"Tek dileğim var"

"Tek dileğim var"
Bir tarafta Lig TV’nin usta isimlerinden Ömer Güvenç, diğer tarafta Beşiktaş'ın en yetenekli futbolcularından Tomas Sivok... Ömer Güvenç ve Tomas Sivok, Beşiktaş Dergisi Nisan 2009 sayısı için BJK Nevzat Demir Tesisleri’nde bir araya geldi. İşte ikilinin keyifli sohbeti:
 
"ESKİDEN SANTRFORDUM" 
Futbola nasıl başladın?

Öncelikle benden üç yaş büyük olan abim futbola başlamıştı. Onunla birlikte antrenmanlara gidiyordum. Biraz büyüdükten sonra ben de futbol oynamaya başladım. Hem abim hem de babam futbolcu olmamı destekledi. Zaten sporu çok seven bir aileyiz.
  
Abin halen oynuyor mu?
Dizinden bir sakatlık geçirdiği için maalesef futbolu bıraktı. Sadece arkadaşlarıyla amatör olarak oynuyor. Aslına bakarsanız, benden daha savaşçı bir oyuncudur.
  
Hangi mevkide futbola başladın?
Santrfor olarak başlamıştım. Daha küçük yaşlarda kafayla bol bol gol atıyordum. Ama hayatım boyunca en fazla orta sahanın ortasında oynadım.
  
Dörtlünün önünde mi?
Daha çok savunmacı orta saha olarak...
 
YAVAŞ YAVAŞ SAVUNMAYA...
En çok parayı golcüler ve kaleciler alır. Neden santrfor oynamaktan vazgeçtin?
Çünkü hocalarım çok gol atmanın yanı sıra çok iyi de savunma yaptığımı ve çok savaşçı olduğumu gördüler. Önce hücum arkasında, sonra orta sahanın ortasında, sonra da savunmacı orta saha olarak...
 
Bugün Mustafa Hoca “Şu maçta santrfor oynayacaksın” dese, seve seve oynar mısın?
Aslında buna çok itirazım olmaz. Çünkü hücumcular, çok kötü oynasalar bile bir gol atarlar ve maçın kahramanı olurlar.
 
Bugünkü oynadığın mevkiden mutlu musun?
Zaten bu takımın bir parçası olduğum için çok mutluyum. Öncelikle bundan çok tatmin olmuş durumdayım. Bu nedenle nerede oynadığımın çok fazla önemi yok. Hocamız, herkesin takıma katkısı olmasını istiyor. Hocamıza inancım nedeniyle de her mevkide oynarım. Şu anda bulunduğum yerden de memnunum.
 
20 yıl ben de futbol oynadım. Dörtlünün önünde oynarsan çok daha fazla faydalı olursun diye düşünüyorum. Hücum anlayışın da çok iyi, direkt kaleye şut atıyorsun. Yanılıyor muyum?
Savunmada oynadığım için şahsen hiçbir sıkıntım yok. Size katılıyorum ve bu özelliklerimden dolayı takımda her zaman boşlukları dolduran bir oyuncu olmuşumdur.
 
Mecbur kalırsan kaleci oynar mısın?
Elbette... Hatta küçükken kaleye çok geçtiğim ve çok gol kurtardığım da olmuştur.
 
Kaç yaşındasın?
25...
 
EN AZ 5 ÇOCUK!
Evlenmek için neden bu kadar bekledin?
Eşimle 10 yıldır tanışıyoruz. Erkek kardeşi, benim çok yakın arkadaşımdı. İlişkimiz de üç yıldır sürüyor. Evleneceğiniz kişiyi çok iyi tanımanız gerektiğini düşünüyorum. Bu nedenle biraz beklemek istedik. Ama sonunda kararımızı verdik. 
 
Çocukları sever misin?
Evet, çok severim ve çocuğumuzun doğumunu dört gözle bekliyorum.
 
Kaç çocuğun olsun istiyorsun?
Eşim üç diyor ama ben en az beş çocuk istiyorum.
 
"FUTBOL HAYAT DEMEK!"
Futbol senin için ne ifade ediyor?

Benim için her şey, hayatımın ta kendisi... Daha ilkokuldayken öğretmenim “Büyüyünce ne olmak istersin?” diye sorduğunda “Futbol oynamak istiyorum” demiştim. “Tamam, futbol oynamak istiyorsun da asıl meslek olarak ne yapmak istiyorsun?” diye tekrar sorduğunda yine aynı cevabı vermiştim.
  
B şıkkın yok muydu?
Herhalde baba mesleğinden dolayı inşaat mühendisi olurdum. Mimari ve dekorasyon da olabilirdi. Arkadaşlarım bir ev inşa ederken her zaman benden fikir alırlar. 
 
