"NBA'de ufak şanslar için Efes'i bırakmadım"

Video yükleniyor...

Turkish Airlines EuroLeague ve ING Basketbol Süper Ligi ekiplerinden Anadolu Efes'in başarılı oyuncusu Vasilije Micic, lacivert-beyazlı kulübün medya günü etkinliğinde beIN SPORTS'a özel bir röportaj verdi.

Didem Gürser'in kendisine yönelttiği soruları yanıtlayan Micic, EuroLeague'e verilen koronavirüs arası, takım arkadaşı Shane Larkin'le beraber NBA'e gitme ihtimalleri, Anadolu Efes taraftarının salonda oluşturduğu maç atmosferi ve basketbol dünyasında kendisine örnek aldığı isimler başta olmak üzere pek çok konu başlığına içtenlikle değindi.

İşte Micic röportajının tamamı:

- Vasilije merhaba, nasılsın?

- Merhaba, iyiyim. Sen nasılsın?

- Sizi yeniden görmek çok güzel. Birbirimizi görmemizin üzerinden 6 ay geçti. Hepimizin bu konuyla ilgili farklı çok fazla hikayesi var. Altı ay öncesine gidelim. O gün aslında Valencia sizinle maç yapmak için İstanbul’a gelmişti. Siz otelde kamptaydınız ve rakibinizin gelmesini bekliyordunuz. Ama herkesin Rudy Gobert hakkında konuştuğu bir güne uyandık ve ardından domino etkisi yaşandı. 

O güne dair tecrüben nasıldı? Hepimiz uzun bir süre o günü hatırlayacağız. 

- Evet, kesinlikle bu hikayeyle ilgili her şey çok garipti. İnsanlar bir yandan bunu dinlerken yoruluyor ama gerçekler bu şekilde. O an gerçekten inanamamıştık. Açıkçası ben ve Kruno seyahatten gelmiştik, öncesinde nerede oynadığımızı hatırlamıyorum ama sanırım yerel lig maçıydı. Dönüşte bize maskeler vermişlerdi ve bu durumu gerçekten kabullenmek istememiştik. Ama tabii ki maske taktık. Bu konuyla ilgili ilk gerçek yüzleşmemiz bu şekildeydi. Ve o günün sonunda anladık ki artık maçlar oynanmayacaktı. EuroLeague ve her şey iptal edilecekti. Şoke ediciydi. Aynı zamanda Sırbistan’da Partizan’da oynayan bazı arkadaşlarım var ve onlar Efes ile Partizan’ın en kötü durumda kaldığını söylüyordu. Çünkü onlar EuroCup’ı kazanarak EuroLeague’e gelmek istiyorlardı, biz de şampiyonluğu kazanmaya çalışıyorduk. Bu yüzleşmemiz gereken ciddi bir durumdu. Maalesef sezona devam edemedik. Ama şu anda düşündüğümde devam etmemek en iyi karardı.

- Evet, ama o andan şu zamana kadar çok şey yaşandı. Senin de söylediğin gibi yüzleşmesi zor bir durumdu ve Koç Ergin Ataman bununla ilgili, sezonun tamamlanmamasından duyduğu mutsuzluğu dile getirdiği birçok açıklama yaptı. Şampiyonluk kazanmak adına ne kadar hırslı olduğunu biliyoruz. Ama maalesef durum bunu gerektirdi  ve şampiyonluk olamadı. Sen bununla ilgili ne düşünüyorsun? Bu açıklamaları, hırsı sırasında siz oyuncular neler hissediyordunuz?

