"Cumartesi saat altıda idman"

"Cumartesi saat altıda idman"
"Üç gün öncesine kadar, Türk takımları OAKA’da oynadığı 25 maçın 24’ünü kaybetmiş; Panathinaikos 2016-17 sezonunda o salonda oynadığı 15 Euroleague maçında 14 galibiyet almıştı. Fenerbahçe, üç günde iki maç yaptı ve iki galibiyet alarak tarih kitaplarına yeni sayfalar ekledi. Peki nasıl oldu? Fenerbahçe, neden OAKA’da iki maç birden kazandı?

İki kelimelik bir cevabı var bu sorunun: Zeljko Obradoviç.

Biraz daha geniş çerçeveden bakalım: NBA, dünyanın en yetenekli basketbolcularını elinde tuttuğundan; oyuncuların teknik özelliklerini öne çıkaracak bir basketbol düzenine sahip. Avrupa’daki oyuncuların teknik özellikleri NBA sınıfında olmadığından; eski kıtada antrenörlerin rakibini taktik hamlelerle yenme zorunluluğu var. Bu yüzden NBA’de -birkaç özel istisna dışında- çoğunlukla sezonun en iyi/formda kadroları şampiyon olurken; Avrupa’da -yine birkaç istisna dışında- sezonun en iyi/formda antrenörleri şampiyon oluyor. Ya da şöyle söylemek daha doğru olur: Euroleague’de antrenör eşleşmesini kaybeden bir takımın maç/seri/kupa kazanma ihtimali, NBA’e oranla çok daha düşük. 

Zeljko Obradoviç, iki maçta da Xavi Pascual’i sahadan sildi. Üstelik, bunu yaparken taktik çeşitliliğini yaratmasından çok; psikolojik kısmını doğru yönetmesi öne çıktı... 

OAKA’yı anlatmak gerçekten çok zor. Umarım her sporsever, o ateşli taraftar grubunun olduğu salonda bir gün maç izleme keyfini yaşar. Obradoviç, takımının bu atmosferden etkilenmemesi için, daha Ülker Arena’daki idmanlarda hoparlörden Panathinaikos tezahüratlarını dinletmeye başladı oyuncularına. İlk maçın devre arasında, takım 14 sayı farkla gerideyken, çok kısa bir taktik konuşması yaparak motive etti takımını. İkinci maç başlarken soyunma odasındaki tahtaya kocaman bir “1” yazdı ve sonra üstünü çizdi. “İlk maçın hiçbir önemi yok, bambaşka bir şey oynuyoruz artık.”

Oyuncular parkeye çıkana dek PAO’nun efsanevi 13. Kapı tribünü sessizdi. İlk maçta oyunda geriye düştükleri dakikalarda tribünün de düşmesiyle, çok eleştirildiler çünkü. Bu kez 40 dakikaya konsantre olmak, seslerini ve coşkularını maça saklamayı tercih ettiler. Nitekim hava atışıyla birlikte olağanüstü bir taraftar desteği vardı. Sis bombaları, meşaleler, ses bombaları vardı OAKA’da. O esnada Fenerbahçe’nin başlangıç planı işe yaramadı. Bilhassa Gigi Datome’nin savunma zaafları çok ortaya çıkmıştı ve üst üste dış şutlar sokan PAO, öne fırladı. Bogdan Bogdanoviç’e yardım eden bir kişi daha çıkmayınca, Obradoviç Ekpe Udoh – Jan Vesely ikilisine erken döndü. Fakat bu ikili de, üç orta mesafe şutu kaçırınca saha içi yerleşimi tehlikeye girdi. Oyunun kontrolü tamamen Pascual’in eline geçmişti... İşte o noktada kritik bir hamle yaptı Obradoviç ve Antiç’i sahaya sürdü. Antiç de ilk üçlük denemesinde isabet bulunca, takım rahatladı. 

