Rıdvan Dilmen: Coşku ve tempo farkı getirdi
Fatih Hoca da Kasımpaşa yenilgisiyle demoralize olan futbolcularının bir haftada toparlanmasında takımla fazla oynamayarak etkili oldu. Feghouli takıma dönünce, en doğru 11'le sahada yer alıp, önde baskılı çıkıp rakibi zorladılar. Bursaspor kırmızı kartla 10 kişi kalmasa, oyun 11-11 devam etseydi de Galatasaray'ın kazanacağı belliydi. Zaten rakip 10 kişi kalınca maç bitti.
İkinci golle rahatlayan sarı-kırmızılılar için maçın ikinci yarısı formaliteye dönüştü. Bursaspor, şampiyonluk yaşamış bir kulüp. Ama bu maçtan önceki 8 karşılaşmayı kazanamamış Bursaspor, Galatasaray'ın attığı ilk golden sonra mental olarak da tamamen çöktü. 10 kişi kalınca sistemi değiştirmek zorunda kaldılar. İlk şutlarını 67'de attılar.
Galatasaray'ın maça iyi başlasa da ilerleyen dakikalarda durağan bir oyuna geçiyordu ama dün en iyi yaptıkları şey coşkularını ve tempolarını maçın sonuna kadar sürdürmek oldu. Ofansif oyuncularla çok becerikli hücumlar yaparak bol pozisyon ve goller buldular.
Serdar Aziz'i çok beğendim. Rodrigues'in formu devam ediyor. Gomis de tek topların usta oyuncusu olduğunu dün bir kez daha gösterdi. Oyun koptuktan sonra Fatih Terim'in, Mariano'yu alması "Seni unutmadım, aklımdasın" mesajıydı.
Şimdi Galatasaray'ın önünde deplasman fobisini yeneceği bir rakip var. Önümüzdeki hafta ligin son sırasındaki Karabük'ü yendikleri takdirde deplasmanla ilgili soru işaretlerini de hafifletmiş olacaklar. İç sahadaki 12. maçında 34 puan alan G.Saray, deplasmanda tam tersi bir durum yaşıyor.
Bunu zaten Fatih Hoca da dillendirdi; "Bir deplasman fobisi var galiba. Allah nasip eder Mayıs'ta şampiyon olursak gerekeni yaparız" demişti. Ama ben bu sözlere katılmıyorum. G.Saray'ın da şansı en az rakipleri kadar var. Hesaplar kitaplar yapılıyordur ama F.Bahçe'nin en az 4 puan önünde Kadıköy'e gitmek isteyecektir G.Saray. Kendi oynayacağı 3 maç kadar F.Bahçe'nin sonuçları da önemli.
Galatasaray taraftarlarını kutlamak isterim... Takım geçen hafta 3 puan beklenen maçta Kasımpaşa'ya kaybetmiş, dünkü karşılaşma Cuma günü... Yine de 40 bine yakın bir kalabalık Türk Telekom Stadı'na gelmiş. Zaten bu sezon tribünleri hiç boş bırakmadılar. Sadece gelmekle de kalmadılar. Bir o kadar da çoşkuluydular. Bu da sahaya yansıdı. (Fotomaç)
Levent Tüzemen: Rodrigues sürüklüyor!
Türk Telekom'da G.Saraylı oyuncuların oynadığı coşkulu, istekli, bol pozisyonlu ve müthiş keyif veren futbol için taraftarlar "Biz şampiyon oluruz.." şeklinde yorum yapar. Deplasmandaki oyuna bakınca da şaşkınlık içinde "Bu takım G.Saray mı?" diye sorarlar..
Bursaspor maçında sahaya çıkan on bir "İstikrar" adına doğru isimlerden oluşuyor. İyileşmiş bir Fernando ile oyun aklı mükemmel olan formda bir Mariano, G.Saray'a güç katar.. Latolevici ile kaleci Carrasso hariç mevcut yabancıların içinde en az ücret alan Rodrigues, G.Saray'ın en verimli oyuncusu olarak göz okşuyor.. Bursa maçında bir gol atıp bir de Gomis'e asist yapan Rodrigues'in 5 golü 8 asist var..
Rodrigues'in peteğinden en çok balı Gomis yiyor... Fransız golcü ilk dakikadan itibaren hırsıyla, çalışkanlığıyla, önde yaptığı baskıyla hemen ön plana çıktı. Partneri Rodrigues'in pasında hareketli gelen topa tam bir golcü vuruşla ayağının içiyle "tek vuruş" yaparak golü attı.
Savunmada Maicon tam bir denge adamı olduğunu gösterirken geriden rakip savunma arkasına attığı isabetli uzun toplarla Galatasaray'ın hücumu çabuk başlatmasını sağladı. Maçın en iyi isimlerinden birisiydi. Taraftarın maç boyu dinmeyen coşkulu desteği Galatasaraylı oyuncuları galibiyete şartladı.