- Evet, onu kesinlikle anlıyorum. Ben biraz daha farklı bir insanım. Benim fikrime göre basketbol hayatımızın çok önemli bir parçası ama en önemlisi değil. Aynı zamanda sağlık asla satın alamayacağınız bir şey. Bunlar spordan daha önemli şeyler. EuroLeague’in iptal kararındandan sonra hala Türkiye Ligi’ni oynarken, bir şeylerin normal olmadığını düşündük. Bazı oyuncuların durumla ilgili korkuları vardı. Tamamen yeni bir durumdu ve  o noktada her şeyin iptal edillmesinin daha iyi olacağını düşündüm. Devam etme şansımızın olmasını umduk ama herkesin bildiği gibi durum kötüleşmeye devam etti. Belli bir noktadan sonra artık devam etme konusunu hiç düşünmedim çünkü benim için sağlıklı kalmak ve bir sonraki sezon için hazır olmak daha önemliydi. Çünkü hiçbir şey kontrol altında değildi. Koçu anlıyorum o genelde böyle hırslı biri, hep kazanmak istiyor ama ben biraz farklıyım ve sezonu bitirmediğimiz için üzülmüyorum. 

- Hepimiz bireysel olarak, senin de dediğin gibi, sağlık satın alamayacağımız bir şey ve herkes hayattaki basit şeylerin değerini anlamaya başladı. Herkes bu durumla kendisi mücadele etmeye çalıştı. Mesela ben daha fazla yemek yapmaya başladım. Sen de gizli bir yeteneğini keşfettin mi?

- Evet. Açıkçası Sırbistan’a dönmek yerine ilk üç ay İstanbul’da kaldım. Belki de hayatımda geçirdiğim en güzel üç aydı. Durum ne kadar zorlu olsa da ben keyif aldım. Nasıl istediysem o şekilde plan yaptım ve hayatımda ilk kez müsabaka olmadan üç ay geçirdim. Basketbol hakkında mücadeleci şekilde düşünmemekten keyif aldım. O an kendi içinizde yeni bir şeyler bulmaya çalışıyorsunuz. Ben daha fazla kitap okumaya çalıştım. Sonunda tutkumun bu olduğunu anladım ve bunu yapabilmek için fırsat bulmaya başladım. Başka bir dil daha öğrenmeye başladım. Bunlar için vakit buldum. Ailemle birlikte olamadığım için de üzgündüm, bu beni biraz yaraladı ama bu zamanı iyi geçirdim. Aynı zamanda takım olarak da o aylar içerisinde gerçekten devam etmeyi de umuyorduk. O yüzden çalışmayı da bırakmadım, idmanlara devam ettim. Yani tamamen rahatlayamadım ama kesinlikle bu dönemden keyif aldım. Bu kararın ne kadar zor olduğunu anlayabiliyorum.

- Siz sporcular için zorlu tarafı, belirli bir idman programına alışık olmanız. Evlere kapalı kaldınız ve bir yandan da vücudunuzla ilgilenmeye devam ettiniz. Sahada hep yeni şeyler öğrenmeye devam ediyorsunuz ama sanırım evde de yepyeni şeyler öğrendiniz. Nasıldı bu? Küçük bir alanda idman yapmak. Bunun için kafaca güçlü olmak gerekir. 

- Ben her zaman çalışmak için motiveyimdir. Gerçekten böyle biriyim. İdman yapmak için hep bir yöntem buldum ve bundan keyif aldım. Bu beni durduran bir şey olmadı. Kulüpten de çok önemli destek aldık. Hepimize gerekli ekipmanları verdiler ve sorun hissetmedim. Hatta vücudumu geliştirdiğimi bile düşünüyorum. Çünkü gerçekten her gün idman yaptım, bazen hatta iki idman yaptım. İdman tarafında eksik hissetmedim, basketbolu özledim ve yeniden başladığımız zaman kendimi başarıya aç hissettim. Bu açıdan çok güzel. 

- Zoom’da takım idmanları yapıldı. Aynı zamanda TÜBAD’ın seminerlerine de katıldın. Basketbol konuşmalarına da dahil oldun. Bu şekilde iletişim kurmak nasıldı? Artık hepimizin sosyal mesafeyi koruduğu ve muhtemelen en az bir yıl daha bu şekilde devam edeceği bir hayatta iletişim kurmaya çalışıyoruz? Bu nasıldı senin için?

