Rıdvan Dilmen: Özlenen Fener bu
Öncelikle şunu belirteyim ki; Fenerbahçeliler'in arzuladığı, izlemek istediği takım bu... Haftalardır tüm Fenerbahçeliler'in serzenişi neydi? İşte böyle bir takımı sahada görmekti.
Kasımpaşa pozitif oynamaya çalışan, iyi hoca ve takımdan kurulu bir takım. Kasımpaşa takımının dün yapacağı hiçbir şey yoktu.
Fenerbahçe takımının geçen yıldan beri en çok beğendiğim coşkulu arzulu ve kaliteli atak yaptığı maçı izledim. Fenerbahçe'de dün kimse kötü oynamadı.
Maçın başından beri neyi doğru yaptı; yardımlaşmayı... Hem hücumda hem de savunmada sürekli yardımlaştı. Bu çok önemli bir nokta...
Bir parantezi de taraftara açmak lazım. Fenerbahçe'nin hep sezon başından bu yana 12. adamı eksikti. Bugün taraftar yüzünden bin metre daha fazla koştu Fenerbahçe... Fenerbahçe'nin seyircisi 30 bin geçerse 1,5 puanı kafadan alır! Neden çünkü tribündeki o enerjiyi alır oyuncu. Yorulsa da bıkmaz.
Suni puan konusunda haksız çıkmadı Kocaman... Fenerbahçe'nin üç hafta önceki bakışı ile şimdiki bakışı bir değil. Görüş artık tamamen değişti. Şimdi eleştirdiğimiz Fenerbahçe şu an ligin en çok gol atan takımı... Yalnız, ben puan cetvelindeki -4 puanı taraftara yazıyorum! Şu taraftar Kayserispor maçında olsa +4 olurdu puan durumu.
Aykut hocanın kendine ait bir felsefi var. Aykut hocanın başarılı olduğu, şampiyon olduğu sezonlara bakın, takımları genellikle sezonun ilerleyen haftalarında form tuttu. Yine aynı durum var... Kocaman, fiziğe inanan ve atlet oyuncularla oynamaya çalışan bir hoca.
Aykut hoca, hem baskılı oynamak isteyen hem de rakip toptayken güçlü bir takım istiyor. Ama şu da bir gerçek zaman aleyhine işliyor. Bugün kimse Valbuena neden oynamadı diyemez. Neden, çünkü size koşu ve mücadele gücünün rakamlarını gösterirler.
Valbuena kenarda çok durursa mızmızlık yapabilir. Kötü oyuncu mu asla değil. Sezon başında kilit açan oyuncuydu. Dün de işini yaptı, değerli bir oyuncu. Ama kenarda çok oturursa mızmızlık yapabilir.
Dirar ve sahadaki performansıyla Giuliano konusunda soru işaretlerimiz vardı, 'acaba' diyorduk ama ikisi de son anda iyi çıkış yakaladılar. Dirar tipik olarak tam bir Aykut Kocaman oyuncusu... (Fotomaç)
Mehmet Demirkol: Fenerbahçe gibi
Aykut Kocaman suni fark tanımlamasında an itibarıyla haklı çıktı. Sadece bu bile çok ihtiyaç duyduğu psikolojik bir zafer. Zira arada bir istifa krizi atlatıldı...
Oyun yerlerde sürünürken, ‘Valbuena dışında takımda oynayan oyuncu yok’ fikri hakimken, dün Valbuena’sız net bir baskı oyunu uygulatabildi. Kasımpaşa gibi hızlı 4 hücumcuya sahip bir takıma karşı özellikle ilk yarıda oynanan oyun mükemmeldi.
Dakika 35’i gösterdiğinde Fenerbahçe yüzde 73 topa sahipti. Ve bu yüzdeye topu rakip ceza sahası çevresinde sürekli tutarak sağladılar. Çizgiye inip neredeyse hiç rastgele içeri doldrumadan oynadılar. Giuliano’nun merkeze geçişinden sonra dokunduğu pozisyonlarda bir iyileşme görülüyordu. Bu maçta bu zirveye çıktı.
