Metal nişanla taçlandırılan umutlar bir gün satılığa çıkarsa, gerçekleşmiş umutlar ve hayallerdir aslında satılan...
Ve o metal nişan sahibiyle şanlanır, sahibiyle yıllanır, sahibiyle birlikte değerlenir...
Bir metal nişan...
Bir madalya...
Hatıra denilen ve umutların gerçekleştiğini vurgulayan madalya kurdelasıyla sahibinin boynunda değerlidir... Alıp koparırsanız boynundan, dünyanın en büyük müzesinde bile sergileseniz o madalyayı, ikisi de öksüz kalmıştır artık... Ne madalya tek başına bir metal parçası olmaktan ileri gidebilir, ne de sahibi onsuz umutlarını avucunun içerisinde tutabilir...
Metal nişan...
Metale akıtılan ter, verilen emek, umutların yeşermesiyle birlikte hayallere uzanan yürek ve beden...
Satacak hiç birşeyi kalmayan bir adam, hayallerini, umutlarını satıyorsa...
Gücünü, hayata bağlılığını ve umutlarını kaybetmişse gelecekten...
Ve başını iki elinin arasına alıp düşündüğünde işin içinden çıkamıyorsa...
Çocukluğu, emekleri, yaşadıkları, sevinçleri geçiyorsa bir film gibi gözlerinin önünden...
Çaresizlik içinde...
Ölüme meydan okumak adına...
Kendisini dünyaya getiren ve ona umut etmeyi, hayal etmeyi öğreten annesinin rahatsızlığına meydan okumak için, annesini yaşatmak için satıyorsa o metal nişanı...