Rıdvan Dilmen: Taraftarı tebrik etmeli
Büyük kulüp olmak, büyük takım olmak kolay olmuyor. Kulüpler taraftarları ile büyüktür. Geçen hafta 5-1 kaybetmiş takımın bir hafta sonraki maçına 37 bin kişi geldi. İlk tebriği öncelikle Galatasaray taraftarına vermek gerek. Görevini fazlasıyla yaptı taraftar.
Ciddi bir travma sonrası biz ne dedik, herkes gibi "Fatih Hoca" dedik. Tudor'un en büyük şanssızlığı Terim'in milli takımın başında olmamasıdır, boşta olmasıdır. Galatasaray'ın yıldızlarında Terim'in emeği var. Haklı olarak Fatih hoca gibi bir baskısı var. İsmi Tudor da olsa Mancini de olsa bir Terim baskısı olacaktır.
Bugün Tudor açısından bir bakalım; yönetim Alanya ve Beşiktaş maçlarını bekliyordu. Olası sonuçlardan sonra Cenk Ergün ve Dursun Özbek'in ne diyeceği önemli. Cenk Ergün bey (tanımıyorum kendisini) kriz sonrası, travma sonrası akıllı ve dengeli açıklamalar yaptı.
Dün baktığınızda Galatasaray evinde, tribünleri önünde bir maça çıktı. Bir de rakibin olmazsa olması Vagner Love yoktu. Yüksek tempolu başlayacağı belliydi Galatasaray'ın.. Ndiaye beğenmezdim ama bugün beğendim. Belhanda savunma arkasına bitirici/ölücü pas dediğimiz pasları atan ligin bir numaralı oyuncusu. Tıpkı Sergen Yalçın gibi... Eksikleri yok mu var tabii ki...
Oyuncuların geneli dün görevini yapmaya çalıştı. Yasin'e bakalım. İlk yarı en çok koşan oyuncuydu. Geçen seneki koşu mesafelerinde de iyiydi. Sabah kalktığında oynamıyor, otobüste oynamıyor, maç yemeğinde oynamıyor ama soyunma odasında sakatlık sonrası oynuyor. Bu kendini nasıl hazır tuttuğunu gösteriyor.
Geçen hafta Tudor'un stratejisinde, "Başakşehir en yakın rakibim.. Yeneyim de geçeyim" mantığıyla çift santrfor başladı. Bak bugün tek oynadın, bir sürü pozisyon yakaladın.
Başakşehir maçında işi koparmak istemedi.
Şimdi 4 maçı kaldı önünde. Devreyi liderbitirme ihtimali çok ama çok yüksek. Bizim Tudor ile ilgili düşüncelerimiz, genel düşüncedir.
Bu takım lider ve hemen de gündeme yardımcı antrenör Aykan Akman'ı getiriyorlar. Bir anda Ayhan tartışılmaya başladı. Şimdi bir düşünelim, ben İgor Tudor'um, eve gittim puan durumuna baktım, ezeli rakipler;
Beşiktaş ile 6, Fenerbahçe ile 9, Başakşehir'in 3 puan önündeyim. Bu yorumlar sonrası, "Bunların hepsi hasta ya" derim. "Ben uzaya mı çıkayım" derim. Demekle haklı mı haklı! (Fotomaç)
Mehmet Demirkol: Bazen bir oyuncu değiştirir
Sezonun başındaki Galatasaray, Vagner Love ve Jr. Fernandes’in olmadığı Alanya’yı muhtemelen rekor bir skorla geçerdi. Bunu söylemek herhalde saçma olmaz. Ancak bir başka tahmin daha yapılabilir.
Dün özellikle ikinci yarıdaki orta sahasız Fernando’suz Galatasaray’ın sebep olduğu git gelli oyuna baktıktan sonra. Vagner Love ve Jr. Fernandes’li bir Alanya da Galatasaray’ın başına dert açabilirdi. Bazen bir oyuncu çok oyuncu. Bazen bir oyuncu her şey...
Alanya’nın Vagner Love’suzluğu sadece santrforsuzluk anlamına gelmiyor. O olmayınca belli bir oyunu olmuyor. İkinci yarıda Haydar’ın da iyi oyunuyla biraz ayakta kalsalar da ne yapacağını bilmeyen bir takımdı. Misal Emre Akbaba’nın yapabildiği en iyi şey bir kaç faul almak oldu. Zaten Safet Susiç’in de planı belli ki buydu. Biraz savunma direnci ve duran toptan bulunabilecek bir golle mucize aradılar.
Bu rakibe karşı Galatasaray bildik yüksek temposuyla başladı. Oyunu rakip ceza sahasına yıktı. Mbilla’nın sakatlanıp çıkmasından sonra Alanya orta çizgiyi dahi geçemez oldu. Ancak bunun Selçuk’un çok yüksek enerji sarfiyatıyla saplandığını söylemek lazım.
İkinci yarıda ileride hiç top tutamamaz oldular. N’diaye’nin sarı kart cezası korkusu da bunda en ez Selçuk’un yorulması kadar rol oynadı. Oyun orta sahaların kolay geçilip git gellerine döndü.
Bu git gellerde Alanya ceza sahasına girecek bir plan üretemedi. Galatasaray ise dönenleri toplayıp ileride oyunu tutacak bir pas sürkülasyonu sağlayamadığı için savunma kenarlarını oyuna sokamadı. Sonuçta Haydar’ın güzel kurtarışları oyunu uzun süre tuttu.
