Dün Kadıköy’de oynanan maçı ilk bir saat ve son yarım saat olarak ikiye ayırmak gerek:
Öğretilmiş korkular (Uğur Meleke)
Trabzon adına zor dakikalar standardın dışına çıkmadı. Yine ikinci yarıda ve 50. dakikadan itibaren yavaş yavaş geri çekilme sendromuna girmeye başladı. Bunda F.Bahçe’nin Emre ve hemen ardından Emenike’yi sahaya sürmesinin de etkisi olduğu şüphesiz vakaydı ama sorunun artık yavaş yavaş hissedilmeye başlanan yorgunlukla da ilgisi şüphesiz vardı. Yine de takımını ileride tutma adına Henrique’nin yanına Janko’nun sahaya sürülmesi de ayrı bir ilginç tercih olarak dikkat çekti.
Az Hasarlı (Lütfi Öze
90 dakikanın sonu Trabzon için tereddütsüz, başarıydı. F.Bahçe kulübeden Emre, Emenike’yi sahaya sürerken karşılığında Janko, Zeki vardı. Ancak yine de az hasarla biten bu süreci kimsenin futbol adına içine sindiremeyeceği de unutulmamalı. Son not Fener taraftarına... Nasıl Trabzon’daki koro halinde küfürlere karşı çıkıyorsak aynı şey Saracoğlu’nda da geçerli.
Az Hasarlı (Lütfi Özel)
İlk bir saat Trabzon’un kendi ezberlerini bozduğu, ligde ilk kez Aykut’u sol bek-Olcan’ı sol açık, Zokora’yı tek ön libero kullandığı dönem... Belli ki Akçay, beş ofansif silahını ön tarafta bir arada kullanınca rakibi şaşırtacağını ve daha fazla pozisyon üreteceğini düşünmüş. Oysa şaşıran daha ziyade kendisi oldu, Trabzon ilk 50 dakika tek bir şut atamadı, 60’a kadar tek bir top Volkan’ın eline değmedi...
Öğretilmiş korkular (Uğur Meleke)
Maçın son yarım saatindeyse benzer bir yanılgıya Yanal düşünce, kendi elleriyle Trabzon’u kısmen oyuna ortak etti. İlk bir saatte kornerlerde 9’a 1, şutlarda 10’a 1 üstünlük kurmuş, rakibine tek bir kez gol hayali kurdurmamış Fenerbahçe’nin son yarım saatte hücumda telaşlı, savunmada kontra tehditli yaşamasının nedeni de Emenike/Holmen değişikliğiydi.
Öğretilmiş korkular (Uğur Meleke)
Futbolda her zaman forvet sayısını artırmak, pozisyon veya gol sayısını artırmak anlamına gelmiyor. Bazen işler iyi giderken ayarlarla oynamak takıma yaramayabiliyor. Bence 45’le 60 arası sezonun en iyi futbolunu oynayan Fenerbahçe’nin fabrika ayarları bozulmasaydı, son yarım saatte kesinlikle bundan az pozisyon üretmeyecekler, bundan fazla da pozisyon vermeyeceklerdi.
Öğretilmiş korkular (Uğur Meleke)
Dün 6’şar yabancıya ilk 11’de yer verebilecekleri halde G.Saray ve Trabzon’un 5’er, F.Bahçe’nin 4 yabancıyla oynamasının mesajı açık: Hiçbir yasağın hiç kimseye faydası yok. Yeryüzünde sınırları koyanlar değil, sınırları kaldırabilenler kazanıyor. Bırakalım bu ezberlenmiş korkuları, öğretilmiş çekinceleri de işimize bakalım artık.
Öğretilmiş korkular (Uğur Meleke)
Başta şunu söylemek gerekir; Kadıköy’deki Türkiye Derbisi adına yakışır şekilde kora kor bir mücadeleye sahne oldu.
Fenerbahçe’nin sürekli arayan, Trabzonspor’un sürekli oyunun tansiyonunu kontrol etmek isteyen görüntüsü karşılayan takımın istediğini almasıyla sonuçlandı. Kadıköy’de Trabzonspor rakibini durdurmaya yönelik taktik planını sabır ve başarıyla uyguladığı için puanla dönüyor.
Sabır acıdır meyvesi tatlıdır (Okay Karacan)
Lazio maçının fiziksel yorgunluğu, psikolojik bitkinliğini kabul ederek konuşmuş olmalı ki Mustafa Reşit Akçay Fenerbahçe karşısında “sabır” kelimesini anahtar kabul ederek oynayacaklarını söylemişti. Takım Fenerbahçe’nin etkin olduğu bölgelere “hasar” vermeyi ilk aksiyon planı olarak belirleyecek, kontra toplarla “skor” arayacaktı.
Ersun Yanal ise açık söylemese de oyunun kontrolünü ellerine alacakları bir başlangıç planı yaptıklarını ima ediyordu.