- Bundan dolayı mutluydum. Genel olarak sosyal medyada çok aktif olan birisi değilim. Hayatımın bana özel kalmasını seviyorum ama bir kez Efes taraftarıyla yaptığımız canlı bir toplantı vardı. Çok eğlenceliydi çünkü taraftar bizden bir şeyler duymak için çok istekliydi. Bir başka toplantı da ise Türkiye Basketbol Federasyonu antrenörleri ile konuştuk. Bu toplantılar benim için yeni bir şeydi ve basketbolu o kadar seviyorum ki muhtemelen oyunculuktan sonra da basketbolun için de kalmak ve insanlara yardım etmek istediğimi anladım. Benden ne konuyla ilgili tavsiye isterlerse... Evet, harika bir toplantıydı ve taraftartarımızla bir arada kalmak için elimizden geleni yaptık. Özellikle Efes için bu işler artık harika bir durumda, salonumuz hemen her maçta hep dolu, hep doluydu. Bu önceden çok olası bir şey değildi. Taraftarlar bize yakın kalmaya çalışıyor ve biz de onlara bu şekilde geri vermek istiyoruz. Tüm oyuncuların olarla iletişim içinde kalmasından ötürü mutluyum.

- Aynı takımı bir arada tutmayı başardınız ki bu çok önemli bir şey ve herkes bunu yapamaz. Real Madrid Campazzo’yu takımda tutabilmek istiyor ama onun kontratındaki NBA opsiyonu kendi adına oldukça iyi ve bu hamleyi yapabilir. Senin açından bu nasıldı? Çünkü medyada senin bu yaz Philadelphia’ya gitme isteğin hep yer aldı.Ama süreç bu dönemde nasıl işledi? Pandemi de bu sürecin bir parçasıydı sonuçta.

- Bana NBA’i sorarsan, ben gitmek için çok istekliydim. Bu benim hayalimdi ama belirli bir şekilde. Eğer bir oyuncu olarak oraya gidip sahada oynama şansına sahipsem. Gidersem bu şekilde gidecektim, küçük şanslar bulup, küçük kapı aralıklarından geçmek için değil. Kibirli görünmek için söylemiyorum. Burada o kadar mutluyum ki sadece ufak bir şans için NBA’e gidip Efes’i bırakmama gerek yoktu. Birçok oyuncunun sadece NBA’e gitmek için bunu yapacağına inansam bile bu benim için böyle değil. NBA’i seviyorum ve bir gün orada oynama şansına ulaşmak isterim ve bu yaz buna oldukça yakındık. Ancak maalesef korona yüzünden kontratımdaki çıkış tarihleri de teknik olarak çözülmesi imkansız bir hal aldı. Kim bilir NBA ne zaman başlayacak. Ama bu süreçte çok sakindim çünkü burada bir kontratım vardı ve herhangi bir karar vermek için acelem yoktu. Maalesef şampiyonluğu kazanamadık ki bu bizim hayalimizdi. Birçok takım iyi oyuncular getirmeye çalışıyor, Milano ve CSKA gibi. Bizim için ise önemli olan oyuncuları bir arada tutmaktı. Ve bunu başardık. Özellikle Shane geri geldiği için çok mutluyum. Chris de iki yıl daha kontrat uzattı. Bu imzalar bizim için çok önemli. Çünkü geçen sene iyi oynamadığımız zamanlarda bile kimyamızdan ötürü geri dönüş yapabilen bir takımdık. Özellikle şimdi hazırlık için Antalya’ya geldiğimde de bunları hissettim. Sanki hiç gitmemişim gibi! Sanki birkaç gün önce de oradaydım ve kaldığımız yerden devam ettik. Bu paha biçilemez bir şey. Kariyerimin büyük bir bölümünde çok takım değiştirdim. Artık Real Madrid’in ya da CSKA’nın neden uzun süre aynı takımı bir arada tutmak istediğini daha iyi anlıyorum. Tabii ki bunun önemli bir nedeni de bütçeleri var ve bunu yapabilirler. Ama bence böyle şeylerin bedeli olamaz. Her zaman aynı suretlere sahip olmak önemli ve birbirimizi, birlikte vakit geçirmeyi seviyoruz. O yüzden gidemediğim için çoküzülmedim. Aslında hiç üzülmedim.

