Ergün Teber'in çilesi !..

Ergün Teber'in çilesi !..
18 yaşını daha bitirmemişti ki adı 3 büyüklerle anılmaya başlandı. Hatta Galatasaray ile anlaştı ama Kayserispor Başkanı Recep Mamur, Ergün Teber’i vermedi. Ergün gitmek istedi, olmadı. Galatasaray’ın hayalini kurarken, bir anda kendisini kiralık olarak Sakaryaspor’da buldu. Sonrasında 23 yaşına gelene kadar evliya çelebi misali dolaştı. Şimdi Gençlerbirliği için ter döküyor.
 
Ergün röportaja başlamadan önce nereden açıldıysa bir anda hayatında yer alan korkularından bahsetmeye başladı. Röportajın bir yerinde dayanamayıp, korkularını sorunca röportajın yarısından sonrası tam anlamıyla gülme krizi şeklinde geçti. Mesela uçaktan öylesine korkuyor ki fikstür çekilirken dua ediyor !.. Niye mi dua ediyor? Bunu röportajımızda okuyabilirsiniz. Teber'in korkuları bununla da bitmiyor, uçaktan korktuğu gibi sudan da korkuyor !.. Bir insan sudan nasıl korkar, sudan korkan bir insan neler yapar? Tüm bunların yanıtları röportajımızda.
 
Ergün Teber Ligtv.com.tr Haber Müdürü Erdem Erol'a konuştu, hem saha içindeki hem de saha dışındaki yaşantısını anlattı:
 
“AMATÖRKEN FUTBOLDAN DAHA ÇOK ZEVK ALIRDIM”
-Ergün, futbola nasıl başladın? Futbola başladıktan sonra, “Ben de profesyonel futbolcu olacağım” dedin mi kendi kendine? Profesyonelliğe giden süreçte neler yaşadın?

Aslında ilginç oldu benim futbola başlamam. Ben futbolu çok seviyordum ama annem babam karşıydı. Amcamın oğluyla beraber kaçamak yapıp başladım. Babamın, annemin haberi yoktu. 7 yaşında devamlı gidip geliyordum. Bir ay boyunca böyle devam etti. Hiç kimsenin haberi yoktu. Ta ki bir ay sonra Adana’da amatör takımın başkanı babamla görüşüp izin alana kadar kimsenin haberi olmadı. Babamdan izin aldılar. Ama yine de babam ve annem soğuk baktılar futbola. Okumamı istiyorlardı. Benim içimde de futbol sevgisi vardı. Böylece futbola başladım. 9-10 yaşlarında Milli Takım seçmelerine katılamaya başlayınca babam da artık sıcak bakmaya başladı. O zamanlar çok sıkıntı çektik. Kulüple evin arası yarım saat sürüyordu. Yağmurda çamurda yürüyerek gidip geldiğim zamanlar oldu. Zevkli anlarımız, maçlarımız oldu. Açıkcası zor şartlarda futbolun peşine düştüğüm için çok zevk aldım. Amatör Lig’den ayrılana kadar, profesyonelliğe geçene kadar futboldan daha çok zevk alıyordum. Profesyonel olduktan sonra herşey daha değişti, daha rayına oturmaya başladı. Amatörlükle profesyonellik arasındaki heyecanınız değişiyor. Profesyonel tarafa odaklanmaya ve profesyonelce düşünmeye başlıyorsun. Profesyonelliğin öncesinde daha heyecanlı olduyorsunuz, istekle, şevkle gidiyorsunuz, bir şeyler yapmaya çalışıyorsunuz. İki taraftan da bakarsanız futboldan ayrı ayrı zevkler alıyorum. İdmanlar olsun, maçlar olsun zevk alıyorum.
 
-İlk kez ne zaman ve nerede profesyonel oldun?
1999 yılında, 13 yaşındayken Kayserispor’da profesyonel oldum. 7 yıl Kayserispor’da kaldım. İlk 2. Lig tecrübem de 14-15 yaşında Fuat Yaman ile 2001-2002 döneminde oldu. İlk lig tecrübem de 2004-2005 sezonunda Hikmet Karaman döneminde oldu. Hikmet hocayla çıkış yakaladım. Ardından Erciyesspor, Sakaryaspor, Çaykur Rizespor, Gençlerbirliği, Adana Demirspor derken 23 yaşındayım 6 tane takımda oynadım.
 