Sabır acıdır meyvesi tatlıdır (Okay Karacan)
Aykut Demir stoper mevkiindeki yerini Giray’a bırakıp Limassol maçında olduğu gibi sol beke çekilmiş, uzun bir süre sonra Olcan esas yeri olan öne çıkarılmıştı. Trabzonspor Kuyt’ın karşısına dizili üç stoper ile duvar örmek ve Gökhan Gönül bindirmelerine Olcan tehdidiyle sigorta yapmak istemişti. Malouda ortaya alınarak hem Colman’ın yokluğunda pas alış verişinde Adrian’a destek verecek hem de Zokora’nın savunma asistanı olacaktı. Alper Topal Holmen hattının olası öne oynama etkinliğine Olcan’ı
Akçay ne istediğini iyi anlatmış, oyuncuları iyi anlamıştı.. Bir futbol maçında sürekli savunmak, karşılayıp süreye bakmak keyif vermez. Dün Trabzonspor acı bir sabır gösterip çok tatlı bir puan aldı.
Sabır acıdır meyvesi tatlıdır diye boşa dememişler..
Ayrıca sabır oyununun bayrağı Zokora, Türkiye’deki en iyi oyunuyla günün adamı oldu.
Sabır acıdır meyvesi tatlıdır (Okay Karacan)
Fenerbahçe, maçın ilk beş dakikasındaki yoğun baskısından sonra devre bitimine kadar oyunu tekrar kontrolüne alamadı. Sonrasında gelen tehlike kokan birkaç atak, organize değil zorlama girişimlerdi. Fenerbahçe açısından bunun iki nedeni vardı: Birincisi her zaman vurguladığım gibi iyi kapanan takımlara karşı adam eksiltemeyen, duvar olamayan santrfor kimliğindeki üç forvet handikap yaratıyor.
Yanal'ın büyük yanlışı (Ömer Üründül)
İkincisi ise Trabzon'un akıllı taktiğiydi. Rakip ataklarda topun arkasına geçip alan daralttılar. Aykut da Giray ve Mustafa'nın yanına yaklaştı ve üçlü stoper ile ortayı kapattılar. Deneyimli Bosingwa'nın önündeki Yusuf da defansa yardıma gelince Caner istediği alanları bulamadı ve oyun iyice tıkandı.
Yanal'ın büyük yanlışı (Ömer Üründül)
İkinci yarıya Fenerbahçe daha yoğun tempo ve baskıyla başladı. Maçın gidişatı Fenerbahçe lehineydi ama Ersun Yanal öyle bir teknik adam yanlışı yaptı ki inanılır gibi değil. Oyun sıkışmışken, sahada santrfor kimliğindeki üç forvete bir dördüncüyü ekleyerek Holmen'i oyundan çıkardı.
Yanal'ın büyük yanlışı (Ömer Üründül)
Bundan sonra F.Bahçe'nin organize atak şansı hiç kalmamıştı. Trabzonspor'un ördüğü duvar önünde bu 4 forvet sıkışınca oyun tamamen kilitlendi ve sadece yüksek ortalardan medet umuldu. Aslında Trabzon yorgun olmasa bu büyük teknik adam hatasını üç puanla da değerlendirebilirdi. Sonuçta F.Bahçe çok önemli iki puanı kaybetti.
Yanal'ın büyük yanlışı (Ömer Üründül)
Trabzonspor hırslı ve disiplinli oyununun yanı sıra Mustafa Akçay'ın başarılı taktiğiyle Lazio maçının yorgunluğuna rağmen kendisi için çok önemli puanı bileğinin hakkıyla kazandı. Kaleci Onur Kıvrak ve defans bloğu çok iyi oynadı ama ben en çok Zokora'yı beğendim. Çünkü orta sahada tek pres yapan oyuncu olduğu için ağır yük altındaydı.
Yanal'ın büyük yanlışı (Ömer Üründül)
Trabzon art arda gelen iki sıkıntılı maçtan en az hasarla herhalde iki beraberlik alarak çıkabilirdi. Öyle oldu. Avrupa Ligi’nde sorun yok. Bu mücadelede futbol kalitesi adına ortaya fazla birşey koyamadıysa da en azından kendisinden daha diri ve kağıt üstündeki verilere göre daha güçlü rakibi karşısında ezilmedi.
Az Hasarlı (Lütfi Özel)
Mustafa Reşit Akçay uzun bir aradan sonra kadroyla oynayarak biraz daha farklı 11’le takımını sahaya sürdü. Giray’ın da defansa monte edilmesiyle daha çok bilinen yerine ofansa çıkan Olcan takımını ileri taşıyan önemli etkenlerden biri oldu. Karşı tarafta aynı şekilde iş üretmeye çalışan Yusuf sarı kart gördüğü dakikaya kadar diri ve sağlam bindirmelerle yıpratıcı olurken sonra tempo kaybetti.
Az Hasarlı (Lütfi Özel)
Bordo-mavililerde sorun bu iki oyuncunun kanatlardan gönderdiği toplarla buluşacak ve atağı devam ettirecek orta alanda kimsenin olmamasıyla kendini gösterdi. Ama aynı orta sahanın defansif anlamda F.Bahçe’yi durdurmayı başarması da bir gerçekti. Özellikle ilk yarının ev sahibi adına neredeyse pozisyonsuz geçtiği de ayrı bir sonuçtu.
Az Hasarlı (Lütfi Özel)