalayanlar bile var.
 
Üstelik işlerini objektif yapsalar, gerekirse kendi seyircisine, kendi futbolcusuna ya da yöneticisine karşı dursalar, bu defa kulüplerle yaptıkları sözleşmelerin, iş akdinin iptal edilme tehlikesi ile karşı karşıyalar.
 
Rüya görmeye gerek yok. Futbolda belki Avrupa'yı yakalamış olabiliriz ama futbol anlayışında çok gerilerdeyiz. Bu Özel Güvenlik bize uymaz. Kulüpler Birliği de bu işin olmayacağını biliyor ki, devlet kapılarında çare arıyor. Bu işi çözmeye çalışıyor.
 
Kabul ediyorum, polisin ağır bir yükü var. Polis seyirci ile karşı karşıya geldiğinde antipatik oluyor, yıpranıyor. Üstelik karın tokluğuna, içi boş bir sandviçle bir meyve suyuyla yaklaşık on saati ayakta geçiriyor.
 
Polisin koşulları düzeltilmeli. Stat içlerinde gerekirse dinlenecekleri bölümler olmalı. Futbolun ekonomisinden görev yapan polise hakça bir pay ayrılmalı. Adam gibi karınları doyurulmalı. İnsan gibi görev yapmaları sağlanmalı. Bütün bunlardan sonra polisimiz statlarda kalmalı.
 
Ben olaylı bir maçta Özel Güvenlikçileri asla düşünemiyorum. Statlarda düzeni sağlayacaklarına asla ihtimal vermiyorum. İşlerini tarafsız yapacaklarına hiç inanmıyorum.
Yani diyorum ki, polis olmadan asla...
 
ARDA'NIN YERİNDE OLSAM
Arda, Paris'te gece kulübüne gitmiş, striptiz izlemiş. Ne var bunda. Genç adam, yöneticiler izin vermiş, Paris'e gitmiş. Elbette gezecek, eğlenecek, Arda'nın babası yaşındaki adamlar Paris'te gece kulüplerini dolaşırken, kanı kaynayan Arda'nın dolaşması kusur mu? Elbette değil...
 
Ancak Arda'nın da dikkat etmesi gereken şeyler var. Ben çok iyi biliyorum ki, Belediye maçından sonra koridorlarda çıkan olaylarda kusur sadece görevlilerin değil. O olaylarda Arda'nın da ciddi katkısı, hatta söylemleri var.
 
Arda genç ve çok gözde bir sporcu. Arda'nın havasından, Arda'nın parasından yararlanmak isteyenler de var. Kimi parası için, kimi havası için Arda'nın etrafında bir çember oluşturuyor.
 
Benim bildiğim Arda, özel hayatında son derece düzgün, sakin bir insandır. Özellikle son dönemlerde adı sıkça olaylara karışıyorsa, ister havası için, ister parası için yanına yaklaşanlara, onunla birlikte olmaya başlayanlara dikkat etmeli. Gerçek arkadaşları, gerçek dostlarıyla dolaşmalı.
 
YAZIKLAR OLSUN
Hangi sonuçlar alınırsa alınsın, hangi yanlış yapılırsa yapılsın, kimse ama kimse Galatasaray Kulübü Başkanı'na tekme sallamaya cüret edemez. Bunun adamlıkla, insanlıkla, Galatasaraylılıkla ilgisi olamaz.
 
Eğer bu tekme atmaya teşebbüs edenler biliniyor da, saklanıyorsa bilip saklayanlara da yazıklar olsun.
 
Olayları kapaya kapaya, suçluları koruya koruya bu günlere geldik. Ne oldu, Galatasaray Başkanı başta olmak üzere, Galatasaray kafilesine Yeşilköy'de saldıranlara. Gerçekten de ne oldu?
 
Tekme salladıktan sonra ellerini kollarını sallayarak gecenin karanlığına mı karıştılar, yoksa en ufak bir başarısızlıkta yeni bir saldırı için hazırlığa mı başladılar.
Kulüpten ve yöneticilerden bu konuda bir açıklama olmadığına göre, her zaman olduğu gibi yapanın yanına kar kaldı herhalde.
 
