"Fenerbahçe'ye gelen herkes kazanmak istiyor"

Video yükleniyor...

Turkish Airlines EuroLeague ve ING Basketbol Süper Ligi ekiplerinden Fenerbahçe Beko'nun yeni transferlerinden Danilo Barthel, sarı-lacivertli kulübün medya günü etkinliğinde beIN SPORTS'a özel bir röportaj verdi.

Can İşbakan'ın kendisine yönelttiği soruları yanıtlayan Barthel, NBA'e giden eski takım arkadaşı Nicolo Melli ile karşılaştırılması, Fenerbahçe Beko ile anlaşma süreci, yeni başantrenör Igor Kokoskov ile gerçekleştirdiği ilk görüşme, Derrick Williams ile Tibor Pleiss'ın kendisine takıma katılması yönündeki tavsiyeleri, Jan Vesely hakkındaki görüşleri ve yeni sezon hedefleri başta olmak üzere pek çok konu başlığına içtenlikle değindi.


İşte Danilo Barthel röportajının tamamı:

- Danilo, merhaba.

- Merhaba.

-Öncelikle hoş geldin.

-Teşekkürler.

-Şu ana kadar nasıl gidiyor?

-Şu ana kadar her şey çok güzel. Müthiş bir tecrübe. Sadece bir aydır buradayım. Ama sıcak bir karşılama aldım ve her şey güzel.

-Almanya’daki onca yıldan sonra buraya gelme kararını konuşacağız. Ama öncelikle Frankfurt günlerine dönmek istiyorum. Skyliners günlerine... O günlerin, senin kariyerin için çok önemli olduğuna inanıyorum. O kulüpte her yıl  gelişme gösterdin. Gordon Herber takıma geldiğinde, sanırım üçüncü sezonundu. Çok geliştin, daha fazla sorumluluk aldın. Daha fazla süreler edindin. Gordon Herbert’ın takıma katıldığı üçüncü sezonundan bahsedelim.

-Öncelikle o çok iyi bir koç. Oyuncuları geliştirmekten gurur duyan birisi. Onunla süreç her gün işler. Her antrenman, bireysel çalışmalar yaptırır. Genç oyunculara da yeteneklerini göstermek için, en üst düzeyde fırsat verir. O ve asistan koçlar, benim üzerimde çok çalıştı. Beni her gün daha iyi bir duruma getirdiler.

-Frankfurt takımından birçok oyuncu çıktı. Ön alan o kadar iyiydi ki, Sen ve Johannes Voigtmann beraber oynuyordunuz. Onunla beraber oynarken kendini nasıl hissettin? İkinizin de şutu var, penetre edebilir, yüzü dönük oynayabilirsiniz.

-Onunla birlikte eşsiz bir ikiliydik. Birbirimizi oynarken çok iyi anlıyorduk. Saha dışında da iyi bir ilişkimiz var. Rakibin zayıf yönlerini ortaya çıkarabiliyorduk. O bir beş numara olarak şut atabiliyordu. Ben içeri girip orada oynuyor ve şut da atabiliyordum. Çok eğlenceliydi. Onun müthiş bir pas yeteneği de vardı. Onunla birlikte oynamak
oldukça eğlenceliydi.

-FIBA Europe Cup’ı kazandığınızda, bunu Avrupa’nın üçüncü kupası gibi görebiliriz ama, sahip olduğunuz takım müthişti. Jordan Theodore oyun kurucunuzdu. Üç numarada Aaron Doornekamp vardı. Dört ve beş numaranızı konuştuk.

Johannes Voigtmann ve sen oradaydın. O sezonu nasıl hatırlıyorsun? Büyüleyici bir sezondu sanırım. Çünkü Almanya Ligi’ni Bayern ve Alba’nın üzerinde bitirmiştiniz.