- Cümlelerin arasında Shane kaldığı için çok mutlu olduğunu söyledin. Kararın onun burada kaldığını ve EuroLeague’deki en iyi ikili olmaya devam edebileceğinizi gördükten sonra mı netleşti? 

- Evet, tüm yaz boyunca bu konu hakkında iletişimde kaldık. Sadece NBA’e gitmek için bir opsiyonum vardı. Avrupa’da başka bir takıma gidemezdim. Durumum belliydi ve onun durumu da NBA için aynıydı. Nasıl iyi bir sezon geçirdiğini biliyorum, oynamak için NBA’e gitmeyi ne kadar hak ettiğini herkes biliyor. Ama aynı zamanda burada iyi hissediyor ve mutlu ki en önemlisi bu. Ben en iyi ikili olduğumuz ve burada bu yüzden kaldığımıza dair herhangi bir illüzyona sahip değilim. Birlikte iyi bir kimya yalakadığımız için mutluyum. Aynı zamanda saha dışında da. Birlikte oynamaya 
başladığımızda, ilk senemizde gerçekten pek konuşmuyorduk ama saha içerisinde bir uyum yakalamıştık. Zamanla birlikte saha dışında da yakınlaştık. Ve bu benim için saha içerisindeki kimyadan daha da önemli bir şey çünkü saha içerisinde başardıklarımız taraftar için ama saha dışındaki kimyamız bizim için. O yüzden kaldığı için çok mutluydum. Gerçekten söylüyorum! Tüm takım arkadaşlarınızı tanıdığınızda ve yeniden tanışmak için zaman kaybetmediğinizde çok rahat hissediyorsunuz. Beaubois’nın vücut dilini tanıyorum, Chris’in tanıyorum. Bazen onların neye sinirlendiğini anlayabiliyorum ve şu an her şey harika. Birbirimizi anlıyoruz ve Shane açısından da bu yüzden mutluydum. O da gitmeye çok yakındı ama şimdi burada olduğunu görüyorum ve daha sakinim. 

- Shane bir saat önce senin koltuğunda oturuyordu ve takıma duyduğu güvenden bahsediyordu. Özellikle de saha içerisinde. Potaya koridor görüp hareket ettiğimde ve bu alan kapandığında topu sadece havaya atıyorum ve başka biri işi yapıyor. Böyle bir güvene sahibiz diyordu. Bu sizin için hem saha içi hem saha dışında geçerli...

- Kesinlikle. Buraya geldiğimde sekiz ya da dokuz yeni oyuncu vardı.

- Dokuz aslında. 

- Evet. Hayatta her şeyin akışında gerçekleştiğine ve planlara göre olmadığına inanıyorum. Hayatımı bu şekilde yaşıyorum. Buraya geldiğimde de bu şekilde oldu. Bir araya geldik, birbirimizi hiç tanımıyorduk. Ben Kruno’yu biraz tanıyordum. Onunla ilgili bazı hikayeler biliyordum ama başka kimseyi tanımıyordum. Ama zamanla yakınlaştık ve hiçbir şey zorlayarak gerçekleşmedi.  Her şey kendiliğinden gelişti. Zaman ilerledikçe sahadaki iletişiminde çok dürüstçe olduğunu görebilirsiniz. Hiçbir şey zorlayarak, zorunda olduğumuz için yapılmıyor. Shane bence bundan bahsetmek istedi. Birbirimizin varlığını hissediyor ve birbirimize güveniyoruz. Bu şekilde gelişti. Hazırlık maçları için geldim ve Antalya’daki turnuva öncesinde birbirimizi 4-5 aydır görmemiştik. Daha ilk maçta her şeyin aynı olduğunu hissettim. 

