Nuri Şahin üzerine...

Nuri Şahin üzerine...
Nuri Şahin'in Liverpool transferi ile bizim takımların Avrupa kupalarında dökülmeleri aynı haftaya denk gelince, içimizdeki tarihi romantizmi olduğu yerden çıkarıp paylaşmak farz oldu.

1970'li yılların sonunda televizyonun bize öğrettiği şeylerin başında İngiliz futbolunun eşsizliği ilk sırada yer alır. Tamam o dönem Almanya ve İtalya'dan da maç yayınları olur, Batı'nın neler yaptığını öğrenirdik ama İngiliz'in hikayesi bambaşkaydı. Süt kupası maçları İngiltere'deki gelenekçiliği biz hiç farkında olmadan bilinçaltımıza yerleştirdiğinden o ligin takımlarını biraz fazla tanırdık.

Dönemin Şampiyon Kulüpler Kupası'nı 2 kez kazanan Nottingham Forest hâlâ birçokları için sempatik bir takım olsa da Liverpool hep başkaydı. Niye başkaydı cevabını vermek güç. Herhalde Liverpool maçlarında spikerler bir parça fazlasını anlatıyorlar, dönemin gazeteleri daha akılda kalıcı hikayeleri Liverpool'dan seçiyorlardı.

Keegan, Toschak, Dalglish'in sıradışı karakterleri de etken olmuştur?!

Tottenham'ın iki Arjantinli Ricardo Villa ile Ardiles'i oynatıyor olmasını hayranlıkla izlerken bir gün bir Türk'ün o ligde oynayabilmesine pek ihtimal veremezdik.

Yıllar sonra Hakan Şükür, Hakan Ünsal, Tugay Kerimoğlu, Tuncay Şanlı, Bülent Akın gibi isimler o ligde oynadılar. Yıllar önce hayal ettiğimiz şeyin gerçeğe dönüşmesiydi. Ne var ki bu kez durum farklı. Liverpool'da bir Türk'ün forma giyecek olması geçmişle bugün arasında güçlü bir bağ kurmamıza neden oluyor. Gurbetçi oyuncuların önce Alman takımlarında kadroya girmesi, sonra bizim takımlara gelmeleri bir süreç işiydi. Ardından bizim milli takımı seçip seçmeme tartışmalarına girildi. Nuri Şahin gelişen bir yetenek olarak Türk takımını seçerek tarihsel bir karar almıştı. Almanya'ya gol atarak başlaması Almanların Türk futbolcuları kendi milli takımlarını seçmeye yasal kaideler koyarak zorlama hamlesini hızlandırdı ve Mesut Özil'i onlara kaybettik. Ama büyük üretim devam ediyor ve oradan bizim ikinci sınıf, birinci sınıf takımlara, milli takıma, onların milli takımına yetecek kadar çeşit çeşit oyuncu çıkıyor.

Liverpool hayranlığımızın zirve yaptığı o dönem Türkiye'nin Almanya'ya göç vermeye devam ettiği zamanları yaşıyorduk. Gurbet yoluna düşenler henüz futbol sahalarına inmemişlerdi.

Şimdi ise hatırı sayılır bir gurbetçi topluluğu geçimini futbol sektöründen kazanıyor.

Biz büyük marka takımlara Türk liginden direkt oyuncu gönderemedik. Gönderdiklerimiz hep tartışıldı. Şimdi Mesut Özil'in Real Madrid'e, Nuri Şahin'in Liverpool'a gitmeleriyle o cephede de Almanya'daki yurttaşlar öne çıktı.

Türklerin en sevdiği takımlardan Liverpool'a Nuri'nin gitmesi duygusal bir özellik taşıması yanında ikinci bir devrimi anlatıyor aslında..

16 yaş 335 günlük iken Alman liginde forma giyen en genç oyuncu unvanını elde eden Nuri büyük bir yıldız adayı olarak Almanya'ya Türk takımının formasıyla attığı golle bir karşı devrimin ateşleyicisi olmuştu. Şimdi Almanya'daki oyuncuların ilk tercihleri konusunda da Liverpool tercihiyle bir başka devrimin adamı..

Türk büyüklerinin yıllardır kadroda görmek istedikleri Şahin'in rotayı bu tarafa değil o tarafa çevirmesinin, gelecekteki birçok yıldızın yolunu açtığını iddia etmek hayalcilik olmayacaktır.

Nuri hikayesini Liverpool'a kiralandı ve Liverpool Tv'ye şöyle demeç verdi, böyle demeç verdi kıvamının ötesine taşıyamadık. İçeriği sağlamlaştıramadık ne yazık ki?

Bu değerli duruma katkı sağlayacak birçok kriteri tartışmak yerine hâlâ kısır kişisel takıntıların gündemini yaşıyoruz.

Peki Nuri Şahin için Liverpool'a kiralanmasının anlamı ne?

Nuri ikinci kez kiralanıyor. Birincisinde onu keşfedip Dortmund takımında en genç gol atan futbolcu olmasını sağlayan hocası Bert Van Marwijk tarafından Feyenoord'a kiralanmış, orada bir kupa kazanmış, asıl önemlisi Hollanda'dan Almanya'ya bir başka vizyonun adamı olarak artılarla dönmüştü. Oraya kiralanırken B. Dortmund takımındaki politik ortamın onu yok etmesine izin vermeme amacı güdülmüştü. İkinci hikaye birincisine çok benziyor. Şu anda Real Madrid takımında forma bulmasının önünde politik ve teknik etkenler var ve yine bir hoca Mourinho onun kaybolup ezilmesini istemiyor. Nuri bir kez daha aslında bağlı bulunduğu kulüp tarafından staja gönderildi. Hollanda'da aldığı total futbol dersinin yanına şimdi İngiliz futbol mantalitesini ekleyecek.

Real Madrid'e döndüğünde bir başka devrimin adamı olması işten bile değil.

Belki de Nuri'yi sıradışı kılan etkenlerin başında Dortmund'un patronu Hans-Joachim Watzke'nin şu sözleri geliyor:

"Nuri sadece iyi bir futbolcu değil, insani olarak da yüksek değerlere sahip üstün bir futbolcu...."

Birkaç ay önce Bayern Münih için transfer seçeneklerinin başında geliyordu. Ancak onu almak şimdilik bir yanlış transfer olacaktı. Zira Nuri ofansif oynuyordu ve o bölgede Kroos ve Müller'e sahipti Bayern..

Manchester City ve Tottenham da ilgilenmişti Nuri ile ama kazanan Liverpool oldu.

Peki neden? Cevabı Liverpool menajeri Brendan Rodgers'ta saklı..

Pas, pas, pas... Rodgers'ın felsefesi Nuri Şahin'de var olan bu yeteneği bir değer olarak görüp genç oyunculara rehberlik etmesini sağlamak.

Özetle bizim gurbetçi Nuri, babasının gurbete çıktığı günlerde hepimizin gıptayla baktığı Liverpool'un geleceğine bir parça öğretmenlik yapacak.

Real Madrid'e dönüşü muhteşem olacak mı bilemeyiz? Ama Nuri Şahin'in 2014 Dünya Kupası elemelerinde ve orada bizim en büyük kozumuz olması gerektiğine ciddi ciddi inanıyoruz..

Bizimkilerin Avrupa hüsranına hiç girmeden noktayı koyalım o zaman. İyi pazarlar...