EN İYİ 11'LER: HÜCUM OYUNCULARI

EN İYİ 11'LER: HÜCUM OYUNCULARI
Dünya kupaları tarihinin, elde edilen zaferlere büyük katkı sağlayan, attıkları gollerle milyonlarca futbolseveri coşturan en iyi 11 golcü oyuncu şöyle:
      
GIUSEPPE MEAZZA (İtalya)
Topla ceza sahasının içinde buluştuğunda rakip takım savunmasını kaosa sürükleyen Meazza, futbol tarihine, son derece yetenekli ve gol yollarında usta bir futbolcu olarak adını yazdırdı.
 
Saha içindeki şovmenliğinin yanısıra, saha dışında da uslanmaz bir çapkın olarak bilinen Meazza, 1934 ve 1938'de Dünya Kupası'nı kaldıran İtalya milli takımının en çok hatırlanan ismi. Teknik direktör Vittorio Pozzo, İtalya milli takımının formasıyla çıktığı 53 karşılaşmada 33 gol atan futbolcu için ''Eğer Meazza varsa, maça 1-0 önde başlıyorsunuz demektir'' ifadesini kullanmıştı.
 
FERENÇ PUŞKAŞ (Macaristan)
Real Madrid'in efsanevi ismi Puşkaş, Macaristan milli takımının uluslararası sükseye sahip olduğu 1950'li yıllarda, Macar ekibinin en ünlü ve yetenekli futbolcusu olarak tarihe geçti. Milli takımıyla birlikte 1954'teki Dünya Kupası'nda final oynayan Puşkaş, futbol tarihinin en iyi golcüleri arasında sayılıyor. Real Madrid'deki takım arkadaşı Alfredo Di Stefano'nun, ''süper yetenek'' diyerek bahsettiği oyuncu,  sadece futbol tarihinin değil, tüm 20. yüzyılın en ünlü Macarı olarak övülüyor.
 
JUST FONTAINE (Fransa)
Fas doğumlu Just Fontaine, 1958'deki Dünya Kupası'na kadar milli takımın formasını sadece iki kez giydi. Takım arkadaşı Rene Bliard'ın sakatlanmasıyla 1958'de oynama fırsatı bulan Fontaine, Paraguay ile yapılan açılış maçında 3 gol birden atarak ilk 11'i çoktan hak ettiğini herkese gösterdi. Kupa mücadelelerinde hemen hemen hiçbir maçı golsüz geçmeyen Fontaine, dünya kupalarında attığı 13 golle tarihe geçti.
 
PELE (Brezilya)
Futbolda tüm zamanların en iyi futbolcularından biri olan ve oynadığı futbolla adını tüm dünyaya duyuran Pele, 4 kez katıldığı katıldığı dünya kupası organizasyonlarında 12 gol attı ve Brezilya takımının 3 dünya kupası kazanmasında baş rolü oynadı. 1958'deki Dünya Kupası'nda, henüz 17 yaşındayken forma giyen Pele, yarı final maçında ''hat trick'' yaptı ve İsveç ile oynanan final maçında, hafızalardan silinmeyecek güzellikte bir gol atarak takımını galibiyete taşıdı.
 
EUSEBIO (Portekiz)
Portekiz milli takımı, 1966'da katıldığı ilk Dünya Kupası'nda, 9 gol atan Eusebio'nun büyük katkısıyla yarı finale kadar yükseldi. Yarı finalde İngiltere'ye yenilmelerinin acısını halen hisseden Mozambik doğumlu futbolcu, 1966'da kariyerinin en yüksek noktasına ulaştığını, yarı finalde kaybettiklerini, ancak Portekiz futbolunun bu organizasyondan çok karlı çıktığını söylemişti.
 