- Eşsiz bir sezondu. Ligin yarısındandan daha küçük bir bütçeyle çok iyi bir iş başardık. Çok iyi karakterler bir araya geldi. Oyuncularda o potansiyel görüldü. Şans verildi. O takımdan sanırım şu ana kadar altı oyuncu Euroleague’de oynadı. FIBA Europe Cup’ı kazandığımız yıldan çok güzel anılarımız var. Ne yazık ki rotasyonumuz dar olduğu için play off maçlarında enerji sorunu yaşadık. Bazı sakatlıkar da yaşandı ve insanları şaşırtacak kadar ileri gidecek sonuçlar alamadık. Ama her zaman o sezonu hatırlayacağız. Hala tüm oyuncularla temas halindeyim.

-Kupayı kazanan tüm oyuncular gibi sen de ayrıldın ve Bayern Münih’e transfer oldun. O sezonu nasıl hatırlıyorsun, ilk koçun Sasha Djordjevic’ti. Yanlış hatırlamıyorsam. Nasıl biriydi? Ve takımla, koçla ilişkin nasıldı?

- Elbette yeni bir durumdu. Milli takımdan geldiğim için, sezon başlamadan iki hafta önce takıma katılmıştım. Bir anda yeni bir durumun için girmiştim. Hemen uyum sağlamam gerekiyordu. Ama Sasha Djordjevic, çok iyi bir iş çıkardı. Çok iyi bir atmosfer yarattı. Basketbolumuzdan çok keyif alıyorduk. Beni çok hoş karşılayıp kısa süre içerisinde takıma dahil ettiler. Daha önceden milli takımdan tanıdığım oyuncular vardı. Elbette onlara karşı da oynamıştım. Eğlenceli bir sezon geçirdik. O oyuncularla birlikte oynamak çok güzeldi.

-Sırp koç serin de devam etti. Dejan Radonjic takıma katıldı. Almanya Ligi’nde 5-6 yıl sonra
şampiyon oldunuz. Finalde MVP ödülünü de kazandığın sezonu nasıl hatırlıyorsun?

-Almanya Ligi’nde neredeyse namağluptuk. Djordjevic’le kupayı kazanmıştık. Ardından yeni koçla ligi kazandık. İlk beş başlayan uzun forvetimiz sakatlandı. Benim sürelerim arttı. Oyun stilimi sahaya yansıttım. Takıma elimden geldiğince
yardım ettim. Ve iyi bir seri yakaladık. Play off’ların ardından da, final maçlarının MVP ödülünü kazandım.

-O sezon hangi yönünü geliştirdin? Bahsettiğin gibi daha çok oynadın, daha iyi şut attın. Özellikle o sezon
neleri geliştirdin?

-Bence her şey özgüvenle ilgili. Yüksek seviyede oynamak, daha fazla süreler almak, bunlar özgüvenimi arttırdı. Alçak postta daha çok topla buluştum. Ki bu benim en güçlü yanım. Sonunda her şey özgüvenle ilgili. Koçun güvenini kazandım. Takım arkadaşlarım da onlara yardım etmem için bana inandılar.

-Bahsettiğin özgüven koçtan mı geliyor, yoksa takım kimyasından mı? Konuştuğumuz her oyuncu özgüven kelimesinin altını çiziyor. Bu takım kimyası ve ruhundan mı geliyor, yoksa koç mu bunu sağlıyor?

-İkisi de. Benim durumumda da böyleydi. Daha çok şut kullanıyordum. Alçak postta sürekli topla buluşuyordum. Takım arkadaşlarım bana güveniyordu. Ama daha önemlisi koç, benim takım için karar verebileceğim sistemleri uyguladı.

-Avrupa basketbolunda alçak post oyuncuların, ne kadar önemli olduğunu konuşuruz. Özellikle de dört numaradan. Zayıf tarafı görebilirsin, yarı sahada topu çevirebilirsin. Alçak post oyunlarını nasıl değerlendiriyorsun? Ne kadar önemliler sence?

