TSYD İNTERNETE BAĞLANIYOR! Yaklaşık 3 hafta önce şaşırtıcı bir davet aldım. TSYD'nin Antalya'daki seminerine çağrılıyordum. Şaşırtıcı olmasının nedeni, derneğimizin internet haberciliğini henüz tanımamış olmasından kaynaklanıyordu. Her ne kadar 5 sene önceki yarışmada ve son dönemde spor medyamızın çirkin oluşumlarına karşı tavırımla TSYD ile aynı yola girmiş olsam da bu daveti bekmiyordum. Öncelikle, sayın başkanımız Esat Yılmaer ve bu açılıma fikir babalığı yapan TSYD yöneticilerine teşekkürü bir borç bilirim. Ama bu sene Ligtv.com.tr ve spor medyası haberleriyle beğeni toplayan Ataryemez.com ile sınırlı kalan bu davetin, seneye daha geniş bir kapsama ulaşmasını da bekliyoruz tabii ki... Aslında, TSYD'nin açılımı, internetle sınırlı kalmamıştı. Örneğin Eurosport Türkiye de ilk kez çağrılmıştı seminere; Bağış Erten oradaydı. TSYD aynı şekilde radyolara da kapılarını açmıştı. Lig Radyo Genel Yayın Yönetmeni, sevgili dostum Mehmet Ayan da bizlerleydi. Tüm bunlar, TSYD'nin ufkunu genişlettiğinin ve bizim açımızdan daha da önemlisi, internet haberciliğine olumlu baktığının göstergesi. Bundan yaklaşık 2 ay önce, Türkiye'nin önde gelen 4 internet sitesinin temsilcileri olarak TSYD Yönetim Kurulu Üyesi ve Uluslararası İlişkiler Sekreteri Murat Ağca ile buluşmuştuk. Ağca, TSYD'nin internet gazeteciliğinin tanınması konusunda bir komisyon kurduğunu müjdelemişti. O gün öğrendiğim bu yeni bakış açısı, Antalya'da filizlendi... Başkanımız Esat Yılmaer ile de Antalya'da bu konuyu konuştuk. O da net bir şekilde internet haberciliğini tanımak istediklerini ve bu konuda AIPS'in (Dünya Spor Yazarları Birliği) belirleyeceği kriterleri beklediklerini söyledi. Umuyorum ki yıllardır yaşadığımız sıkıntılar, yakında sona erecek... |
NEŞTER VURULDU: BAB-I ALİ'DEN AYAMAMA'YA TSYD seminerinin, basına pek yansımayan ama aslen en önemli olan paneli, iğneyi kendimize batırdığımız "Bab-ı Ali'den Ayamama'ya" oldu. Paneli Orhan Ertanhan yönetti. Mehmet Ali Kışlalı, Devrim Sağıroğlu, Ali Sami Alkış ve Taki Doğan da konuşmacıydı. Özellikle Mehmet Ali Kışlalı ve Devrim Sağıroğlu, neden bu hale geldiğimizi gayet güzel anlattı. Hele ki TSYD Asbaşkanı Sağıroğlu... Kendisini "Modern bir Don Kişot" olarak tanımladı... Çünkü, spor medyasına, gazeteci olmayan şöhretli isimlerin tiraj uğruna sokulmasına en başından beri sessiz kalmamıştı. Bu dejenerasyona, istifaya varan tepkilerle karşı çıkmıştı. Devrim abimiz, 30 yıldır devam eden ve hem meslek onurumuzu hem de medyanın kalitesini ayaklar altına alan "gazeteci olmayan yorumcu" tayfasına karşı takındığı ödünsüz tavrın, duyarsız meslekdaşları tarafından sergilenmediğini ve bundan ötürü bugünlere gelindiğini dile getirdi. Meslek onuruna sahip çıkmayanların, gün geçtikçe birer birer kişisel onurlarının da ayaklar altına alındığını, nazikçe anlattı. Devrim Sağıroğlu, 22 yıl önce spor yazarlığının geldiği rahatsız edici konum nedeniyle gazeteci kökenli spor yazarları tarafından kaleme alınmış bir bildiriyi de okuyarak, "O günden bu güne değişen hiç bir şey yok. Medyada güç spor müdürlerinden genel yayın yönetmenlerine ve daha sonra patronlara geçti. Sendikamız yok, bu yüzden birçok arkadaş işsiz kaldı" dedi. 2 saat sürmesi planlanan panel, 40 dakika uzadı. Kimse, yemek molasını umursamadı, içini döktü, önerilerini sıraladı. Hoş, pek kimse günah çıkar-ta-madı ama günahlarını bir bir dinledi konuşmacılardan. Acı olan şu ki; bu konuları açık yüreklilikle tartışmamız için büyük bir rezaletin yaşanması lazımmış... |