AMATÖR YARIŞÇI SİVOK!
Hobilerin neler?
Hobilerimle ilgilenmek için çok fazla vaktimiz yok ve tüm vaktimiz ev ile tesisler arasında geçiyor ama kendi ülkemdeyken arkadaşlarımla basketbol oynardım, sinemaya giderdim. Kışları hokey oynamak da hobilerim arasında ve tenisi çok seviyorum. Hatta 10 yaşımdayken hayatımda bir karar aşaması oldu. Babam tenis ve futbol arasında tercih yapmam gerektiğini söyledi, ben futbolu seçtim. En büyük hobilerimden biri de arabalar... Yeni modelleri takip etmek hoşuma gidiyor. 
 
En sevdiğin araba markası hangisi?
BMW’nin modellerini her zaman çok beğenmişimdir. Ama en çok Bentley Continental’i beğeniyorum.
  
Hızlı kullanmayı mı seversin, yoksa sadece arabaların güzelliğiyle mi ilgilenirsin?
İkisini de...
  
Yarışçı olmak ister miydin?
Resmi olmayan amatör yarışlarına katılmışlığım da var. Yaşadığımız yerde bir yarış pisti vardı, orada arkadaşlarla yarışlar düzenlerdik.
 
Anladığım kadarıyla boks hariç her şeyi yapmışsın...
(Gülüyorlar) Ben küçük bir kasabada büyüdüm. Orada spor dışında yapacak hiçbir şey yoktu.
 
"KÖPEKBALIĞI KORKUSUNDAN BAZEN DENİZE GİRMEM"
Fobilerin neler?

Nedenini bilmiyorum ama köpekbalığından ve yılandan çok korkuyorum. Hatta yüzmeye gittiğimde çok fazla açılamam, açık denizde ise bazen denize bile giremem.
  
Kedi, köpek gibi hayvanlarla aran nasıl?
Elbette diğer hayvanları çok seviyorum. Kediler beni çok ilgilendirmese de, biraz klasik olacak ama köpekler insanın en iyi dostudur.
 
Maça çıkarken, arabaya binerken, evden çıkarken yaptığın bir uğur var mı?
Uğur için yaptığım özellikle bir şeyler yok ama her zaman için dua ederim. İnançlı bir insanım, iyi bir Hristiyan olduğuma ve Tanrı’nın beni şu anda bulunduğum yere getirdiğine inanıyorum. Dolayısıyla ben iyi bir insan olmaya devam ettiğim sürece Tanrı’nın da bana yardımcı olacağına inanarak, dua ediyorum.
 
Kaç yaşına kadar futbol oynamayı düşünüyorsun?
Sağlığım ne kadar izin verir, formumu ne kadar koruyabilirsem...
Sence Türkiye futbolu, Dünya ve Avrupa futbolunun neresinde?
İzlediğim liglere göre değerlendirme yapmanın doğru olmadığını futbol hayatım bana gösterdi. Oynadığım İtalyan ve Çek ligine bakarak karşılaştırma yapabilirim. Türkiye’ye transfer olurken burada 4-5 iyi takım vardır, geri kalan takımlar çok daha zayıftır diye düşünüyordum. Ama çok mücadeleli ve zor bir lig olduğunu gördüm. Bütün takımlar aslında çok ciddi kapasite ve potansiyele sahipler. Neredeyse her takımda hem çok kaliteli yerli hem de çok kaliteli yabancı oyuncular var. Eğer bireysel açıdan bakarsak Avrupa düzeyinde en üst sıradaki liglerden bir tanesi...
 
İŞTE KATİLLER!
Sana “Bize Türkiye Ligi’nden 3-4 futbolcu tavsiye eder misin?” deseler...
Sadece 3-4 değil, kesinlikle çok daha fazla oyuncu bulabilirim.
 
Kimler mesela?..
Bizden Delgado, Fenerbahçe’den Alex, Galatasaray’dan Lincoln, final paslarını çok iyi verebilen ve maçın gidişatını bir anda değiştirebilen çok iyi oyuncular... Sivas’ta stoper Bilica var, Arda Turan var... Ama isim vermeye kalkarsam bu iş hakikaten çok uzar. Çünkü sadece büyük takımlarda değil, Anadolu takımlarında da çok kaliteli futbolcular var.
 