-Bence Avrupa’da iç, dış dengesini sağlayarak şut kullanmak, içeride sırtı dönük oynamak çok önemli. Ama benim için daha önemli. Çünkü alçak posttan hücum edince, takım arkadaşlarımı daha rahat bulabiliyorum. Eğer bana yardım getirirlerse, benim için doğru kararı vermek çok kolay  ve dışarıdaki şutörleri rahatça bulabilirim.

-Sırtı dönük oyunlardan pozisyon yaratabilirsin kesinlikle. İşte bu yüzden seni Nicolo Melli ile karşılaştırıyorlar.

-Birkaç kez bunu duydum.

-Bunun hakkında nasıl hissediyorsun?

-Benim için bir onur. Ona karşı; Bamberg’de ve Fenerbahçe’de forma giyerken oynadım. Kesinlikle çok iyi bir oyuncu.
Nerede olduğu bunu gösteriyor. Bana biraz benziyor. Özellikle çalışkanlığıyla. Her yıl gelişti, daha iyi oldu. Bu karşılaştırma için tamamen memnunum.

-Fenerbahçe’den ve bahsettiğimiz karşılaştırmadan bahsedeceğiz ama... Son sezona geri dönmek istiyorum. Euroleague’in 11. haftasına, Sinan Erdem’e... Shane Larkin, size karşı rekor kırdı. Bunu unutmak ve sayfayı çevirmek istiyorsun ama; o günden ne hatırlıyorsun?

-Çılgıncaydı. Çılgın bir gündü. En kötü günlerimizden biriydi. Takımla oynadığımız en kötü oyundu. Hiç şansımız yoktu. Onu savunmak için farklı şeyler denedik. İkili sıkıştırmalar getirdik. Ama onu durdurmak imkansızdı. Genel olarak çok iyi 
bir sezon geçirdi. Ama bu maç ayrıştı. Her şutu soktu, hep doğru kararı verdi. Pek pozitif hatırlamayacağım kesin.

-O anda rekoru kırmaya yakın olduğunu biliyor muydunuz?

-Buna dikkatimi vermedim. Ama 30 sayı gerideyken ve hala o oyundayken,  bir şeyin peşinde olduklarını anladım. Ama hiç dikkat etmedim. İstatistiğe ve bu anlamda oyunda gelişenlere çok bakmam.

-Fenerbahçe oyuncusu olarak onlarla aynı zamanda Türkiye’de de rakibiniz olacaklar. Efes’e karşı oynamak ne kadar zor? Ve Micic ile Larkin ikilisine karşı?

- Son iki yılda Avrupa’nın en iyisi olmasa bile en iyi takımlardan biriydiler. Bu sezon aynı takımı bir arada tuttular. Onlara karşı oynamak zor. Ama oyuncu grubuna olan güvenim yüksek. Çok iyi bir mücadele ortaya koyup sonunda kazanabiliriz.

-Buraya gelme kararını konuşalım. Almanya’da onca yıldan sonra yurt dışına çıkma kararını ilk kez aldın. Ayrıca Bayern Münih’le kontratını uzatacağına dair söylentiler de duymuştum. Fenerbahçe’den son dakika teklifi geldi ve bunu kabul ettin. Senden dinleyelim...

-Bayern Münih’in kaptanı olarak sözleşmemi uzatmak için görüşmeler yapıyorduk. Ama Fenerbahçe’nin benimle ilgilendiğini duyunca heyecanlandım. Fenerbahçe’nin müthiş bir tarihi var. Son yıllarda büyük başarılar kazandılar. Çok iyi bi organizasyon olarak tanınıyorlar. O andan itibaren her şey çok hızlı gelişti. Yaklaşık 48 saatte Fenerbahçe ile sözleşme imzaladım. Koçtan ve organizasyondan beni gerçekten istediklerini hissettim. Bu fırsatı kullanmak ve büyük bir organizasyonda olmak istedim. Sonunda kolay bir karardı.