GERD MÜLLER (Batı Almanya)
Batı Almanya'nın efsanevi teknik direktörü Helmut Schon'un, ''küçük gollerin adamı'' diyerek nitelediği futbolcu, iki organizasyonda oynadığı 13 maçta 14 ''küçük'' gol attı. Batı Almanya'nın 3. olduğu 1970'teki Dünya Kupası'nda rakip ağları 10 kez havalandıran Müller, her ne kadar futbolcu fiziğine sahip olmasa da, gol yollarındaki müthiş becerisi ve topla doğru yerde, doğru zamanda buluşmasına olanak sağlayan güçlü hisleriyle Almanya için her zaman önemli bir oyuncu oldu.
 
JOHAN CRUYFF (Hollanda)
Total futbolun öncüsü Hollanda'nın en çok isim yapan oyuncusu olan ve futbolculuk kariyerini noktaladıktan sonra kariyerine teknik direktör olarak devam eden Cruyff, milli takım formasıyla 48 maçta 33 gol attı. 1974'te finale yükselen Hollanda takımının as oyuncusu olan Cruyff, 1978'deki organizasyonda ise halen bilinmeyen nedenlerden ötürü forma giyemedi.
 
PAOLO ROSSI (İtalya)
1982'de Dünya Kupası'nı kazanan İtalya Milli takımını, attığı 6 golle zafere taşıyan ve kariyerini, Altın Top ve Altın Krampon ödülleriyle süsleyen Rossi, adını ilk kez, 1978'deki organizasyonda, henüz 21 yaşındayken attığı 3 golle duyurdu. 1980'de, adının karıştığı bahis skandalı nedeniyle 3 yıl futboldan men edilen Rossi, cezasının 2 yıla indirilmesinin ardından 1982'deki Dünya Kupası'nda oynama şansını buldu. Bu süreyi, yerel bir takımla antrenmanlara çıkarak geçiren Rossi, 1982 Dünya Kupası'nda her ne kadar iyi bir başlangıç yapamasa da, kendisini Brezilya'ya attığı 3 golle kanıtladı. Yarı finalde Polonya'ya 2 gol atan Rossi, Batı Almanya ile oynanan ve 3-1 İtalya'nın üstünlüğüyle sona eren final maçında da perdeyi açan gole imza attı.
 
DIEGO MARADONA (Arjantin)
Hem futbolu, hem de sansasyonel hayat tarzıyla adını tüm dünyaya duyuran ve Arjantin milli takımının teknik direktörü olarak halen duyurmaya devam eden Maradona, 1986'daki Dünya Kupası'nın kazanılmasında ve takımının 1990'da finale yükselmesinde en büyük pay sahibi. Birçok otorite tarafından, her ne kadar kaldırdığı dünya kupası sayısı az olsa da, Pele'den daha yetenekli olarak kabul edilen futbolcu, kendisinin Pele'den farklı olduğunu, ''Bir de Avrupa'da oynamak gerekir'' diyerek ifade etmişti.
 
ROMARIO (Brezilya)
Kariyerinde 1000'den fazla gol atan Romario, takım arkadaşı Bebeto ile sağladığı uyum neticesinde Brezilya'ya 1994 yılındaki Dünya Kupası'nı kazandıran isim oldu. Müthiş bir gol önsezisi bulunan futbolcu, Johan Cruyff ve Diego Maradona gibi birçok yıldızın övgüsünü kazanırken, özgüven sahibi olduğunu, kendisine ait ''penaltı bölgesinde 1 numarayım'' diyerek gösterdi. İtalya 90'da sadece 65 dakika forma şansı bulan, ancak ABD 94'te takımın değişmez oyuncusu olarak göze çarpan Romario, Brezilya'nın yetiştirdiği en büyük yetenekler arasında gösteriliyor.
 
RONALDO (Brezilya)
Gerd Müller'in, dünya kupalarında en çok gol atan unvanını 15 golle elinden alan Ronaldo, 1998'de 4, 2002'de 8, 2006'da 3 gol atarak adını futbol tarihine altın harflerle yazdırdı.