Pero Antiç’in katkısını sadece basketbol kısmında yaptıklarıyla sınırlamak, çok büyük hata olur. Fenerbahçe cephesinde, OAKA’daki o enerjiyi başka yere yönlenirme görevini üstlendi tecrübeli oyuncu. Eski bir Olimpiakos’lu olduğu yetmezmiş gibi, bir de Makedon olmasıyla Yunan taraftarın en nefret ettiği isimlerden biri Antiç. Üçlüğü attı, taraftarı kışkırttı, Chris Singleton’la atışarak oyundan düşürdü ve tepkilerin odak noktası oldu. Öyle ki, kenarda otururken bile tribünle uğraşmaya devam etti. Taraftar, Antiç’e küfür etmekten maça konsantre olamadı. Orada da Bogdanoviç & Udoh ikilisi Fenerbahçe’nin oyununu yukarı çekmesini sağladı. Mike James’i biraz kontrol altında tutabilse, ilk yarıdan çözebilirdi maçı Fenerbahçe. Çünkü özellikle Nick Calathes’i bomboş bırakıp onun şutlarını kabul ederek yapılan savunma, Calathes’in de bir tane bile şut sokamaması, psikolojik üstünlüğü iyice ele almasını sağladı Obradoviç’in.

Oyun olarak o kadar geride kaldı ki Panathinaikos, kulübün çılgın başkanı Dimitris Giannakopoulos ve 80 yaşına merdiven dayamış eski FIBA başkanı George Vassilakopoulos; protokol tribünündeki yerlerini terk edip, sahaya indi. Hakemlere yaptıkları baskı, taraftarı hareketlendirmeye çalışmaları, atmosferi biraz daha ısıttı. Ortam çok gerildi. Bobby Dixon bir kez turnike atarken Bourousis tarafından yere yapıştırıldı. Bourousis bir kez de smaç sonrası Dixon’a vurarak onu düşürdü. Singleton bir hareketli perdelemede attığı omuzla Dixon’ı uçurdu. Gist, bir ribaund mücadelesinde dirsek attı Bobby’nin göğsüne. Her seferinde düştü, ancak her seferinde onu kaldırmak için bir arkadaşı yanındaydı. Fenerbahçe, sırt sırta, omuz omuza durdu. 
Obradoviç cephesinde de kusursuza yakın bir maç kurgusu vardı. İlk yarıda hiç oyundan çıkmayan Bogdanoviç’in üçüncü çeyrekte beş dakika kadar dinlenmesi, Fenerbahçe için altın değerindeydi. Bu esnada Udoh’un performansı, takımı ayakta tuttu. İki maçtır savunma zaafları takıma zarar verecek noktaya gelen Kostas Sloukas ve Gigi Datome’nin kritik iki basketi, Bobby Dixon’ın önemli iki üçlüğü, Fenerbahçe’nin her saniyede sakin kalması, hücumda yapılan tüm hatalara rağmen son topta hücum yerine savunmada kalma fırsatını elde etmek, Fenerbahçe’ye maçı kazandırdı. 

Fenerbahçe, tüm tahmin ve istatistiklerin aksine 2-0’la dönüyor OAKA’dan. Bu iki maçın hatırası çok olacak. Fakat özellikle ikinci maç, yıllar sonra nerede, nasıl, hangi ruh halinde izlediğinizi saniye saniye hatırlayacağınız bir mücadele oldu. Nasıl isterseniz hatırlayın, bu iki karşılaşma basketbol tarihine Bogdan Bogdanoviç’in süper yıldızlık seviyesine yükseldiği maçlar olarak geçecek. Fenerbahçe, tabelada elde ettiğinden çok daha büyük iki zafer kazandı burada. Artık PAO’nun ayağa kalkması zor görünüyor. Fakat kilit nokta, başarıyı nasıl elde ettiğini hiç unutmamak. Maç sonu Obradoviç’in soyunma odasında söylediklerine bakılırsa, hocanın da kimseye unutturmaya niyeti yok: “Cumartesi altıda idman var.”

İsmail Şenol/beIN SPORTS