-48 saatte verilen bir karar her zaman zorlu olabilir. Teklif gelince kolay karar vermen güzel. Buraya gelmeden önce koçla konuştun mu? Sana neler söyledi?

-ABD’deki zaman farkı nedeniyle, beni gece aradı. Onun için sabaha karşı saat üçtü. Benimle konuşmanın
onun için önemli olduğunu söyledi.

- Sabaha karşı üçte konuştunuz?

-Onun için öyleydi.

-Sen uyandın ve telefonu mu bekledin?

-Onun saati gece üçtü. Ben onunla konuşurken kahvaltı ediyordum. İlk baştan itibaren beni tanıdığının hissiyatını edindim. İzleme raporunu ortaya çıkardı. Takıma ne katacağımı çok iyi biliyordu. Vereceğim karar için çok önemli bir noktaydı. Benim İstanbul’a gelmem için ciddi bir efor sarfetti.

-Çalıştığın diğer Sırp koçlardan ne kadar farklı?

-Uzun yıllar NBA’de çalıştı. Farklı şeyler gördü. Avrupa basketbolunu da Slovenya Milli Takımı ile gördü. Farklı... Antrenmanlar farklı. İletişimi farklı. O, süper pozitif. Motive ediyor. Takım içinde çok güzel bir atmosfer yaratıyor. Maurizio ve o, takıma iyi karakterler katmak konusunda müthiş işler başardı. Gerçekten pozitif. Buna biraz alışmak da zorundasınız. Antrenman ve enerji anlamında. Ben mesela, ekstra çalışmayı severim. Bunun için zaman bulabiliyorum. Bu da benim
için iyi bir durum.

- Burada NBA havasını koklayabiliyoruz. Tabii ki koç oradan geldi. Maurizio, uzun yıllar orada çalıştı. Bu kokuyu sende alabiliyorsun değil mi?

-Evet, evet. Almanya’da NBA oyuncularımız var. Milli takımlar sırasında onların konuşmalarını dinliyorduk. Nasıl çalıştıklarını, antrenmanların nasıl olduğunu... Şimdi benzerlikleri görebiliyorsunuz.

-Bir oyuncunuzun röportajı vardı, şimdi adı aklıma gelmedi ama, farklı set isimleriniz var sanırım,
öyle mi? NBA kaynaklı galiba...

- Farklı, dediğim gibi oldukça farklı. Buna uyum sağlamak gerekiyor. Ama güzel. Konfor alanında çıkmalısınız. Yeni şeyler öğrenmelisiniz. Yeni durumların içinde olmalısınız. Herkesi aynı sayfada buluşturmak ve mükemmele ulaşmak için zaman gerekecek.

-Teklifi kabul etmeden önce Derrick Williams’la ya da Tibor Pleiss ile konuştun mu?

-Her şey çabuk gelişti. Daha sonrasında konuştum. İkisi de ve konuştuğum herkes bana, “Bu kararı vermelisin, yapmalısın, doğru adım bu, bu fırsatı kullanmalısın” dedi. Ayrıca Derrick, ”Burayı çok seveceksin” dedi. Hala doğru kararı
verdiğimi düşünüyorum.

-Kesinlikle, doğru kararı verdin. Tibor Pleiss’la biraz daha zaman geçireceksiniz sanırım.

-Şu ana dek onunla görüşemedim. O, Avrupa tarafında ve sezon öncesi dönemdeyiz. Birkaç gündür yoktuk ve fırsat bulamadık. Ama onunla ve İsmet Akpınar ile görüşeceğim. Onunla da milli takımda beraber oynamıştık. Uzun süredir burada oldukları için bana biraz etrafı gösterebilirler.

-Sezon öncesi hazırlıkları nasıl gidiyor?

