Fazla dengeli
Yayınlanma Tarihi 2 Ağustos 2012 Per 08:28
Dakika 43’tü. Kaptan Alex de Souza orta yuvarlağın kendi yarı alanına bakan diliminde topla buluştuğunda, rakip ön libero N’Doye’nin nefesi ensesindeydi.
Baskı altındaki Alex topla kendi kalesine doğru gitti, gitti. Bir ara şunu fark etti: Hâlâ kendi kalesine doğru gidiyordu, ama artık top onda değil, N’Doye’deydi! Rakip oyuncu Alex’ten topu tereyağından kıl çeker gibi kazandı, Brezilyalı virtüöz onu ancak faulle durdurabildi. Bir de sarı kart gördü doğal olarak...
43’teki bu pozisyon maçın özeti gibiydi: Fenerbahçe geriden topu layıkıyla çıkaramadığı için Alex oralara geliyor, oyun kurmaya çalışıyordu. Bu bölümde ne Mehmet Topal ne Cristian takımın merkezini öne taşıyamadılar. Zaten stoperlerde bu özellikte bir adam yoktu, kenar oyuncuları Kuyt-Stoch da içeri girip top alan cinsten değillerdi. İster istemez bu yükü 35’lik Alex üstlenmeye çalıştı, ama artık onun da fiziği buna uygun değildi. 35’lik Alex’ten efektif faydalanmak istiyorsanız onu artık daha geriye değil, daha öne götürmek zorundasınız.
İkinci devrede Mehmet Topuz’un girişi rüzgârın yönünü kısmen Fenerbahçe lehine çevirmiş gibi gözüktü, çünkü Topuz içeriye girip oyun kuran cinsten bir oyuncu. Muhtemelen 6 gün sonraki rövanşta Fenerbahçe’nin düzeni bu olacaktır, ama (tabii bu tur geçilebilirse) play-off turuyla Devler Ligi için daha fazlası lazım.
Ayrıca bu maç için “Vaslui’nin ligi başladı ve daha hazırlar” klişesini kullanmayı uygun bulmuyorum, çünkü Fenerbahçe de hazırlık maçları planını lig oynar gibi yaptı. Hem Süper Lig eşdeğerinde kaliteli rakiplerle oynandı, hem de Aykut Hoca Şampiyonlar Ligi’nde kullanacağı 11’i hemen hemen bozmadan denedi. Yani bence mesele ligin başlamaması, fiziksel eksiklik veya Antal’ın hantalı alt etmesi değil, tamamen orta sahadaki kalite zafiyeti...
Son söz: Aykut Hoca, maç öncesi basın toplantısında bu sene daha dengeli bir takım olduklarını söylemiş. Evet, dengeliler. Hatta fazla dengeliler. Bu takıma bu dengeyi bozacak, vasatlığa isyan edecek, standardı değiştirecek kalitede orta saha oyuncusu lazım. Hem de çok acil...
Baskı altındaki Alex topla kendi kalesine doğru gitti, gitti. Bir ara şunu fark etti: Hâlâ kendi kalesine doğru gidiyordu, ama artık top onda değil, N’Doye’deydi! Rakip oyuncu Alex’ten topu tereyağından kıl çeker gibi kazandı, Brezilyalı virtüöz onu ancak faulle durdurabildi. Bir de sarı kart gördü doğal olarak...
43’teki bu pozisyon maçın özeti gibiydi: Fenerbahçe geriden topu layıkıyla çıkaramadığı için Alex oralara geliyor, oyun kurmaya çalışıyordu. Bu bölümde ne Mehmet Topal ne Cristian takımın merkezini öne taşıyamadılar. Zaten stoperlerde bu özellikte bir adam yoktu, kenar oyuncuları Kuyt-Stoch da içeri girip top alan cinsten değillerdi. İster istemez bu yükü 35’lik Alex üstlenmeye çalıştı, ama artık onun da fiziği buna uygun değildi. 35’lik Alex’ten efektif faydalanmak istiyorsanız onu artık daha geriye değil, daha öne götürmek zorundasınız.
İkinci devrede Mehmet Topuz’un girişi rüzgârın yönünü kısmen Fenerbahçe lehine çevirmiş gibi gözüktü, çünkü Topuz içeriye girip oyun kuran cinsten bir oyuncu. Muhtemelen 6 gün sonraki rövanşta Fenerbahçe’nin düzeni bu olacaktır, ama (tabii bu tur geçilebilirse) play-off turuyla Devler Ligi için daha fazlası lazım.
Ayrıca bu maç için “Vaslui’nin ligi başladı ve daha hazırlar” klişesini kullanmayı uygun bulmuyorum, çünkü Fenerbahçe de hazırlık maçları planını lig oynar gibi yaptı. Hem Süper Lig eşdeğerinde kaliteli rakiplerle oynandı, hem de Aykut Hoca Şampiyonlar Ligi’nde kullanacağı 11’i hemen hemen bozmadan denedi. Yani bence mesele ligin başlamaması, fiziksel eksiklik veya Antal’ın hantalı alt etmesi değil, tamamen orta sahadaki kalite zafiyeti...
Son söz: Aykut Hoca, maç öncesi basın toplantısında bu sene daha dengeli bir takım olduklarını söylemiş. Evet, dengeliler. Hatta fazla dengeliler. Bu takıma bu dengeyi bozacak, vasatlığa isyan edecek, standardı değiştirecek kalitede orta saha oyuncusu lazım. Hem de çok acil...