Bir stoper olarak, Türkiye’de en beğendiğin forvet oyuncuları kimler?
Arkadaşım olduğu için adını söylemezsem kesinlikle bana kızar; Milan Baros... Gerçi arkadaşım olmasa da söylerdim. Sivas’ın santrforu Mehmet Yıldız gerçekten başarılı... Aynı şekilde Galatasaray’da oynayan Nonda da, tecrübelerime göre karşısında oynamanın zor olduğu oyunculardan birisi. Bunlar biraz “katil” tarzlı oyuncular. Sizin bir hatanızı, açığınızı gördüklerinde affetmeyen oyuncular... Dolayısıyla bu futbolculara karşı her zaman üst düzey konsantrasyonla oynamanız lazım.
 
Hangi futbolcularla aynı takımda oynamak isterdin?
İngiltere Ligi’nden Steven Gerrard’la kesinlikle oynamak isterdim. Benim için ideal tipte, komple bir oyuncu... Manchester’dan Nemanja Vidic ve Rio Ferdinand, bence şu anda dünyadaki en iyi stoper ikilisi... Onların arkanızda olduğunu bilmek, çok büyük bir keyif olurdu herhalde. Yine Manchester’dan Scholes’in hayranıyım. Zaten bir maçta beraber oynadıktan sonra formasını da aldım. Hücum oyuncusu olarak da Avrupa’da şu anda o kadar çok “en iyi” diye sayabileceğimiz oyuncular var ki...
 
"KESİNLİKLE MANCHESTER!"
Diyelim ki, sözleşmen bitti ve dört takım teklif yaptı; Barcelona, Chelsea, Liverpool, Manchester... Maddi ve manevi şartlar eşit, hangisini, niye tercih edersin?

Manchester... Benim en çok hoşuma giden yanı, teknik direktörlerinin 25 yıldır takımın başında olması... Bir takım için bu, pek çok şeyi anlatıyor. Bence bir teknik direktörün kendini göstermesi ve takımını yaratması için zamana ihtiyacı var. Mesela Alex Ferguson’un da, ilk 6-7 yıl fazla bir başarısı yoktu, sonra başarılar arka arkaya geldi.
 
Bir teknik direktöre sence en az ne kadar süre verilmeli?
Futbolu bıraktıktan sonra yapmak istediğim işler arasında, Sparta Prag’da sportif menajer olmak da var. Eğer öyle bir görevin başına gelirsem, kesinlikle bir teknik direktöre en az üç yıl veririm. Ama üçüncü yılda artık başarıların gelmesi lazım.
 
"MUSTAFA DENİZLİ GİBİ DÜNYA'DA AZ!"
Hem insani hem de teknik direktör olarak Mustafa Denizli’yi nasıl anlatırsın?
Hocamız hakkında söyleyeceğim üç şey var. Birincisi, disiplini... Takımda çok güzel bir disiplin oluşturdu. İkincisi, gerektiğinde kızmayı gerektiğinde de oyuncusunun başını okşamayı çok iyi bilen bir teknik direktör. Her zaman yapmadığı için size kızdığında haklı olduğunu biliyorsunuz. Oyuncularla arasındaki dengeyi çok güzel kuruyor. Üçüncüsü de, Türkiye’deki en tecrübeli Türk teknik direktörlerden birisi olması. Hatta bırakın Türkiye’yi, dünya çapında, bu kadar başarılı olabilmiş teknik direktör azdır.
 
Özeleştirini yapsan neler söylersin?
Kendimi gösterecek hareketler yapmıyorum. Daha çok takımı tamamlayacak, arkadaşlarımın arkasını toparlayacak işleri yapıyorum. Topla ileriye çıkıp final pasları vermek, şut çekmek gibi... Hakikaten daha fazlasını yapabilecekken, bunları çok az yaptığıma inanıyorum. Kendimi en çok eleştireceğim nokta herhalde budur.
 
"TARAFTARIMIZ İNANILMAZ BİR GÜÇ"
“Beşiktaş taraftarı, Beşiktaşlı futbolcu için çok itici bir güç ve hatta 12. adam” diyebilir misin?

Bunu diğer röportajlarımda da defalarca söyledim. Taraftar bizim için inanılmaz bir güç... Böyle bir taraftarı dünyanın çok az yerinde bulabilirsiniz. İster güçlü isterse de zayıf bir rakiple oynayalım stadı her zaman dolduruyor, her zaman bize destek oluyorlar. Kaç kere onların desteğiyle mağlup durumdan maçı çevirdik. Evimizde çok daha güçlü olduğumuza inanıyorum.  
 
"TEK DİLEĞİM VAR!"
Eklemek istediğin bir şey var mı?
Sadece şunu söylemek istiyorum, burada olduğum için çok mutluyum. Şehri ve kulübümü çok seviyorum. Tek dileğim var, sezon sonunda şampiyonluğu kutlamak...