- Bağınız aynı.

- Kesinlikle. Bir oyuncu için ne zaman ne yapmam gerektiğini net olarak biliyorum. Eğer iyi oynamıyorsan, panik olmanı gerektiren hiçbir şey yok. Harika bir histi. O da geri geldiğine göre her şey daha iyi olacaktır. 

- Bahsettiğiniz bu güven duygusu taraftara da geçiyor. Sahip olduğunuz bir başarı da Sinan Erdem Spor Salonu’nda yarattığınız atmosfer. Maalesef yakın dönemde buna sahip olup olamayacağınız büyük bir soru işareti. Kendi enerjinizi yukarıya taşımak bu dönemde mental güce dayalı bir şey olacak. Taraftar desteği çok özeldi, bundan yoksun olmak sahada sizi nasıl etkileyecek? 

- Bizim için, oyuncu grubu olarak buraya geldiğimiz ilk yılda tribünde 3-4 bin taraftar oluyordu. Son maçlar ise neredeyse tamamen doluydu. Bizim adımıza, bu müthişti, iyi işler başardığımızın kanıtıydı. Oyuncular olarak hepimiz taraftardan gelen tutkuyu severiz. Hepimiz bunu farklı şekilde dışa vuruyoruz. Ben daha sakinim. Shane motive edilmeyi seviyor, Dunston bağırmayı çağırmayı, Kruno başka şekilde... Ama günün sonunda hepimiz bu desteği seviyoruz. Ancak son iki senede bizim için iyiye giden bir başka önemli şey de deplasman maçlarında da enerjimizi bulmayı başarmamızdı. Bu demektir ki taraftarımız olmadan da sahada birbirimizi itmeyi başarıyor ve maçı kazanmak için bir yol buluyoruz. Bence diğer takımlarla kıyaslandığımız takdirde bu bize ekstra kalite katan bir şey. Her zaman evinde çok daha iyi oynayan ama deplasmanda daha kötü olan takımlar vardır. Biz her zaman motive olmamızı sağlayan bir enerji yakaladık ve birbirimizde bu enerjiyi bulabiliyoruz. Eğer bir gün biri yeterince motive değilse, ben onu motive ediyorum ya da o beni. O yüzden taraftarlar olmadığı için çok kötü maçımız olacağını düşünmüyorum. Taraftar olsaydı daha iyi olurdu ama bunun bizim için problem olacağını düşünmüyorum. 

- Bu dediğin çok önemli, deplasmanda bu şekilde maçlar oynamış olmak. Özellikle de son çeyreklerde. Buna dair de ayrıca bir güven duyuyorsunuz. İlk başta, özellikle de ilk sezonda bunu birçok kez eleştirdik. Bu senin kişisel olarak Efes’te geliştirdiğin bir özelliğin diyebilir miyiz? Son iki senede son çeyrekleri oynamak ve son şutu atan oyuncu olmak konusunda, Saras Jasikevicius’la çalıştıktan sonra oyuncularına daha çok özgürlük tanıyan bir antrenörle çalışmanın farkı da var. Bundan nasıl bahsedersin?