Dirar ve Aatif topu verdiklerinde alabilecekleri birini buldukları için oyuna girdiler. Onlarla birlikte özellike Souza ve Şener de zirve yaptı. Bundan önceki maçlarda olduğu gibi kaleye gelen 2. top gol olmasına ve devreye böyle gitmelerine rağmen bu kez bunu bir mazeret olarak kullanmadılar ve ikinci yarıya da baskıyla başladılar.
3-1 olana kadar Kasımpaşa orta sahayı geçemedi. Souza’nın Topal’ın yanında değil önünde oynaması önemli... Ancak asıl önemlisi Roman ve Skertel’in normalde Souza-Topal ikilisinin olduğu yerde oyunu kabul etmeleri. Kasımpaşa’nın kontra silahını peşlerinden koşarak değil, kaynağında durdurdular. Muhtemelen takım boyu en düşük maçları bu oldu. Ve yine muhtemelen topu geri kazanma süresinde de kendilerini aştılar.
Kasımpaşa maçı Fenerbahçe için bir ölçüdür. Giuliano’nun geri koşmak zorunda kalmadan, dinç kalıp hep çerçevenin karşısında kalması da her şeydir. Şimdi Fenerbahçe santrfor ekibinde olup da bu oyundan ve bu oyuncudan etkilenmeyen, iştahlanmayan, ‘sahada olsaydım hat-trick yapardım’ demeyen varsa hemen vedalaşmalı.
Aykut Kocaman’ın takımı dün rakip kaleye gitmeyi düşünmeyen o eski ekip değildi. Golü bulduktan sonra zorla rakip takımı çağıran ekip de değildi. Dün Fenerbahçe’yi izledik. Olması gerektiği gibi... (Fanatik)
Gürcan Bilgiç: Ezber bozan maç
Sezonun en iyi, en etkili ve keyifli oyunuydu Fenerbahçe adına. Üstelik "yoklar" arasından çıkan bir öfke patlaması gibi üst düzeyde arzuyla sahadaydılar.
Santrforları yoktu.
Takım olmanın anlamı için hepsi, her şey olmak zorundaydı. Oldular da. Ayağa kısa paslar, ceza alanına kontrollü hamleler, rakibi ürküten bindirmeler ve yeri geldiğinde topla penetre eden oyuncular.
Dengeyi bozmak veya üretmek adına sürekli deniyor, her şeyden önemlisi koşuyorlardı. Valbuena da yoktu. Sezon başından beri adı ve performansı takımın önüne taşınan Fransız, Aatif'ın arkasında kalmak zorunda kaldı. Ve maçın kritiği yapılırken "neden" demedik, ya da "çok önemli eksik" yorumu keskin şekilde yapılmadı.
Çünkü üç maçtır kazanan bir takım vardı bu kez. Üstelik maçın işaretleri içinde de "Valbuena olmalı" yoktu. Bu sezonun en iyi oyunu yorumundayız ama geçen sene de buna benzer bir maç yok hafızalarımızda. Sahadaki kadroda yeni olan iki isim var; Dirar ve Giuliano. Geri kalan dokuz oyuncu Advocaat'ın ekibindeydiler.
Bir teknik adamın neyi nasıl daha iyi yapabileceğini de Aykut Kocaman'ın organizasyonu gösterdi bize. Topal-Souza ikilisi geçen sene de yan yanaydılar. Hatta sezona da yan yana girdiler.
"Yine mi?" diye isyan vardı Fenerbahçeliler'de ve Aykut Kocaman "Defansif olmak ile" bombardımana tutuluyordu.
Kimin oynadığının değil, "nasıl oynadığının" önemli olduğunu Kocaman herkesin gözünün önüne koydu. Ezber yorumların sahipleri sus-pus'turlar. Beceriden doğan şikayetler, yine vardı sahada. Orta kalitesi veya basit top kayıpları defalarca yaşandı. İsmail yine ıska geçti, rakip yine gol attı. Ama seyredenler, devre berabere bittiğinde bile Fenerbahçe'nin maçı kazanacağından emindiler.