“BÜYÜK TAKIMLAR İSTEDİ, VERMEDİLER”
-23 yaşına gelene kadar 6-7 takımda oynamak ve bunların neredeyse tamamı Süper Lig kulüpleri. Bu nasıl bir yük oluşturdu genç yaşta omuzlarında?
Hikmet Hoca zamanında 17 maç oynadım. O zaman ligin ikinci yarısı Erciyesspor’dan gelmiştim Kayserispor’a. O dönem büyük takımlar beni ısrarla istiyordu. Kayserspor da her zamanki gibi vermemeye çalıyordu. Aynen Mehmet Toğuz ve Gökhan Ünal’da olduğu gibi. O zaman beni de vermediler. Ertuğrul Sağlam geldi ve bir sezon daha oynadım. Sezon sonu tekrar istendim. Yine olmadı, vermediler. Ben de artık ayrılmak istedim. Sonra kopukluk oldu, büyük takım olmadı ve Sakaryaspor’a kiralık gittim. Bülent Korkmaz Erciyesspor’daydı beni istedi, Erciyesspor’a geldim. Sezon sonu tekrar Kayserispor’a döndüm, sonra Rizespor’a gittim. Gençlerbirliği’ne geldim. Aslında güzel mi diyeyim bilemiyorum. İnsanlar için garip gelebilir ama hep yeni heyecan oluyor, yeni duygu oluyor. Ama devamlı Süper Lig’in içinde bulunduğum için, o daha bir büyük mutluluk benim için.
 
“G.SARAY İLE ANLAŞMIŞTIM”
-19 yaşındaydın ve büyük kulüplere transferin gündemdeydi. Seni ciddi olarak hangi kulüp veya kulüpler istedi?

Beşiktaş, Fenerbahçe ve Galatasaray istedi beni. Galatasaray’la alacağım para konusunda anlaşmıştım. Galatasaray yönetimi Kayserispor ile anlaşmaya çalışıyordu. Recep Mamur’la ben konuşuyordum, vereceğini söylüyordu. Galatasaray anlaşıyoruz diyor, Recep Mamur fiyat yükseltiyordu. Öyle öyle derken transferimiz olmadı.
 
“BENİ BEŞİKTAŞ’A VERECEĞİNİ SÖYLEDİ”
-Şu anda 23 yaşında genç bir futbolcu olarak, yine büyükler tarafından istenebilirsin. Ama bu şansı yakalamışken, anlaşmışken, Galatasaray’a transferinin olmaması seni çok üzdü mü? Yani bu şansı o zaman 19 yaşında yaklalamış olsaydın, “Ben bugün çok daha iyi olyurdum” diye kendi kendine düşünüp, üzüldüğün oluyor mu hiç?

Transfer nasip kısmet işi de tabi ki düşünmedim değil. Transfer teklifi geldiğinde 18 yaşındaydım, 19’uma girecektim ve Süper Lig’de daha 17 maç oynamıştım. Milli Takım’a gidiyordum, geliyordum Süper Lig’de oynuyordum. O heyecanı sürekli yaşıyordum. Hatta sezonun 25. haftasıydı, hiç unutmuyorum, Recep Mamur beni çağırıp Kıvanç Oktay’la görüşüp görüşmediğimi sordu. Kendisi Kıvanç Oktay’la görüştüğünü ve beni Beşiktaş’a vereceğini söyledi bana. Ben de siz bilirsiniz demiştim. Hatta Rıza Hoca, Gökhan hoca Hollanda’ya Dünya Şampiyonası’nda izlemeye gelmişlerdi. Ama olmadı. Bazen kendi kendime soruyorum, niye olmadı, olsaydı nasıl olurdu diye. Ama nasip böyleymiş. O sezon sonunda kendimi kiralık olarak Sakaryaspor’da buldum. Büyük takıma gitmeye kendimi hazırlamışken, anlaşmışken kendimi bir anda Sakaryaspor’da buldum. Sakarya da benim için değişiklik oldu. Kayserispor’da transfer olaylarından sonra bir bocalama dönemi yaşamıştım. Sakaryaspor’da kendimi buldum. Bazen kendi kendime soruyorum ama yapacak birşey yok.
 