-Şu ana kadar her şey çok güzel gidiyor. Bence akıllı bir  başlangıç yaptık. Herkesi fiziksel olarak iyi bir duruma getirmeye çalıştık. Uzun bir ara olduğu için, sakatlık yaşanmamasına özen gösterdik. Ne yazık ki Gloria Kupası’nda bazı korona
vakaları vardı. Bu nedenle fazla maç yapamadık. Üç hazırlık maçı yapabildik. Umarım daha fazla maç yapabiliriz. Bu yeni bir durum. Uyum sağlamak zorundayız. Benim için de öyle, sisteme tamamen uyum sağlamak için zaman gerekecek. Ama en önemlisi, takımın kazanmasına yardım etmek. Sonunda kaç tane şut attığımın bir önemi yok.

-Takımda birçok yeni yüz var. Takımda yeni bir kimya oluşturuyorsunuz. Kimya açısından nasıl gidiyor?

-Mükemmel. Yeni gelen oyuncularınkarakteri, takımda kalan oyuncular, herkes birbiri ile çalışmaktan keyif alıyor. Bir arada olmaktan mutluluk duyuyor. Çok pozitif. Umarım başarılı bir başlangıç yaparız.

-Fark ettiğim bir şey var, tam orada, bir daire kurdunuz ve birlikte zaman geçiriyorsunuz. Bu şekilde takımı oluşturmak güzel. Sürekli temas içerisinde olmak. Bazı medya günler, veya otelde takım buluşmaları görüyoruz. Farklı gruplar oluşabiliyor. Ama siz berabersiniz.

-Her zaman beraberiz. Gerçekten çok güzel. Böylece herkes birbiriyle sohbet edebiliyor. Güzel. 

-Koçun takım hakkındaki görüşü ne? Neleri eklemek istiyor? Fenerbahçe, Euroleague’de daha önce az pozisyonla oynuyordu. Ama şimdi tempo daha artacak ve daha çok koşan bir takım göreceğiz. Dışarıdan böyle gözüküyor, ama takım içerisinde görüntü nasıl?

-Daha önce konuştuğumuz NBA havasını burada da koklayabiliriz. Bu yönde ilerliyor. Daha çabuk alınan kararlar, koşmak, daha hızlı olmak, hızlı hücumları kullanmak, daha çok üç sayılık atış kullanmak... Bunlar koçun takıma eklemek istediği şeyler. Ama elbette Avrupa’da yapacağımız agresif savunmayla, rakibi durdurup oradan hücumu yaratabiliriz.

-Bu sezon daha fazla adam değişme savunması olacak sanırım?

-Bence de öyle, evet. Elimizdeki uzun oyuncular, oldukça mobil. Rakibi rahatsız edebileceğimiz birkaç farklı savunma sistemimiz var. Ama adam değişme savunması sahip olduğumuz opsiyonlardan bir tanesi...

-Kısa beşler, NBA’de en çok tercih edilen düzenler şu anda... Fenerbahçe’de biraz daha kısa beşler göreceğiz sanırım. Sezon öncesi maçlarına baktığımızda kısa beşleri ekleyeceksiniz gibi duruyor. Kısa beş sisteminiz hakkında ne düşünüyorsun?

-Bunun için belki biraz daha eski düşüncede olabilirim. Büyük bir dört numarayım. Ama beş de oynayabilirim. Bu yönde de oynayabilirim. Ama her şeyi değişip daha esnek olabiliriz. Maçta farklı bir görüntü ortaya koymak için. Kısa beşe sahip olmak her zaman iyidir.

-Maçı ve akışı değiştirmek için...

-Kesinlikle... Özellikle de Jarell ile... Daha kısa bir dört numara ve müthiş bir şutör, onu tutmak çok zor olacaktır.