- Bu yaşımla ve oynadığım pozisyonla birlikte, yani ben uzun zamandır bu seviyede oynuyorum ama bazen ben ve başka insanlar 94 doğumlu olduğumu unutuyoruz, 84 doğumlu değilim. Oyun kurucu pozisyonunda oynayan bir oyuncu olarak, kariyerinin zirvesindeki oyuncularla, Teodosic ve Saras’la, bu harika oyun kurucularla vakit geçirdim. Hep söyledikleri şey, tecrübenin bir oyun kurucu için en önemlisi olduğu. Bu benim sahada kalma şansına sahip olarak edinmeye çalıştığım bir şey. Sahada rahat hissetmek için 30 yaşına gelmeyi beklemek istemiyorum. Bunu şu an yapmaya, çabuk öğrenmeye ve bu şansı kullanmaya çalışıyorum. Bir hata yapsanız bile bu şekilde öğrenirsiniz, bu şekilde kendinizi geliştirebilirsiniz. Benim için maçın kazanıldığı anlarda sahada kalabilmek müthiş bir duygu. O anlarda karar verici oyuncu olmak çok güzel. Ama aynı zamanda Zalgiris’te de oynadığım dönemden büyük bir tecrübedir, ana oyun kurucu olmadığım dönemden beri eğer pozisyon benim için uygun değilse, boşta olan oyuncuyu bulmak için de istekliyim. Son topu atmak gibi bir derdim yok. Atan diğer oyuncu için mutlu olurum. Bu sahada bize ekstra katkı yapan bir şey. Kritik anlarda Shane topla oynayıp faulü almaya çalışır ya da son şutu atar. Ama aynı zamanda sezon içinde birçok kez Kruno da son şutu attı, Chris attı.

- Hatta Doğuş..

- Evet, Doğuş. Bunlar bir plan olmadan gerçekleşiyor. O yüzden benim için o anın içerisinde olmak çok özel ve önemli bir şey. Bundan ötürü mutluyum. Özellikle de senin dediğin gibi Ataman oyuncularına özgürlük tanımayı seviyor. Bu bir oyuncu için harika bir şey ama aynı zamanda kritik anlarda bu güç olabiliyor. Bazen yönlerdirilmeye de ihtiyacınız var. Ne yapacağının, nasıl yapacağının, hangi setin oynanacağının belirlenmesine ihtiyacın oluyor. Ama gerçekten oyunculara güveniyor, bana, bize güveniyor. Ve bu benim için çok önemli.

- Zirvede mücadele verecek takımlardan biri de eski antrenörün Saras’ın takımı Barcelona. Bu günlerde molalarını izliyoruz. Detaylar konusunda çok katı. Onun Final-Four’a giden takımının bir parçası oldun. Sence Barcelona’da işler nasıl olacak?

- Her şey hakkında dürüstçe fikrimi söylemek adına bir problemim yok. Buraya geldiğimde de onun benim kariyerim için ne denli önemli biri olduğundan bahsettim. Bunu yeniden dile getirmek konusunda bir çekincem yok. Gerçek bu şekilde ve 20 yıl sonra da etrafımda kim olursa olsun bunları söyleyebilirim.  Bu sorduğun şey, bence Barcelona için müthiş bir hamle. Bence bizim Zalgiris’de birlikte geçirdiğimiz sezondan sonra da onu takımın başına geçirmek için hazırlardı. Bir antrenör olarak birçok açıdan farklı. Çok ender bulunan şeyleri yaratmakta başarılı. Oyunu 40 dakika boyunca kontrol altında tutuyor. Birçok kişi Barcelona’daki oyuncu egolarını kontrol edemeyeceğini söylüyor ama ben bu şekilde düşünmüyorum. Çünkü çok akıllı ve büyük isimleri idare etmeyi, ilişkileri yönetmeyi biliyor, Mirotic ya da Calathes gibi diğer oyuncuları.. Kim olursa olsun. Bence bu sene çok çok iyi olacaklardır. Zalgiris’te beraber olduğumuz günlerden beri beklediği, büyük bir takımda müthiş bir kadroya sahip olma fırsatı bu. Takımın güvenine sahip olmayı istiyordu ki ona 3 yıllık kontrat imzalattılar. Bence bu üç yıl boyunca hep üst seviyede olacaklar.

- Bir başka önemli koç hamlesi de Igor Kokoskov oldu ki senin Sırbistan Milli Takımı’ndan da koçun. Fenerbahçe koçtan oyunculara kadar takımda çok fazla değişiklik yaptı. Sizin hep bu ligde ve yerel ligde en büyük rakiplerinizden biri oldular. Koç Kokoskov’la birlikte uzun bir dönem çalışma şansınız olmadı henüz ama o senin de koçun.