MAÇIN iYiSi RODRİGUES: Gomis 3 attı ama en yisi Rodriguez'di
MAÇIN EN KÖTÜSÜ HARUN: Bursa kalecisi sezonun en kötü maçını oynadı. (Takvim)
Mustafa Sapmaz: Bireysellikten uzak
Galatasaraylı futbolcular topu kanatlara taşıyıp merkezdeki Bursaspor kalabalığından kaçtı. İlk etkili yan ortadan da golü buldu. Golde Harun’un kesilen ilk ortayı bloklayamaması, sonrasında Ekong’un Gomis’e uzak savunma yapması hata kısmına yazar. Ancak Rodriguez’in şiddeti iyi ayarlanmış pası, Gomis’in topu öldürürcesine köşeye bıraktığı top da yetenek kısmına yazar.
Maça 0-0 için çıkan Bursaspor’un oyun planı bu golle yıkıldı. Geçen hafta Malatyaspor karşısında hiçbir varlık gösteremeyen, haftalardır kazanamayan Timsahlar’a İstanbul deplasmanı zaten zordu. Ekong’un kırmızı kartı sonrası havlu attılar.
Neredeyse her Galatasaray atağı tehlikeye dönüştü. Bu açıdan taktik analiz yapması zor bir maçtı. Bir takımın iç saha sonuçları iyi, deplasman sonuçları kötü olabilir. Fakat iç saha ile deplasman oyunları birbirinin bu kadar zıttı performans yakın tarihte rastlanan bir durum değil.
Haftaya Karabük deplasmanı var ki, Bursa karşısındaki oyunlarını oraya taşıyacak bir ortam olacak gibi görünüyor. Gomis maçın yıldızıydı. Geçen haftaki görüntüsünü unutturmak istercesine daha bir istekliydi. Formu ile rakip savunmayı bayılttı. Performansı tartışılan Muslera bu sezon en rahat maçını oynadı. Defansı geri pas yapmasa kalede varlığı unutulacaktı.
Belhanda’nın orta sahaya gelişi ile oyun akıcılığı arttı. Geçen hafta Kasımpaşa deplasmanında nasıl önemli bir eksik olduğu bir kez daha görüldü. Linnes ve Nagatomo zorluk seviyesi düşük bu maçta da fark yaratamadılar. Galatasaray adına eksi hanesine sadece bu yazılabilir. Ancak Galatasaray’ın bireysellikten uzak, takım halinde yaptığı baskılarla kazandığı toplar ve bunları çok çabuk hücuma taşıması dün gecenin farklı skorundan daha değerli. O tabelayı oluşturan temel durum da buydu.
Hakan Ünsal: Muhteşem ikili
Benzer durumda Tudor olsa paramparça olmuştu. Taraftarın ve kulübün hocaya olan inancı, bu duruma tepki gösterilmesini önleyen yegane sebep. Bursaspor maçı, derbi haftasında bir kez daha kaçırılmayacak kadar önemli 3 puanın ve moralin anahtarıydı.
Fernando’nun yokluğu haftalardır Galatasaray için sıkıntı yaşatırken, Mariano gibi hücumcu ve akıllı bir beki tercih etmemesi de hoca tarafından oluşan başka bir sıkıntı.
Kaldı ki bu kararıyla hoca kendisiyle çelişiyor. Takımlarında her zaman hücum tarafı iyi bekleri oynatan ama Mariano gibi tam istediği tarz bir beki oynatmaması form kriterinin dışında bir sorun olduğunu gösterir. Zira Linnes, Mariano’nun yanında sıradan bek kalır.
Gomis’in geçen hafta maçın başında yaşadığı sıkıntı ve sonrası oyundan düşmesi, Galatasaray’ı da düşürmüştü. Pozisyon alma becerisi çok yüksek olan Gomis, doğru paslar geldiğinde nasıl bir kalite olduğunu attığı goldeki 1. sınıf vuruşu ile gösterdi.
Attığı gol güzel olduğu kadar, Bursa’nın direncini erken kırıp takımın rahatlatması açısından da değerliydi. Gomis’e yeter ki doğru paslar atın ve sonra topu fileden alın.
Belhanda, ceza alanına yakın oynamanın karşılığını, rakibini attırarak ve asist ile gördü. Kırmızı kart işi kolaylaştırdı ama fişi çeken, haftalardır takımın en formda ve etkili adamı Garry Rodrigues oldu. Yine çok etkili yine çok verimliydi.
Tarzı, sürati, çabukluğu ve formu ile Bruma kadar yetenekli ama ondan daha iyi özelliklere sahip Rodrigues, şu anda Fatih Hoca’nın oyundaki önemli kozu ama asıl Galatasaray yönetiminin en büyük kozu olacak.
Serdar Aziz, korkmadan savaşmasının karşılığını bazen golle ama bazen sakatlık yaşayarak alıyor. Oynadığı sürece Maicon ile uyumu sayesinde savunmada iyi işler yapıyor.
Maçın ikinci yarısı oyuncular için rahat, taraftar için zevkli, yönetim için keyifli geçti. Fakat asıl sorun dev gibi karşıda duruyor. Deplasmanda neden bu oyun ve skorlar yok? Arada bu kadar fark olması normal değil ve Fatih Hoca bunu çözemezse bahanesi olamaz. Çünkü o zaman Tudor’dan farkı kalmaz..
BİRİ devamlı atıyor, diğeri hem atıyor hem attırıyor. İkisi de durmak bilmiyor. Böyle devam ederse Gomis-Rodrigues ikilisi Galatasaray’ı şampiyon
yapar. (Hürriyet)