Ve her şeyden önemlisi, en iyi transfer Kadıköy'deydi. Tribünlere gelenler, coşkunun ve keyifli oyunun birinci mimarı oldular aslında. Bir bütün tamamlandı dün sahada. Daha iyiye giden yolun, en önemli taşı kondu. (Sabah)
Erman Özgür: Uyum sürecini atlattı
Ön tarafta baskı yapan ve özellikle ilk yarım saatte Kasımpaşa’yı kendi sahasına hapseden Fenerbahçe, hücumda ise Şener-Dirar ikilisine Giuliano’nun katılımıyla sağ taraftan etkili oldu maçın ilk yarısında.
Fakat sezon başı kadrosunda gol kralları resmi geçit yapan Fenerbahçe’de santrfor pozisyonu için ihale, sırtı kaleye dönük oynama özelliği olmayan Alper Potuk’a kalınca sağ kanattan getirilen toplardan bir sonuç çıkmadı.
Yine de oyunun karşılığı olan skoru duran toptan Neustadter ile bulunca rahatlayıp biraz tempoyu düşürdüler. Ancak hem savunma yapmakta zorlanan hem de kaleci Volkan’ı neredeyse 40 dakika rahatsız edemeyen, istediği çıkışları yapamayan Kasımpaşa Mensah’ın frikiğinde top Josef’e çarpıp ağlara gidince ilk yarının karlı çıkan tarafı oldu.
2. yarıya Fenerbahçe yine baskılı, yine sağ kanattan etkili başladı. 49’da ekmeğini taştan çıkaran Giuliano skoru önce 2-1’e, Şener’in ortasında attığı golle 3-1’e getirerek maçın yıldızı olduğunu 60 dakikada ilan etti. Şu bir gerçek Fenerbahçe için Giuliano ne kadar formda olursa kapanan takımları çözme başarısı da o kadar fazla.
Önünde bir santrfor olmamasına rağmen hücumda yapılan her organizasyonda Dirar’la birlikte başrole soyunan Giuliano uyum sürecini tamamen atlattığını da gösterdi.
Maça dönersek oyuna çok istekli giren ve girer girmez kalitesi hissedilen Valbuena takımı için her zaman çok özel bir oyuncu olduğunu gösterdi. Sonuç olarak Fenerbahçe hocasına sahip çıkmanın doğru bir karar olduğunu yakaladığı seri ile ispatlarken, santrfor almaktan ziyade Janssen hariç eldeki tüm alternatifleri elden çıkarmak için çalışmalara başlamak şart. (Fanatik)
Serkan Akcan: Giuliano devrimi
Santrforsuz oyun birçok teknik adam ya da takım için kabus olabilir. Fakat Fenerbahçe Giuliano’yla bunu Kasımpaşa karşısında bir şova dönüştürdü. Giuliano’nun bu sezon 10 numaraya geçişi bir devrimdi. Yetenekli, özel bir oyuncu, daha birçok özelliğini sıralayabiliriz ama çok daha kıymetli bir yönünü gösterdi dün gece; her görevin adamı.
Giuliano’nun santrforsuz oyundaki rolü Fenerbahçe forvetlerini Kasımpaşa stoperlerinin yörüngesinden çıkardı. Alper’i dinamik oyuna yönlendirdi, takıma çok geniş bir pas yelpazesi sundu.
Topu rakip kaleye kadar getirmek hiç sorun olmadı. Yüzü kaleye dönük 11 adam, akıcı futbol oynadı, topu rakipten rekor sürede geri kazandı, oyunun her bölümüne hakimdi. Maçın genelinde sağ kanadı, tribün ağzıyla ‘otoban’ gibi kullandı Fenerbahçe. Şener oyunu inanılmaz genişletti, ortalama pozisyonuna baksanız neredeyse Dirar’ın önünde bitirdi maçı.
Farkı yaratacak işte bu bek performansı, Fenerbahçe’nin her iç saha maçında görmesi gereken oyun tarzı. Önemli bir sorunu var Fenerbahçe’nin, hâlâ kolay gol yiyor. İlk 11 hafta gelen ilk toplar gol oluyordu, Kasımpaşa karşısında ikinci top gol oldu. Rakip atmıyor, Fenerbahçe gol yiyor desek, sırıtmaz. (Fanatik)