“RECEP MAMUR’A KIZDIM”
-Tüm bu yaşadıklarına rağmen küsmedin değil mi?

Niye küseyim. Futboldan zevk alıyorum. Daha 23 yaşındayım. 3.5 sezondur Süper Lig’de oynuyorum.
 
-Kızgınlığın oldu mu?
Oldu tabi. Recep Mamur’a kızgınlığım oldu.
 
-Sonra Recep Mamur’la görüştün mü hiç?
Tabi devamlı görüşüyorum. Şu anda da görüşüyorum. Ben kendisine başkanım bile demiyorum, amca diyorum.
 
“ÖNCELİKLİ HEDEF A MİLLİ TAKIM”
-Bugüne kadar kendisine kızdığını kendisine veya başkasına söyledin mi?

Hayır ne kendisine ne başka bir yerde söylemedim. O bizim büyüğümüzdür, olabilir ne yapalım, vermedi. Belki o an şartlar ona uymadı. Biz iyi olur diye düşündük belki o iyi olmadığını düşündü. Ertuğrul hoca da kalmamı istemişti ama nasip. Ama daha 23 yaşındayım ve önümde daha 10-12 sene daha var. Benim zaten öncelikli hedefim A Milli Takım’a gitmek.
 
-Evet, milli takımı konuşalım biraz da. Neler yaşadın Milli Takım’da?
Milli Takım’da 7 sene oynadım, kaptanlığını da yaptım. Gerçekten o atmosfer, o duygu anlatılamaz. Ülkenizi temsil ediyorsunuz, ülkenizin bayrağını taşıyorsunuz. 1000 kere de milli olsanız o heyecan ayrı oluyor. Her seferinde ayrı bir heyecan duyuyorsunuz. Ümit Milli’de de, Genç Milli’de de oynadım. Ama A Milli Takım heyecanını hiç yaşamadım. İnşallah onu da yaşarım. Aslında bu sene gitmeyi çok istiyorum, onun için de var gücümle çalışıyorum.
 
NİYE BURSASPOR DEĞİL G.BİRLİĞİ?
- Gençlerbirliği’ne transferin nasıl oldu?
Bülent Korkmaz buradaydı. Kendisi beni istediğini söyledi. O zaman Bursaspor’da Samet hoca da beni istiyordu. Rizespor’un başkanı Kadir başkan beni aradı ve “Bursaspor’a mı yoksa Gençlerbirliği’ne mi gitmeyi istersin” diye sordu. Bülent hocaya daha önce söz verdiğim için, “Gençlerbirliği” dedim bende. Burada mutluyum. Büyük şehir, büyük camia, her açıdan güzel bir kulüp. Ortam güzel, hedefleri büyük. İnşallah biz de hedefler doğrultusunda takımı iyi yerlere getiririz. İyi yerlere geldiği zaman takım içerisindeki futbolcular sivrilir zaten. Gerçekten burada çok kaliteli futbolcular var. Burhan olsun, Engin olsun... Koray abi gibi çok temiz bir abimiz var, Yasir abimiz var. Kaptanımız El Saka çok müthiş bir insan. Güzel insanlarla dolu bir kulübün içerisindeyiz. Onun için idmanlardan, maçlardan zevk alıyoruz. Her açıdan güzel bizim için.
 
-Ergün bildiğim kadarıyla senin fobilerin var değil mi? (Ergün bunu duyunca gülmeye başlıyor) Bir şeyden mi korkuyorsun, çok şeyden mi korkuyorsun?
Çok şeyden korkuyorum. En büyük korkum uçak.
 
“KORKUDAN HEPİMİZ AĞLIYORDUK”
-Ne oldu da uçaktan o kadar korkuyorsun?

