'Takım' olmak iyidir

'Takım' olmak iyidir
Isınırken oyuncuların giydiği 'Geçmiş olsun Mustafa Pektemek' tişörtleri bu sezonki 'ideal Beşiktaş'ın alamet-i farikası: 'Takım olmak' yani bireysel yeteneklerin toplamından daha yetenekli bir kolektif olmak.

İlk gol de tam bir 'takım golü'ydü. Herkes en iyi yaptığı şeyi yaptı. Dikine oynadıkça asıl potansiyelini sahaya yansıtan Necip'in Hilbert'e tam zamanı ve yerinde açtığı top, kanatta oyun zekasıyla fark yaratan Alman oyuncuyla buluşunca orta ile pas eşanlamlı oldu. Batuhan, Almeida'nın aksine topu ayağına beklemedi ve 1.5 yıldır ilk kez bir Beşiktaş santrforu topa doğru giderek rakip savunmanın dengesini allak bullak etti. Gitarcı olsa gitarı olmak isteyeceğimiz büyük usta Fernandes noktayı koydu.

Takım en büyük kozunun yeteneklerinden optimum faydalanacak taktiği sahaya yansıttıkça, Fernandes parladı, siyah-beyaz forma güneş açtı! 'Yüzü gülüyor-gülmüyor' tartışmaları abesle iştigal. Fernandes gülmek için değil Beşiktaş'lıyı güldürmek için oynuyor. Daha da önemlisi takımı oynatıyor. Fernandes'in yanında oyun inşasındaki 'ilk pasçı asistan' görevini başarıyla yapan Necip, savunma arkasına atılan toplarda da kademeye yardımlarıyla Beşiktaş'ın geçen haftaki en önemli yarasına pansuman oldu. 1-0 öndeyken 2 kontratak yenilen dakikaların gizli kahramanıydı. Veli ise böyle devam ederse yakında BeşiktaşStore'da arkasında 'Veli-nimet' yazan formaları satışa çıkarsa şaşırmam!

UMUT NUMUNELERİ
2008'den sonra şanssız sakatlıklar yaşamasa 'ham yetenek' bağlamında Türkiye'nin en iyi 3 sol kanadından birisi olan Uğur Boral, Dani Alves'e kramponunu ters giydirdiği günleri hatırlatan bir dripling-şut resitali sonunda sezonun kalanı için umutları arttırdı. Batuhan'ın 3. goldeki pası ise bugüne kadar sahaya sadece 10'da 1'ini yansıttığı yeteneğinden bir numune sadece. Asıl umut veren her pozisyona asılması, ayağı ya da kafasıyla zorlaması.

Hüzünlü not: Hilmi Topaloğlu'nun ruhu şad olsun. Beşiktaş için verdiği emekleri anlatmaya kalksak gazetenin sayfaları yetmez!