Sokak basketbolu tarihinin unutulmaz isimleri

Sokak basketbolu tarihinin unutulmaz isimleri
Sokak basketboluna ilgiyi artırmak için Red Bull ve Türkiye Basketbol Federasyonu tarafından düzenlenen Red Bull Reign TBF 3X3 Basketbol Turu’nda heyecan sürerken biz de geçmişte sokak basketboluna damga vuran isimleri derledik. 

Dünyada sokak kültürünün değişmez parçalarından biri olan basketbol her zaman içinde birçok farklı karakteri ve inanılmaz yetenekleri barındırdı. Özellikle 70’li yıllarda basketbolun merkezi ABD’de birçok sokak basketbolu tutkunu gelen astronomik tekliflere aldırmadan kariyerini ‘sokakta’ sürdürdü.

Rafer Alston: Skip To My Lou

İsmi, lakabı ve NBA kariyeriyle farkı bir adam. Skip to My Lou olarak sokaklarda yayılan Rafer Alston başarılı bir NBA kariyerinin altına da imzasını atmıştı. New York basketbolunun gördüğü en kendine has numaralardan bazılarına sahip olan Alston, NBA’de Miami Heat, Orlando Magic, Houston Rockets formaları altında bambaşka bir oyun ortaya koymuş, iyi bir görev adamına dönüşmüştü. 

Rick Kirkland: Pee WeeRick 

Kirkland’ın sokakta inşa ettiği basketbol yetileri, bir kolejden basketbol bursu almasına yetmişti. Burada 41 sayı ortalamayla oynadıktan sonra daha büyük denizler için okul değiştirdi ve geleceğin NBA yıldızlarından Bob Dandridge ile birlikte oynadı. Kirkland herkesin hayalindeki son adımı da Chicago Bulls tarafından seçildiğinde atacaktı. Fakat hiçbir zaman NBA’de oynamadı.Çünkü Pee Wee sokak kültürünü, basketbol sahasının sınırlarında yaşamıyordu. Her maça altında farklı bir Rolls Royce ile geliyordu. Sahanın dışında da “Sokağın Kralı” olduğunu hissediyor, NBA’deki bir kariyerin ona daha fazla para kazandırmayacağını düşünüyordu. Sonunda bu hikaye de birçok sokak basketbolu efsanesininki gibi hapishanede bitti. (Buradaki maçlarda da 58 sayı ortalaması tutturdu!) İşi ilginç kılan, Kirkland’ın cezası sona erdiğinde hayatını onun gibi yoldan sapmaya meyilli gençlerin eğitimine adamasıydı. Lise takımı koçu olarak şampiyonluklar kazandı, birçok rehabilitasyon programına destek verdi. Bugün sokaktaki ünlü “crossover” hareketinin mucidi olmasına ve görenlerin tarif etmeye yetecek kelime bulamadığı top hakimiyetine borçlu.

Earl Manigault: The Goat

Manigault ölümsüz lakabını sokakta kazanmadı. Öğretmenlerinden biri yoklama sırasında dilini döndüremedi ve sınıf arkadaşları tarafından “Goat” (Keçi) diye çağrılmaya başladı. Bugüne gelindiğinde ise bu lakap, yeni bir çağrışım kazandı. Herkes Manigault’u sokak basketbolunun gelmiş geçmiş en iyi oyuncusu olarak görüyor. Hatta Kareem Abdul Jabbar gibi bir efsane, kariyeri boyunca karşısına çıkan en iyi oyuncu sorulduğunda onun ismini zikredebiliyor. 1.85 boyu ve inanılmaz sıçrama yeteneğiyle basketbol tarihinin en göz alıcı smaçlarını çıkaran The Goat da sanatını New York çevresinde (Manhattan’da) icra ediyordu. Yeteneğinin NBA’de bir efsane olmasına yeteceğinden kuşku duyanlar da hiç az değildi, disiplin ve bağımlılık sorunları bu sorunun bir sır olarak kalmasına neden oldu. Başarılı bir rehabilitasyon sonrası son yıllarını New York gençliğine ilham vermek için harcayan Manigault, 1998’de kalp yetmezliğine yenik düştü. Ölümünün ardından şehrin batı yakasındaki sahalara ismi verildi.