LİG TV'DE 6 MAÇ BİRDEN
Lig TV cumartesi akşamı altı maçı birden aynı anda naklen yayınlayacak. En iyi çekimi yapabilecek kalitede altı naklen yayın arabası, maç çekme alışkanlığı olan 6 yönetmen ve maç çekmede ihtisas sahibi olan en az 70 kameraman. Bunlar çok kolay işler değil. Ama yapacağız.
 
İşte altı maçın yayınlanacağı kanallar:
Kanal 77: Sivasspor- BŞ. Belediyespor
Kanal 78 : Ankaraspor-Beşiktaş
Kanal 201: Fenerbahçe-Denizli
Kanal 202: Galatasaray-Anrkaragücü
Kanaly 203: Kocaelispor-Trabzonspor
Kanal 204: Hacettepe-Gençlerbirliği
 
Bu kanalların hepsi Lig TV abonelerine açık olacak. İstediğiniz maçı izleyebileceksiniz.
 
Eğer maçların hepsini birden izlemek istiyorsanız, o konuda da bir şansınız var. Digitürk'ün 1 numaralı kanalında ekranda 6 maç birden olacak. İsterseniz bu altı maçı aynı ekran üstünde küçük kareler halinde izleyebileceksiniz. Gerek duyarsanız istediğiniz maçı elinizdeki kumanda ile tam ekran yapabilecek, isterseniz 'back' tuşuyla geri dönüp gene altı maçı birden küçük kareler halinde aynı ekrandan izlemeye devam edeceksiniz.
 
İyi maçlar, iyi seyirler. Sonuçlar ne olursa olsun, yeter ki maçları izleyen milyonların moralleri iyi olsun. Lütfen sevinci de, üzüntüyü de fazla abartmayın. Hiçbir şey, sizden ve sağlığınızdan daha önemli değil.
 
BILICA TAM İSABET
Gazetelerde Fenerbahçe'nin Bilica için Sivasspor ile anlaştığı yazıyor. Bana göre Fenerbahçe için önemli bir transfer.
 
Ülke dışından menajerler aracılığıyla futbolcu almak yerine, ülkeyi bilen, bir yıl yakından izlediğiniz bir stoperi almak çok daha doğru.
 
Bilica seneye aynı performansı gösterir mi, çok da bilinmez. Ama bu yılına baktığınızda önemli bir oyuncu, belki de kendi mevkiinde ligin en iyisi. Önemli bir transfer olduğu apaçık ortada.
 
VOLKAN HAKLI
Fenerbahçe kalecisi Volkan Demirel,  sözleşme imzalamakta nazlanıyor. Aslında haksız değil. Volkan bu ülkenin ulusal takımında da 'bir' numara. Üstelik futbolcu takımının kimin ne aldığından haberi var. Volkan, haklı olarak Deivid'e ödenecek transfer ücretini ölçü alıyor ve ona göre bir barem koyuyor. Deivid'e cömert davrandıysanız, Volkan'a cimri davranmaya hakkınız yok.
 
ÖNCE OYNA, SONRA İSTE
Sabah gazetesinin haberine göre, Delgado ile Nobre'nin aldıkları ücretlere yeni bir ayarlama yapılırken, Tello'nun isteğine rağmen yeni bir ayarlamanın yapılmayışı Şilili futbolcunun moralini bozmuş.
 
Baktığınızda Tello yaklaşık 1.5 aydır topa bile vurmuyor. Eğer neden buysa, hem kendine, hem takımına zarar veriyor. Kabul edelim ki, topa bile vurmayan Tello'ya, Beşiktaş yönetimi de şimdi aldığı parayı bile vermez.
 
Çık oyna, yönetimden daha fazla para istemeye yüzün ve hakkın olsun.
 
Unutma, vitrine çıkmayan mal para etmez.
 
  
Şansal Büyüka - Akşam