Turgay Demir: Ozi mi, Sosa mı?
Bu filmin iki finali var istediğinizi kabul edebilirsiniz.
İsteyen Beşiktaş beraberliği kurtardı diye sevinsin çünkü ilk yarıda Sporting Lizbon fark yapabilirdi, isteyen galibiyet gitti diye üzülsün çünkü ikinci yarıda Beşiktaş üç puanı cebine indirebilirdi.
Portekiz temsilcisi futbol oynuyor, kapanmak yok, oyunun kuytu köşelerine sığınmak yok, çabuk ve bol pas yapıyorlar. Bizim Teofilo kendini bulmuş, civa gibi maşallah. Tek tek ayırt etmeye de gerek yok, Lizbon'da herkes, her yerde oynuyor ve sahayı inanılmaz iyi parselliyorlar.
İlk 45'te Beşiktaş'ı şaşkına çevirdiler… Rakip biraz şanslı ya da Tolga biraz kötü gününde olsa yarım devre de yarım düzine gol yiyebilirdik. Net! (Fotomaç)
Kaşifi bol Portekizliler’in Sporting Lizbon’unun 15 maçtır Avrupa kupalarında deplasman galibiyeti yok. Kazanmaya değil, keşfe çıkıyorlar. Hal böyle iken Beşiktaş’tan beklentimiz üç puan.
Jorge Jesus’un rotasyonlu kadrosu maç öncesi analizlerinin hepsini çöpe attı. Maç beklediğimizden çok daha zorlu. İlk net pozisyonlar hep rakibin. Teofilo Gutierez her defans arkası koşusunda, kaleci Tolga Zengin ile karşı karşıya.
Trabzonspor’dan yollanmasına sebep olan gol kaçırma hastalığı devam etmese, fark olacak. Beşiktaş’ın defansı yine formda!.. (Fanatik)
Cem Dizdar: Bu oyuna ‘1 puan’ iyidir
Bir futbol takımının aklını ve gücünü orta sahasına bakarak test edebiliriz. Orta saha takımın ‘kaptan köşkü’, ‘kokpit’idir. Ancak bu alandaki oyuncuların ‘etkili’ olması diğer mevkiilerin performansına direkt bağlıdır.
Beşiktaş tüm ilk yarı boyunca karşı kaleye inemediyse bundan orta sahayı değil, kaleci dışında tüm takımı sorumlu tutabiliriz.
Rakibi karşılayamayan, topu ele geçiremediği için kullanamayan Beşiktaş, takım ölçeği düşünüldüğünde ‘kudretli iki ön liberosu’na rağmen kendini savunma konusunda da büyük sıkıntılar yaşadı.
Beri yandan hem dar alanda bireysel etkinlik hem geniş alanda takım organizasyonu konusunda hayli etkin olan Lizbon ilk yarı maçı 3-4 yapamadıysa, bunu biraz kaleci Tolga, biraz da son vuruş sıkıntısına bağlamalı. (Fanatik)
Sinan Vardar: Siyah ve Beyaz
Beşiktaş ilk devrede çok çok kötüydü. Ortam siyahtı... Beşiktaş'ta ilk 45 dakikada ayakta duran futbolcusu Rhodolfo ve Tolga Zengin'di.
Sporting, Quaresma ve Gökhan Töre'nin bıraktığı kanatlardan akın akın geldi. Beşiktaş'ın için ilk devreyi 1-0 yenik kapatması bile başarıydı. İlk devre şunu düşündüm; maçın geri dönmesi için Şenol Güneş riske girmeliydi.
İkinci devrede sahada bambaşka bir Beşiktaş vardı. Kartal, özellikle son 30 dakikada siyahtan beyaza döndü. (Fotomaç)
Attila Gökçe: Oyun, ders ve eğlence
Eğri oturup doğru konuşalım: Kimse Atatürk Olimpiyat Stadı'nın "uğursuzluğundan", seyirciye "sapa" gelişinden, "zeminden", "zamandan" şikayet edip bahanelere sığınmasın.
Beşiktaş, bizim "Süper" ligimizde pek de rastlanmayacak özelliklere sahip bir "büyük" takımla karşılaştı. Şenol Güneş ve futbolcuları "kutu"yu açtılar, "kötü"yü gördüler.
Kendi evinde Lokomotiv Moskova'ya yenilen Sporting Lizbon, anlaşılan o ki "ummadığı bir kayaya" çarpmıştı. Onlar da Beşiktaş'ın "ummadığı kaya" oldular.
Her şeyden önce çabuk, kıvrak savunmadan ofansa hem yer, hem de karakter değiştiren, birbirini bütünleyen, tamamlayan, destekleyen bir takımdı Sporting Lizbon... (Milliyet)
Fatih Doğan: Umarım 2 puanı aramazlar
Beşiktaş, Atatürk Olimpiyat Stadı'nın rüzgarını arkasına alarak oyuna başlasa da ilk yarı oyunun rüzgarı tamamen Sporting Lizbon tarafından estirildi.
Beşiktaş, Atatürk Olimpiyat Stadı'nın rüzgarını arkasına alarak oyuna başlasa da ilk yarı oyunun rüzgarı tamamen Sporting Lizbon tarafından estirildi.
Jorge Jesus'un öğrencileri karşısında kanatları kırık, defansı dağınık, orta sahası bulanık bir Beşiktaş vardı. İlk 45 dakikada kamp dahil sezon başından bu yana en kötü Beşiktaş'ı izledim.
Şenol Güneş'in Necip'le çift ön libero yapıp orta sahayı fiziksel olarak diri tutma ve defansa destek olma planı işlemedi. Sporting akıllı davrandı. Atiba ve Necip üzerine gelmedi. Onların etrafını dolanıp sağ ve sol beklerin üzerine yüklendi. (Sabah)