-Dediğin gibi, oyununuzda bu sezon daha çok üç sayılık atış olacak. Ancak istatistiklere baktığımızda, oyuncuların üç sayı yüzdeleriyle ilgili bir sorun olabileceğini  düşünüyor musun? Sosyal medyada da bu yorumlar yapılıyor. İstatistklerde de bu gözüküyor. Fenerbahçe’de sence böyle bir sorun var mı?

-Çok iyi şutörlerimiz var. Koç herkese şut atması için gerekli özgüveni veriyor. Boş olduklarında  o şutu atmak, bizim için en iyisi. Elbette şut yüzdemizi yukarı çekmek için doğru yeri, doğru noktayı bulmamız gereken yerler olacak. Bunun için  her gün çalışıyoruz. Karşıyaka maçında gördük, eğer iyi şut atamazsak maçları kazanamayız. Bence üçlük yüzdesini yukarı çekmek için iç ve dış dengesini ayarlamanın yolunu bulmalıyız.

-Jan Vesely ile oynamak nasıl? Sakatlığından önce Euroleague’in MVP’siydi. O da senin gibi mobil bir uzun. Senin gibi pas 
vermeyi seven bir uzun. Onunla oynamak nasıl?

-Güzel. Burasıyla imzalamadan önce, onunla oynamayı  dört gözle bekliyordum. O, Fenerbahçe’nin efsanesi. Euroleague’de çok iyi tanınan bir oyuncu. MVP ödülünü kazanmıştı. Onunla ön alanda bir ikili olacağım için çok heyecanlıyım. Ondan çok şey öğrenebilirim. Onun tarzı bana çok uyuyor. Birbirimize yardım etmek  için çok esneğiz. Oldukça eğlenceli, evet.

-NBA’in de bahsettiği gibi bu sezon tamamen yeni bir oyun olacak. Bir oyuncu olarak boş tribünlere oynamak nasıl hissettiriyor?

-Umarım burada taraftarların yarattığı müthiş atmosferi yaşarım. Almanya’da sezonu bitiriken bunu tecrübe ettim. Taraftarın atmosferi takım için enerji yaratıyor. İlk bir iki maç çok garip geldi. Daha çok antrenman gibiydi. Ama sahip olduğumuz oyuncu grubuyla enerjimizi yansıtabildik.

-Avrupa’da her şey durduğunda Final Turnuvası ile ilk basketbol oynayan sizler oldunuz? Bunu nasıl başardınız? Elbette Almanya ve Basketbol Federasyonu iyi iş çıkardı. Ve Avrupa’da her ülke için örnek oluşturdu. Oyuncu açısından nasıldı?

-İlk başta oldukça korkutucuydu. hangi yöne gittiğini bilmiyorduk. Yarattıkları iyi sistemle sürekli antrenman yapabildiğimiz için şanslıydık. Oyuncuların sağlıklarıyla ilgilendiler. Her gün daha iyi olmaya başladı ve oynayabileceğim bir duruma kavuştu. Sadece futbolda değil basketbolda da oyuna devam etmenin mümkün olduğunu göstermiş olduk.

-Her zaman Covid vakaları ile ilgili endişeler olacaktır. Maçların nasıl oynanacağını bile bilmiyoruz. Covid vakaları artarken oynanacak olan sezon hakkında ne düşünüyorsun?

-Aşmamız gereken bazı sorunlar ve engeller var. Ama dediğim gibi, umarım oynayabiliriz. Taraftar en azından televizyon başından bizi Ve sevdikleri sporu izleyebilir. Bilinmeyen bir durum içerisinde olacağız. Avrupa’da vakalar artarken bizim, Euroleague takvimi içerisinde seyahat edeceğimiz, bilinmeyen bir gelecek olacak. Ama umarım bir şekilde takım ve organizasyon için, sağlığın öncelikli olduğunu gerçeği ciddiye alınır. Neler olacak göreceğiz.

-Eğer her şey yolunda giderse Bu sezon hedefleri ne yönde belirlediniz?