Conrad McRae: McNasty & Kareem Reid: Best Kept Secret

Türkiye’de “sokak basketbolcusu” tabiri bir anlam kaymasına uğramış, özellikle ABD’den yeni mezun olmuş oyuncuların bazıları daha ilk günden bu etiketle karşılanmıştır. Avrupa basketbolunun dinamiklerine uyum sağlamakta güçlük çeken, hoplayıp zıplayan ya da şimşek gibi penetre eden ama topu paylaşmakta aynı yeteneği gösteremeyen çaylaklara yakıştırılmıştır bu ifade. Fakat gerçekten bir sokak basketbolu efsanesi olarak Türkiye’ye adım atmış oyuncular da olduğunu biliyor muydunuz? Conrad McRae bu isimlerden ilkiydi. Syracuse’da çok başarılı geçmeyen kariyerine rağmen bir ikinci tur seçimi olmuş, yine de NBA yerine para kazanmak için Avrupa yolunu tutmuştu. En saygın sokak basketbolu organizasyonlarından EBC’de vahşi smaçlarına hürmeten “McNasty” lakabıyla anılan genç yıldızı, Avrupa’daki ilk takımı Fenerbahçe’nin taraftarları da çok sevdi. McRae birçoklarına göre Türkiye Ligi’nin o güne kadar gördüğü en atletik oyuncuydu.

Ardından Efes Pilsen’in tarihi Koraç Kupası zaferine imza atan oyuncular arasında yer alacak, 1998-99 sezonunda ise süper yıldızları toplayan Fenerbahçe’ye geri dönecekti. McRae ne yazık ki 2000 yazında NBA rüyasını gerçekleştirmek adına Orlando Magic ile idman yaparken, sahaya yığıldı kaldı ve bir daha kalkamadı. Ölümü daha önce baş gösteren kalp aritmisi problemleriyle ilişkilendirildi, Türkiye’deki basketbolseverleri de üzüntüye boğdu.

Yolu Efes Pilsen’e düşen bir başka sokak basketbolu yıldızı ise Kareem Reid oldu. “En İyi Saklanan Sır” gibi fiyakalı bir isimle yine EBC’de ünlenen oyun kurucunun yolu, lacivert-beyazlı takıma bir başka zafer döneminde düştü. 1999-00 sezonunda ilk kez Final Four başarısı gösteren Ergin Ataman yönetimindeki takım, maçlar öncesinde son bir takviyeye ihtiyaç duyduğunu düşündü ve Reid’i Türkiye’ye getirdi. Henüz profesyonel kariyerinin çok başında olan Reid, her hareketiyle “sokak basketbolcusu” olduğunu gösterdi ve takımla ayrı telden çaldığı birkaç hafta sonrasında yeni durağı Harlem Globetrotters oldu. Kariyerinin sonbaharında Fransa Ligi’nde kendini yeniden gösterdi.

Joe Hammond: The Destroyer

Kimilerine göre gelmiş geçmiş en iyi sokak basketbolcusu. Bu spora olan ilgisi küçük yaşlarda başladı, Rucker Park’ta lise ve üniversite yıldızlarını, profesyonel oyuncuları perişan etti, lakabı The Destroyer’ı aldı. New York sokakları bugün dahi Hammond hikâyeleriyle dolu. NBA efsanesi Dr.J’in yani Julius Erving’in karşısında oynadığı oyun, sadece ikinci devresinde oynadığı o maçta attığı 50 sayı hâlâ dilden dile anlatılıyor. Sokak basketbolunun sayı rekorlarını alt üst eden The Destroyer bir maçta rakip potalara tam 82 sayı yollamayı başarmıştı. Birçok sokak basketbolcusu gibi beladan uzak duramadı. 1971 NBA Draft’ında Lakers tarafından seçilmesine rağmen ligin kapısından asla giremeyen Hammond uyuşturucu satıcılığından ötürü 11 sene hapse mahkum oldu, basketbolun gördüğü en yetenekli oyunculardan birinin kariyeri o noktada sona erdi.

Başka kimler var?

Kareem Abdul-Jabbar'dan Wilt Chamberlain'e, Connie Hawkins'ten Earl Monroe'ya basketbol tarihinin ünlü isimleri sokaklarda top koşturdu. O sokaklar Demetrius Mitchell, Raymond Lewis, Ed Smith gibi kendi efsanelerini de yarattı.