- Gerçekten harika bir şey söyledin. Benim açımdan çok çok büyük bir sürpriz oldu. Milli Takımın bir parçası olduğunda o karar bile o kadar kolay değildi. Çünkü sezon içerisinde elemeler için oynanması gereken pencereleri hepimiz biliyoruz. 

- Tam NBA sezonunun ortasında..

- Evet. O da o sırada NBA’deydi. Bu durumu nasıl yönetecek diye düşünüyorduk. Ama Gürcistan Milli Takımı’nın başantrenörü olduğu dönemde, bir basketbol taraftarı ve oyuncusu olarak onun ana rolde olmak istediğini fark ettim. Bence bu Sırp mantalitesinde olan bir şey, ikinci adam olmak istemezsiniz. Phoenix Suns’ı saymazsanız hep asistanlık yaptı ve hep bir başantrenörlük işi aradı. Bu yüzden Slovenya’nın başına geçmişti. Şimdi buraya gelmeye karar verdi ve bizim Milli Takımımıza gelmesi de bunun başka bir örneği. Başantrenör olma isteği var. Ben çok şaşırdım çünkü kendini kanıtlayan en iyi asistan koçlardan biriydi. Özellikle de Zeljko ayrılınca ki bu Fenerbahçe için büyük bir değişim, böylesine iyi bir isimle anlaşmalarını beklememiştim. Onlar adına çok mutluyum. Onun için de mutluyum. Antalya’da tanıştık ve en iyisini vermek için hazır olduğunu gördüm. Ve aynı zamanda iyi bir takım da kurdular. Onlar için bir değişiklik ama değişiklik çoğu zaman beraberinde pozitif şeyler getirir. 

- O NBA’den buraya gelirken birçok Avrupalı oyuncu ise NBA basketbolunda büyük etki bırakıyor. Özellikle Doncic etkisi gerçekten büyük, Jokic şu anda herkesi büyülüyor. Bu senin NBA’e yaklaşımını nasıl değiştiriyor? Belki de on yıl önce Avrupalı oyuncular kendilerine bakış açısının nasıl olacağından emin olamazken şu an bu senin yaklaşımını nasıl etkiler?

- Benim açımdan çok şeyi değiştirir. Çünkü son iki senede 10-15 hatta, bilmiyorum 20 süperyıldız, çok büyük farklar yaratıyorlar. Kalan oyuncular çok kaliteli oyuncular ama ben son iki senedir EuroLeague’in en üst seviyesinde mücadele ediyorum ve çok iyi Amerikalılarla oynuyoruz. Onlardan bazıları da NBA tecrübesine sahip. Onlarla mücadele içerisinde olduğum son iki senede iyi oynadığım için, NBA’deki o oyuncuları izlediğim için benim için mümkün olduğunu düşünüyorum. Vücudunuzu o seviye için hazırlıyorsunuz ve eğer kalitenizi sahaya yansıtacak kadar zekiyseniz, oraya giriş yapmak eskiden birçok oyuncu açısından olduğu gibi uzak değil. Ama benim fikrim; eğer seçme şansım varsa oynamayı seçerim. Beni mutlu eden şey bu. O yüzden Doncic’in orada yaptıkları benim için bir mucize gibi. Çok genç ve o Slovenya’dan, orası küçük bir ülke. Slovenya’ya karşı bir şey söylemiyorum, yaptıkları müthiş şeyler. Çok özel biri, çok akıllı, onun yaşında birinin yaptığı şeyler akıl alır gibi değil. Aynı şey Jokic için de geçerli. Benim çok yakın arkadaşım. Dün gece maçını, nasıl oynadığını izleyebildiğim için çok mutluyum. Müthiş, onunla Milli Takımda sahada bir arada olacak olmak güzel. Umarım bir gün NBA’de de buluşabiliriz. 