Galatasaray, Fernando’nun yokluğunun ne anlama geldiğini oyunda gördü ama Vagner Love’un yokluğunda bu skorborda yansımadı. Tudor’un tek santrfora dönüşü de enteresan. Galatasaray’ın ligde çift santrforla oynaması gereken ilk maç buydu. Son maç da geçen haftaki. (Fanatik)
Levent Tüzemen: Maceraya gerek yok
Başakşehir hezimetinden sonra Galatasaray'ın Alanya'ya karşı coşkulu, arzulu ve kazanma duygusu yüksek bir oyun oynamasının en büyük nedeni kanatların çalışmasıydı. Yasin'in solda, Rodrigues'in sağda görev yapması Galatasaray'ın hücumlara hızlı çıkmasını sağlarken taraftarı da maçın içine çeken bir sinerji yarattı.
Rodrigues'in hiperaktif oyunu Alanya'nın sağ tarafını allak bullak etti, ayrıca Mariano'nun daha güvenli ve daha verimli hücuma katılmasını sağladı. Sık sık savunmaya yardıma gelip Yasin'in hem göbekten hem de kanattan yaptığı bindirmeler Galatasaray'a atak zenginliği getirdi.
Latovlevici de Yasin'in verimliliğinden faydalanıp öne doğru çok çıktı ancak buluştuğu topları çabuk düşünemediği için etkili ve isabetli ortalar yapamadı çünkü Alanya savunması hemen pozisyon aldı.
Kaptan Selçuk oyunun yönetiminde yer alırken oyunun patronu olması gereken Belhanda korner atışlarının dışında Galatasaray'ın çabuk oynama isteğine ayak uyduramadı.. Bu kadar yüksek maliyeti olan Belhanda'nın "Bal yapmayan arı" görüntüsünden uzaklaşıp oyuna ağırlığını koyması gerekiyor. Ndiaye güçlü fiziği, koşu kalitesi ve mücadeleci yapısıyla orta alanı tek başına kontrol etti.
Ndiaye hırslı bir oyuncu ama bazen "Çok şey yapayım derken" yaptığı top kayıplarıyla süt veren ineğin süt çanağını döken sakarlığına benziyor. Ndiaye basit oynadığı sürece katkı verir.
Eğer Tudor'un hiç oynamadığı halde ön liberoda düşündüğü Denayer ile Tolga Ciğerci sakatlanmasaydı Yasin oynamayacaktı ve biz de kanatları bu kadar hızlı ve etkili kullanan, keyif veren, göze hoş gelen ataklar yapan bir Galatasaray'ı göremeyecektik.
Kadro istikrarına inanırım. Ünlü İtalyan hoca Lippi'nin dediği gibi: "Her oyuncuya hem yararlı olduğunu hem de vazgeçilmez olduğunu hissettireceksiniz. Ve tüm kadronun 'biz' diye düşünmesini sağlayacaksınız." Bu kadro yapısı dilerim Tudor'un aklını başına getirir, rekabeti sürdürür ve "Ben yaptım oldu" gibi sabit ve maceracı düşünmesini engeller. Gerçek şu ki; Love-Fernandes ikilisinin olmaması, M'Billa'nın sakatlanıp çıkması Galatasaray adına büyük şans oldu. (Sabah)
Erman Özgür Derbi öncesi stres azaldı
Galatasaray’ın kolu kanadı kırık yakaladığı Aytemiz Alanyaspor’a karşı tempo yapmaya çalıştığı anlarda sağ tarafta Rodrigues ve Mariano etkisi hissedildi en fazla. Çabukluklarının yanı sıra yüksek top teknikleriyle “Buradan kaleye gitmek daha kolay” der gibi oynadılar. Ancak yeterince tercih edilmediler. Selçuk’un organize ettiği ataklarda ilk yarı boyunca varlıkları yoklukları hissedilmeyen Ndiaye ve Belhanda etkisiz kalınca pozisyon sayısı da yüksek tempoya rağmen düşük kaldı.
Bunun yanı sıra Yasin, Gomis’in şutunda güzel bir takipçilik örneği göstererek golü atıp, skorun dengede kalacağı her dakikada büyüyecek stresten takımını kurtardı. 2. yarıda bu rahatlığın getireceği yüksek oyun kalitesini beklerken özellikle Belhanda’nın vasat performansının seviyesini arttırması Galatasaray’ın oyuna bir türlü ağırlığını koyamamasına sebep oldu.
Yine de Alanya’nın çok adamla rakip kaleye gitme çabasıyla maçı 3 kez koparma şansını yakaladılar. Ancak 2 kez Rodrigues, 1 kez Gomis net fırsatları harcadı. Sonunda ise maçın yıldızlarından Yasin öyle bir asist yaptı ki Gomis de bu ikramı reddedemedi ve maçı adeta bitiren golü attı.
Maçın yıldızı, oynayacağı takım ısınırken belli olan Yasin olurken, maçın kötüsü kendi adıma çok şeyler beklediğim Belhanda oldu. Alanyaspor tarafında ise rakip cezasahası önlerine kadar gelmelerine rağmen bu takımın neredeyse her şeyi olan Vagner Love ve Fernandes’in yokluğu oldukça fazla hissedildi.
Sonuçta alınan galibiyetin liderliğin devam etmesi açısından önemli olmasının yanı sıra derbi öncesinde yakalanan 6 puanlık fark da Galatasaray’ı Beşiktaş’a göre daha az stresli ve rahat taraf yaptı. (Fanatik)