Yazarlar ne dedi?
#1
Mancini’nin Mancini’si (Uğur Meleke)
Futbolcu Mancini, 30 yaşından sonra saha içinde antrenör-oyuncu gibi yer almaya başlamıştı. Hem Sampdoria’da hem Lazio’da beraber olduğu Eriksson’la kader birliği sağlamışlar, biri dışarıdan biri içeriden takımı yönetmişlerdi. Eriksson’un ona tanıdığı sınırsız kredi ve arkadaşlıkla 38 yaşına kadar üst düzey oynadı Mancini... Muhtemelen Galatasaray’a gelip Drogba’yla el sıkışırken de aklından geçenler o günlere ait karelerdi.
#2
Tam 33 yıllık meslek hayatında ilk kez İtalya-İngiltere’nin dışına çıktı Mancini... İlk kez dilini bilmediği bir ülkeye, adını bilmediği oyuncularla çalışmaya geldi. Üstelik bir dünya deviyle karşılaşma öncesi sadece 36 saati vardı ve bu dehlizden büyük yara almadan çıkmanın tek yolu sahada kendi Mancini’sini bulmaktı... “Mancini’nin Mancini’si” Drogba, dün sahada her şeyi yaptı Mancini için.
#3
Juventus çok iyi bir takım, ama çok hızlı bir takım değil. Galatasaray’ın tecrübeli ve yetenekli kadrosuysa çok iyi takımlara karşı değil, hızlı/atletik takımlara karşı zor durumlara düşüyor. O yüzden Juventus’a karşı en azından 45 dakika rahatlıkla başa baş oynayabildiler. Bu sürede hem Melo’nun, hem Hakan’ın sezonun en iyi oyununu oynadıklarını da not etmek gerek.
#4
İkinci devrede Galatasaray’ın bu denli düşmesininse birkaç nedeni var: Galatasaray’ın tecrübeli kadrosu bu sezon ikinci yarılarda bariz bir fiziksel yetersizlik yaşıyor. Belli ki devre arası transfer döneminde Mancini’nin “yüksek kalite” ye değil “yüksek efor” a yönelmesi gerekecek. Düşüşün ikinci nedeniyse Riera’nın ısrarla sağ açıkta tutulmasıydı. İspanyol futbolcu, zaten içeri kat edip şut atan bir oyuncu değil.
#5
Drogba klası (Okay Karacan)
Drogba klasıyla Quagriella aklıyla gecenin manşetine imza attılar. Unutulmayacak bir Drogba performansı, müthiş bir Umut bitiriciliğiyle geçen yılın en başarılı şampiyonlar ligi golcüsünü unutturan bir Galatasaray izledik.
Bir galibiyet bu grupta çıkma anahtarı olabilecekken Amrabat’ın ayaklarından çıkarılan bir penaltı ve Pirlonun maçtaki tek hamlesiyle atılan Quagriella golü tüm hikayeyi değiştirdi.
#6
Fatih Terim’in son olarak gördüğümüz Real Madrid maçının ilk 30 dakikasına damga vuran ofansif oyunu benimseyen, göze hoş gelen agresif karakterli takımlarına karşılık yeni hoca Roberto Mancini’nin felsefesi bir kaç gündür gazete manşetlerini süslüyor. Defansif karakteri baskın takımlar yaratıyor, önce takım savunmasını sonra golü düşünüyor Mancini. Bireysel performansların öne çıkmasına ilk planda yer vermeyen, topun bulunduğu noktayı merkez kabul ederek sahanın aktardı
#7
Topu ayaklarına geçirdiklerinde kıymetini bilerek oynadılar, karşılarken adamın değil topun kademesi işledi. Juventus Galatasaray duvarına karşı pas organizasyonundan uzak, Galatasaray ise ileride tek forvete topu aktarma, önde kalabalık olma refleksine muhtaç oynuyordu.
İşte böyle oyunlarda bir sıradişi yetenek değiştirir gidişatı. Hele bir taraf alan değil adam savunması yapıyorsa tetikte bekleyen taraf hep tehlikelidir.
#8
Galatasaray’ı göbekten delmeye çalışan Juventus’ta Tevez tam iyileşmemiş ayağının çekincesini hissettirdi.Vucinic erken oyun dışında kaldı ve Pirlo belki sezonun en pasif oyununu oynuyordu. Galatasaray bu tablonun avantajıyla ortaya tutarlı bir oyun koydu. Gökhan Zan’ın Semih’in yerine oyuna girmesi, Melo ile Selçuk’un katkısıyla işler iyi gidiyordu. Amrabat oyuna girdikten sonra tüm hikaye değişti. Bu sezon bir maçta üçüncü defa penaltı yaptırdı.
#9
Gelen, gideni arattı mı? (Şansal Büyüka)
Gidenin arkasından bakarsan, geleni göremezsin... Giden, Fatih Terim ise elbette bakacaksın, belki için için yanacaksın... Ama gelen de “sinek ikilisi” değil ki... Avrupa’nın iddialı takımlarının iddialı hocalarından biri olan Mancini...
Fatih Hoca’nın Real Madrid karşısına çıkardığı “ intihar mangası “na benzeyen on birin aksine, Mancini “Duvar örecek” bir takımla sahaya çıktı...
İki bekin önüne Riera ile Bruma yerleştirmesi akıllı bir tercihti...
#10
Ama kabul edelim ki, Riera etkisiz kaldı, Bruma, savunma anlayışında çok görünmedi... Hele Eboue ile Hakan Balta çok içeri girince, Galatasaray’ın kanatlarından orta üstüne orta geldi...