- Bu Denver takımı sezon içerisinde NBA’de iki kez 3-1’den geri dönebilen tek takım. Ve Jokic bu takımın lideri. Bu tarz liderler olarak görünmek de diğer oyuncular için yolu açıyor değil mi?

- Evet. Onunla ve Doncic’le ilgilisevdiğim şeylerden biri de gerçekten keyif alıyorlar. Ben de burada oynamayı bu yüzden seviyorum. Uzun bir günün ardından hepimiz için önemli olması gereken şey, sahada mutlu olmak.Tamam, işimizin finansal kısmı da önemli ama en mühim şey değil. Eğer şu an bizim olduğumuz seviyeye ulaşırsanız ama sahada mutlu değilseniz, hayatınızda bir şeyler eksik demektir. Jokic ve Doncic’te de bunu görebiliyorum. Herkes onların iyi kontratlar imzaladığını biliyor ama sahada birer çocuk gibiler. İlk turda 3-1 geridelerdi ama Jokic’in hiç umrunda olmadığını görebiliyordum. Yani umursuyor, kazanmak istiyor ama kaybetmekten de korkmuyor. Çünkü bunun sadece bir maç olduğunu biliyor. Bu tarz bir yaklaşımla gerçekten geri dönmeyi başarabilirsiniz. Ve bunu iki kez yaptılar. Belki insanlar şu an onun için farklı karakteri var gibi şeyler söyleyebilirler ama o 18 yaşında tanıdığım adamla aynı kişi. O yüzden bence bu kadar özeller. Çok fiziksel oyunculara karşı, güçlü takımlara karşı oynadıklarını görebilirsiniz ama o tam anlamıyla sahada yürüyerek pas yapıyor, top kaybediyor, bunları fazla düşünmüyor. Şut kaçırıyor ama bunu düşünmüyor, 30 sayı atıp sanki hiçbir şey olmamış gibi çıkıp gidiyor. Gerçekten eşsiz. 

- Sezon hakkında bazı belirsizlikler sürüyor. Bugün burada harika bir sezon olmasının umuduyla konuşuyoruz ama dünya tersyüz olmuş durumda. Bizler bu noktada umutlu olmalıyız ama  sen sezondan neler bekliyorsun?

- Senin de dediğin gibi, sadece işlerin sonuna kadar yolunda gitmesini umuyoruz. Elimizden geleni yapmaya çalışacağız. Maalesef oyuncularımızla ilgili talihsiz bir durumumuz var ama Antalya’da bir araya geldiğimizde oyuncuların sezonu tamamlamak için her şeyi yapmaya hazır olduğunu gördüm. Koronavirüslü birinin olduğunu fark etmek kolay olmadı ama bir yandan da bunlarla yüzleşmek gerekli. Bunlarla yüzleşmeli, kendinize dikkat etmeli, konuştuğumuz gibi taraftarsız oynamaya hazır olmalı, farklı koşullarda oynamaya alışmalı ve gerekiyorsa daha uzun süre evde kalarak enfekte olmamalıyız. Ama bunların hepsi sezonu tamamlamak için yapmaya çalışacağımız şeyler. Umarım böyle olur. 

Antalya’dan birçok kez bahsettin. Bundan ötürü döndüğünüz için ve yeniden basketbol oynayabildiğiniz, maç formunda olduğun için mutlu olduğunu görüyorum. Umarım sezon devam eder ve şampiyonluk ihtimali sizin için yeniden masada olur...

- Umarım, şampiyonluk hakkında yeniden söylemek istiyorum, bu şu an çok uzakta. Ama maç maç burada inşa ettiklerimizin üzerine koymaya devam edeceğiz. Antalya’da geçirdiğimiz zaman bana, taraftarımız olmadan da çok motive olduğumuzu, sadece basketbol oynamak istediğimizi gösterdi. Bu sezon için kritik olan şey bu. 

- Vasa çok teşekkürler.

- Teşekkürler.