Kayserispor’da, havaalanında otururken yönetici Türker Horoz abimiz geldi. Uçaktan korkuyordu ve ben de ona şaka yapayım dedim. “Türker abi uçak düşecek” dedim. O da “Aman oğlum ne diyorsun sen, sabahın köründe böyle laf mı edilir” dedi bana. Ben o zamana kadar uçaktan korkmuyorum tabi. Hava çok kötüydü. Fırtına vardı. Uçak pistten hareket edince baktım uçak rüzgardan artık sağa sola gidiyor. Uçak havalandı ama 4-5 dakika geçti geçmedi derken, türbulansa girdi ve 400-500 metre aşağı doğru gitmeye başladı. Artık biz uçakta hepimiz ağlıyoruz. Kelime-i şehadet getiren mi ararsın, ağlayan mı ararsın. Birisi bildiği bütün duaları okuyor. Kimimiz yerdeyiz. Sonra pilot anons yaptı. Türker abi uçağın ön tarafından kalktı “Ne pis ağzın varmış” diye bana bağırmaya başladı. Ben ağlıyorum, Mehmet Topuz, Johnson, doktor hepimiz ağlıyoruz. Uçak iner inmez biz hemen yeri öptük. “Bir daha herhalde uçağa binmem” dedim zaten.
 
“SUDAN DA KORKUYORUM”
-Yeri öptük derken...
Vallahi indik ve yeri öptük abi. Sonra Ankara’ya kupa maçı oynamaya gittik uçakla, Türker abi arabayla geldi, uçağa binmedi. O zaman bu zaman uçaktan aşırı korkuyorum. Bir de sudan korkuyorum. Nasıl sudan korkuyorum, mesela havuzda denizde boyumu geçen yerlere girmem. Boyumu geçen yer olduğu zaman nefes alamıyorum.
 
“YAZIN KAYNAR SUDA DUŞ ALIRIM”
-Uçak korkusunu anladım da su korkusu nasıl oluyor onu anlamadım.
Mesela soğuk suya giremem. Yazın hava 45 derece olur ama ben yine kaynar suda duş alırım. Soğuk suya girdiğim zaman nefesim kesiliyor, boğulacakk gibi oluyorum.
 
-Bu konuda doktora göründün mü?
Evet ama bir sorun yok. Mesela kulübün havuzu var, ben zorla girerim. Beni tutarlar içine atarlar. Soğuk suya giremiyorum. Neden olduğunu bilmiyorum ama.
 
“PİLOTA UÇAĞI İNDİR DİYE BAĞIRDIM”
-Pilotları çok seviyorsundur ama.
Ya, İzmir’den geçen sene Manisa maçından dönüşte yine fırtına vardı. Pilota “İndir şu uçağı” diye bağırmaya başladım. O kadar korkmuşum ki.
 
-Takım arkadaşların arasında bu uçak korkusu hayli konu oluyordur.
Çok dalga geçiyorlar ya. Zaten uçakla gidilecek dendiği zaman hepsi başlıyorlar benimle kafa yapmaya. 
 
"UÇAĞA BİNİNCE 10 MAÇ YAPMIŞ GİBİ OLUYORUM!!!"
-Sen şimdi bir çok deplasmana uçakla gideceksin. Mesela Trabzon’a...

En çok korktuğum havaalanı Trabzon. “Orada ters hava akımı var” diyorlar. Rize’de oynarken deplasman dönüşlerinde uçak ne zaman Trabzon havaalanına inmeye başlıyor, o zaman başlıyor sallanmaya, ben de uçağın içinde ölmeye başlıyorum (Gülüyoruz) Abi sana şöyle söyleyeyim, uçakla bir yolculuk yaptığım zaman sanki üstüste 10 tane 90 dakika maç oynuyorum. Her zaman otobüsle gitmek için dua ediyorum. Uçak için daha güvenlidir diyorlar ama aşırı korkuyorum.
 
FİKSTÜR DUASI!!!
Bu iki korku bana yetiyor. Zaten hayatımın belli kısmı uçakta ve suda geçiyor, bu korku da bana yetiyor. Başka korkuya gerek kalmıyor yani. Mesela bu sezon başı fikstür çekildiğinde dua ediyordum, “Allahım ne olur, Trabzon deplasmanı havaların güzel olduğu ilk 5 hafta içinde olsun” diye. Bir baktım ki, sezonun ikinci yarısının 12. haftasında. Şimdi ben sezon başından beri kara kara Trabzon’a uçakla nasıl gideceğim diye düşünüyorum.
 
-Ergün sana başka hiçbir şey sormuyorum. Sen beni güldürdün Allah da seni güldürsün.
Amin, amin.. (Gülüyor)
 
 
Erdem Erol
Ligtv.com.tr Haber Müdürü