Fenerbahçe forveti olmak

Fenerbahçe forveti olmak
Kadıköy'de harika bir Trabzon savunma ikilisi, kötü bir Fenerbahçe forveti, dokuz topu gole çeviremeyen Olcan Adın ve enfes bir son 20 dakika izledik.

Bu ülkede Fenerbahçe taraftarı olmak zordur. Büyük ve tutkulu kalabalıklar, eşsiz oynayan ve her daim güçlü takım ister. F.Bahçe başkanı olmak keza öyle, bu ihtiyaca karşılık yoğun ve zekice mesai yapmanız gerekir. Fenerbahçe'nin teknik direktörü gözünün içine bakılan adamdır, mutlaka sinirleri sağlam, iradesi kuvvetli olmalı.

F.Bahçe yazarı çizeri olmak da zordur. Her oynattığı kalemin pür dikkat okuru, her söylediği sözün hafızası güçlü izleyicisi vardır.

Yıllardan beri bu böyle..

Ama bu ülkede en büyük stres hiç kuşkusuz Fenerbahçe forvetinin üzerindedir. Çünkü yukarıdaki tüm ihtiyaçların karşılanma görevi, tüm sorunların çözüm adresi Fenerbahçe'nin 9 numarasıdır.

Dün akşam Sow neden Kuyt'ın oynadığı maçlarda kanada alındığına bizzat cevap verdi.

Kuyt'ın önde oynatılma ısrarının ifşasıydı Sow'un zor gecesi.

İlk dakikadaki pozisyonda Gökhan'ın 35 metre mesafeli topunu çok üstten dışarı yolladı.

Beş dakika sonra yine uzun pasta ofsayt'a düştü. 14'te Alex ona şahane bir pas attı, Bamba daha hızlı davrandı.

24'te Alex onu bir duvar gibi kullanarak içeri şahane sokuldu işi kendisi bitirmek istedi. Onur gol izni vermedi. Sow 10 dakika sonra bu kez Gökhan'ın pasında ofsayta düştü, 5 dakika sonra Alex onu bir kez daha duvar olarak kullanıp denedi, olmadı.

Mustafa Yumlu, Bamba ve Emerson'un dengeli savunması ya da Sow'un çaresizliği ikinci yarıda da devam etti. 51'de Topuz'un pasında çok ileri gitmişti, stoper girdi araya, 62'de üçüncü kez düştü ofsayt'a..

Beş dakika sonra yine stoper Bamba'ya kaybetti pozisyonunu..

Sow dün akşam sahada kaldığı 83'üncü dakikaya neredeyse hiçbir şey yapamayan adamı oynadı.

Alex'in bu yılın en iyi performansını gösterdiği (bir ara Zokora'yı marke eder gibiydi) Stoch ve Topuz'un ciğerlerini patlatırcasına koştuğu gecenin hayal kırıklığıydı.

Şenol Güneş maç öncesinde kıran kırana geçecek demişti. Haklı çıktı. İçinde kırmızı kart, hırçınlık ya da penaltının olmadığı, hatta bir tane bile kırılma noktası olmayan golsüz bitmesine rağmen izlenesi bir maç oldu.

Sapara ile Alex'in direkten dönen iki şutu dışında Olcan'ın çeşitli sertlik ve karakterdeki dokuz şutunun gol getirmemesi bu maçı kısır maçlar sınıfından çıkarıyor.

75'te Topuz ve Stoch'un yerine Semih ile Baroni'nin girmesi Fenerbahçe'nin baklava dilimli oyununa üç dakika katkı yapabildi.

Şenol Hoca savunmasına inanılmaz katkı yapan ama yorulan Yasin'in yerine Henrique'yi, Zokora'nın yerine Barış'ı ve Alanzinho'nun yerine Janko'yu alarak maçı istediğini gösterdi.

Nitekim son 15 dakikanın diklemesine geniş alanlar bulan, pozisyona giren takım Trabzonspor'du.

Olcan ve Henrique maçı çevirme şansını tepmiş olabilir ama dün akşam stoperleri ve orta sahasıyla, takım savunmasındaki dikkat ve yüksek konsantrasyonuyla Trabzonspor eski günlere geri dönüşün sinyallerini verdi.