-Bu kadar çalışmayı sadece oynamak için değil kazanmak için yapıyoruz. Kazanmak istiyoruz. Şu ana dek çok fazla maç yapamadık, Özellikle de Euroleague takımlarına karşı, nerede olduğumuzu göremedik. Nerede olduğumuzu görmek biraz zor. Ama çalışkan bir grup olduğumuzu söyleyebilirim. Bu organizasyona gelen her kişi kazanmak istiyor.

-Bundan sonra biraz konudan konuya atlayacağım. Çünkü senin hakkında birçok şey konuşmak istiyorum. Ancak öncelikle konuşmak İstediğim konu Dirk Nowitzki. Onun Alman basketboluna olan etkisi… 2015 Eurobasket’te Berlin’de Almanya forması ile  son maçını oynamıştı. Maçı izlemek için orada mıydın?

-Evet, tabii ki maçı izledim.

-Nasıl hissettin?

-Üzücü bir andı. Ne yazık ki, aslında takımla birlikte olmam planlanıyordu. Ancak ilk antrenmanda sakatlandım. Bu yüzden onunla hiç oynayamadım. Ama birçok maçını izledim. Almanya’da tüm basketbol oyuncuları için o bir rol model. Üzücü bir andı ama  aynı zamanda onun milli takımla elde ettiği müthiş kariyerini kutlamak için salona gelen Almanya tarihinin en kalabalık seyirci topluluğunun karşısında görmek tüylerimi ürpertti.

-Almanya Milli Takımı’nın yardımcı antrenörü Martin Schiller, bu sezon Zalgiris’i çalıştıracak. Onun hakkında ne düşünüyorsun?

-Müthiş,  haberi duyunca  onun için çok mutlu oldum. O gerçekten çok iyi biri. Bize milli takımda bir kültür  geliştirmemiz için çok yardımcı oluyor.  NBA G-Lig’deydi ve çok iyi bir iş başararak yılın koçu seçildi. Buraya gelmek için gerçekten çok çalıştı.

-Senin saha dışındaki insani yönünü öğrenmek istiyorum şimdi de…

-Arkadaşlarımla zaman geçirmeyi severim. Yeni şeyler tecrübe etmeyi severim. Yemeği çok severim. Yemek yapmayı severim. Yemeyi severim. Bunun için de İstanbul çok güzel bir şehir. Ama biraz dikkat etmem gerek, baklavadan uzak durmalıyım. Çok rahat bir insanım. Okumayı, TV programları izlemeyi severim. Arkadaşlarımla kahve  içmekten hoşlanırım.

-Burada oturuyorsun değil mi? Çevreyi sevdin mi?

-Burada oturuyorum, evet. Beklediğim gibi değil açıkçası. Gördüğüm kadarıyla  Oldukça modern, her şey yeni. Her şey çok güzel.

-Seni ne mutlu eder?

-Beni ne mutlu eder… Ailemle vakit geçirmek.

 -Seni ne üzer?

-Beni ne üzer… Maç kaybetmek kesinlikle. Ama ben pozitif biriyim.

-Bunu görebiliyoruz.

-Hatta kız arkadaşım bana Bazı durumlarda fazla pozitif olduğumu söyler. Çünkü her zaman negatif durumlar içerisinde pozitif onları görmeye çalışırım.

-Böyle zor zamanlarda Pozitif kalmak çok güzel. Böyle pozitif kalmak her zaman çok değerli.

-Fenerbahçe taraftarına vereceğin mesajla bitirelim.

-Umarım yakında burada bu güzel sporu beraber yaşarız. Şu ana dek bana gösterdiğiniz sıcak karşılama için teşekkür ederim. Başarılı bir sezon için her zaman çok çalışacağım.

-Teşekkürler Danilo. Zamanın, bu röportaj ve pozitif yaklaşımın için.

-Teşekkürler.

-Umarım çok güzel bir sezon geçirirsiniz.