Bereket, savunmanın göbeğinde kusursuz oynayan Chedjou ile, Semih şanssızlığından oyuna giren ve iyi oynayan Gökhan Zan vardı...
Maç boyunca göbeğin içine gömülen Melo ile Selçuk’un hakkını da teslim etmeliyiz...
#11
ddia o ki, Fransa Ligi’nde son iki yılın en iyi stoperi seçilen Chedjou, Bülent Tulun transfer etti diye kadroda sürekli yer bulamamış...
Buna çok katılamam... Bazen oynadı, bazen yabancı sınırlamasına takıldı...
Ama Juventus karşısında gördük ki, kenara atılacak, kaprise, iç çekişmeye kurban edilecek bir oyuncu değil...
Baktım, maç içinde de Mancini her talimatı Chedjou’ya veriyor...
Mancini ile birlikte sanki savunmanın dümeni Chedjou’ya geçecek gibi...
#12
Sneijder’e şaşırıyorum... Galatasaray’a bu maçlar için gelmedi mi? Bir dönemler fırtına gibi estiği o İtalya topraklarında hiç olmazsa bir esinti yaratamaz mıydı? En ufak bir şey yapmadan, sahada kaldığı sürede Galatasaray’ı bir eksik bırakarak oyundan çıktı...
Galatasaray özellikle ikinci yarıda biraz hücumu düşünse, ilk yarıdaki gibi orta alanda top çevirebilse ve tutabilse, adı kadar büyük futbol oynamayan Juventus’u yenip gelirdi...
Ama bu da iyidir... Yarım düzinelik bir başlangıcın ardında
#13
Gidenin arkasından bakarsan, geleni göremezsin... Giden, Fatih Terim ise elbette bakacaksın, belki için için yanacaksın... Ama gelen de “sinek ikilisi” değil ki... Avrupa’nın iddialı takımlarının iddialı hocalarından biri olan Mancini...
Fatih Hoca’nın Real Madrid karşısına çıkardığı “ intihar mangası “na benzeyen on birin aksine, Mancini “Duvar örecek” bir takımla sahaya çıktı...
İki bekin önüne Riera ile Bruma yerleştirmesi akıllı bir tercihti...
#14
Her şey zamanında güzel... Bakıyorum, Galatasaraylıların çok istediği “çileğin” sanki mevsimi geçmiş gibi...
Çilek tatlansın diye, medya olarak, Galatasaray camiası olarak üstüne şeker döküyoruz, pudra döküyoruz, nafile...
Çileğin tadı yok, çileğin tazeliği, diriliği yok... Adı Sneijder de olsa sanki çileğin mevsimi geçmiş gibi...
#15
41 kere Maşallah! (Ali Ece)
Mancini basın toplantısında Juventus’u Galatasaray’dan daha iyi tanıdığını hatta küçükken Juventus taraftarı olduğunu söylemişti. İtalyan hoca delikanlılığında formasıyla bir dünya yıldızına dönüşeceği Sampdoria’nın geçen sezon Juventus’u yendiği maçtan çok iyi bir taktiksel ders çıkarmış.
Galatasaray’ın kadrosu o Sampdoria’dan daha iyi. Zaten kafadan Sampdoria’dan farklı olarak Drogba’sı var.
#16
Eğer Bayern Münih kadar da güçlü değilsen) Şampiyonlar Ligi’nde daha önce evinde oynadığı 22 maçın sadece 2’sini kaybeden Juventus’u yenmenin yolu önce o Conte Sistemi’ni bozmaktan geçiyor.
Drogba’nın 2 sezon önce Chelsea’yi (sırtında) Şampiyonlar Ligi şampiyonluğuna taşıdığı “takım savunmasını en ileride en sağlam şekilde başlatan” adam rolünü tekrarlaması gerekiyordu. Sahanın en genç oyuncusu edasıyla oynayan Drogba bunu başardı, Bonucci-Pirlo arası pas kanalın
#17
Sonra da Drogba o bozulup mavi ekran veren Juve savunmasını uzun süredir yapmadığı bir hataya zorladığı andan faydalanıp Devler Ligi’ndeki 41. golüne imza attı.
Fiorentina’daykenJuve’nin başına bela olup sonunda Juventus’un almak zorunda kaldığı ama verim alamadığı Melo’yu “Fiorentina Fabrika Ayarları”na döndürerek kullandı. Yanındaki Selçuk da sezon başından beri (nihayet) en iyi performansını sergiledi. Sneijder da arkasındaki merkez orta saha 2’lisine ayak uydurdu.
#18
Lucescu’dan beri Şampiyonlar Ligi’ndeki(Riera ve Sneijder’a rağmen) Galatasaray’ın en iyi takım savunması performansıydı. Chedjou, Lille formasıyla Fransa Ligue 1’in en iyi savunmacılarından birisine dönüştüğü performansına yakındı. Gökhan Zan 2008’den beri en iyi performansını sergiledi.
#19
68’de Juve 4-3-3’e döndü. Mancini ise Amrabat’ı oyuna alırken bu kadar gereksiz bir hareket yapıp penaltıya sebep olabileceğini aklından bile geçirmiyordu. Ne de olsa 2 sezondur Devler Ligi’nde Galatasaray forması giyen bir oyuncu halen futbolun temel kanunu “Kontrolsüz hırs, hırs değildir. Sadece zarardır”ı anlayamadıysa ne Mancini ne de Fatih Terim’in yapabileceği fazla bir şey kalmaz.