BU KONULAR NİYE ATLANDI? Başarılı organizasyonu ve yenilikleriyle dikkat çeken bu son seminerin, önemli bir eksiği vardı ne yazık ki... TSYD'nin dünyayı yakıp kavuran "Bahis Skandallarına" eğilmemesi, bu konuda panel organize edilmemesi özellikle biz genç gazetecileri çok şaşırttı. Yıllardır her sene doping üzerine panel yapan ve bir yenisini bu sene de yapmaktan geri kalmayan TSYD, nasıl oldu da Bahis manipülasyonu hakkında bir panel düzenlemedi, anlayamadık? Spor Toto'dan veya İddaa'dan yetkililer ve özellikle de Bochum Savcılığı'nın yürüttüğü soruşturmayı takip eden bir Alman gazetecinin katılacağı bir panel hem fazlasıyla ilgi çekici hem de oldukça bilgilendirici olacaktı. Hatta bu olaylar yüzünden kendi kendini bitiren futbolcu Alişen Kandil, mükemmel bir konuşmacı olabilirdi, ne dersiniz? Atlandığına inandığım bir diğer önemli konu da önümüzdeki yayın ihalesi paralelinde, endüstrileşen futbolda futbolumuzun marka değeriydi. |
Ve işte seminerin "en"leri... EN ŞIKLAR: Ertem Şener ve gazeteci abimiz Mehmet Akgüneş EN ASORTİK: Kahverengi kadife takım, siyah gömlek ve cart pembe kravatıyla Emre Tilev EN SOLARYUMCU: Ertem Şener EN KANKALAR: Zaman Gazetesi Spor Müdürü Serkan Akçan ve Okay Karacan EN SOĞUK ESPİRİLER: "Bu gece sahneye Gökhan Tepe çıkmazsa Fikirtepe çıkabilir" diyen TV8 Galatasaray Muhabiri Selahattin Ekrekli ve "Sana kuzenin selamı var", "Hangi kuzen?", "Leverkusen" diyen Türkiye Gazetesi Spor Yazarı Mehmet Emin Uluç EN ESPİRİLİ: Konuğu Yılmaz Vural'ın şovu beklenirken, espirileriyle onu geride bırakan Faik Gürses EN PALAVRACI: Emre Tilev ile yatak yüzünden yumruk yumruğa kavga ettiğimiz şeklinde bir palavra uydurup, bunu medya sitelerine servis yapmaya kalkan BJK TV Genel Müdürü Erhun Ateş EN GEVEZE: 72 saatin 40 saatini cep telefonunda konuşarak geçiren HaberTürk Spor Yazarı Tahir Kum EN KETUM: Panel sonrası hep birlikte 2 saat çay içtiğimiz ve 120 dakikada 20 kelimeden az konuşan MHK Başkanı Oğuz Sarvan EN ATEŞLİ: İzmir'e yönelik bazı eleştirilere, tarihten girip ekonomiden çıkarak hararetli bir cevap veren Atilla Gökçe VE EN VEFALI: Namık Sevik için dile getirilen haklı övgülere "Necmi Tanyolaç'ı da unutmamak lazım" diye ek yapan Atilla Gökçe EN İŞKOLİK: Antalya'dan 3 gün boyunca sürekli Lig Radyo dinleyicilerine yayın yapan Mehmet Ayan EN HAVALI: Her telefonu "Buyrun başkanım" diye açan Sabah Gazetesi Spor Yazarı Fatih Doğan EN SPORTMEN: Her sabah yürüyüş yapan Sabah Gazetesi Spor Yazarı Ebru Kılıçoğlu EN DİSİPLİNLİ: Herkesi sabah 8'de uyandıran ve 2 saatte bir yoklama yaptırıp panelden kaçan var mı diye baktıran TSYD Asbaşkanı Devrim Sağıroğlu EN DOBRA: Genç muhabirlere gelen sert eleştirilere "Bizi değil, bizi üç kuruşa çalıştıran ve sansürleyen müdürlerimizi eleştirin" ana fikriyle çok duygusal bir yanıt veren ve salondaki bazı bayanları ağlatan Star Gazetesi Galatasaray Muhabiri Alper Mert EN İNGİLİZ: İngiltere Milli Takımı formasıyla gezen NTV Fenerbahçe Muhabiri Loran Vayloyan EN HÜZÜNLÜ: 2 aylık kızını İstanbul'da bırakan ve aklı onda kalan Vatan Gazetesi Spor Yazarı Gökmen Özdemir EN CÖMERT: Aldığı 2 koli muzu havaalanında dağıtamaya çalışan ama kimse istemeyince hepsini eve götürmek zorunda kalan Eyüp Karadayı EN ÇALIŞKANLAR: Haftalar süren ön hazırlığın ardından Antalya'da 4 gün boyunca oturmaya bile fırsat bulamayan tüm TSYD çalışanları EN BOŞBOĞAZ: Tüm bunları yazdığıma göre ben! |