EN İYİ 11'LER: HÜCUMA DÖNÜK ORTA SAHA

EN İYİ 11'LER: HÜCUMA DÖNÜK ORTA SAHA
Dünya kupaları tarihinin, orta sahada topu kullanma yetenekleri ve forvet oyuncularına verdikleri destekle, elde edilen zaferlerde büyük pay sahibi olan en iyi 11 oyuncu şöyle:
     
ZIZINHO (Brezilya)
Pele'nin çocukluktaki idolü olan Zizinho, Brezilya'nın 1950'deki kadrosunda yer aldı ve turnuvayı iki golle tamamladı. Topla aniden süratlenebilen, başarılı pas yüzdesi yüksek ve her iki ayağıyla da şut atabilen bir oyuncu olarak dikkati çeken Zizinho, takımının 1950'de finale yükselmesinde baş rolü üstlendi. Milli takım formasını 53 kez giyen ve 30 gol atan Zizinho, 1954 ve 1958'deki dünya kupalarına, milli takıma son dakikada çağrıldığı gerekçesiyle katılmamıştı. Pele, Zizinho ile açıklamasında, ''Gördüğüm en iyi oyuncu. Orta sahada ve hücumda oynayabilen, hem ayağı, hem de kafasıyla gol atabilen, adam tutabilen bir oyuncu'' diye konuşmuştu.
 
BOBY CHARLTON (İngiltere)
İngiltere teknik direktörü Alf Ramsey, 1966'da zafere ulaşan milli takımı, Charlton'ı merkez alarak oluşturdu. Uzun bir dönem, dünya genelindeki en ünlü İngiliz futbolcu olarak kendisini kabul ettiren Charlton, futbol kariyerine sağ iç olarak başladı, ancak zamanla, 4-1-3-2 dizilişindeki İngiltere milli takımında, forvet oyuncularının arkasında, hücuma yönelik orta saha oyuncusu olarak kendisini kabul ettirdi. Avrupa'da Yılın Futbolcusu ödüllü oyuncu, İngiltere'nin 1958, 1962 ve 1970 kadrolarında da yer aldı.
 
SANDRO MAZZOLA (İtalya)
Orta sahanın sağında ve santrfor hattında oynayabilen futbolcu, Tanrı vergisi yaratıcılığı, hücuma yönelik orta saha oyuncusu olarak oyunu yönlendirmesine izin veren yeteneği ve topla bütün halinde hareket etmedeki ustalığı ile hatırlanıyor.
 
İtalya'nın, 1968'deki Avrupa Şampiyonası'ndaki başarısında büyük pay sahibi olan Mazzola, 1970 Dünya Kupası'nda, teknik direktör Ferrucio Valcareggi'nin kararı doğrultusunda, final müsabakası hariç her maçta sadece ilk devre oynadı ve ikinci 45 dakikada yerini Gianni Rivera'ya bıraktı. 1974'teki İtalya milli takımında ise Mazzola ve Rivera beraber oynadı, ancak 30'lu yaşlarda olan her iki futbolcu da iyi bir performans sergileyemedi.
 
ZICO (Brezilya)
Gözlem yeteneği, son vuruşlardaki ustalığı ve topa hakimiyeti neticesinde kendisine ''Beyaz Pele'' lakabı yakıştırılan Zico, adını ilk kez, sakatlıklık problemleriyle boğuştuğu, takımın taktik anlayışına ters düştüğü 1978'deki Dünya Kupası'yla duyurdu. 1982'de kariyerinin üst seviyelerine çıkan ve oynadığı futbolla, FİFA'nın yıldızlar karmasına seçilen Zico, 1986'daki Brezilya kadrosuna da dahil edildi. O dönem 33 yaşında olan Zico, ilk tur maçlarında yedek kaldı, Fransa ile oynanan çeyrek final karşılaşmasında penaltkı kaçırarak kariyerinin en kötü anını yaşadı.
 
MICHEL PLATINI (Fransa)
Oyun kurucu pozisyonunda 1980'lerin rakipsiz futbolcusu olan Platini son vuruşlardaki ustalığıyla da hatırlanıyor. Milli takımının formasıyla 72 maçta 41 gol atan Platini, 1978, 1982 ve 1986 olmak üzere 3 dünya kupasında boy gösterdi. 1983, 1984 ve 1985'te Avrupa'da yılın futbolcusu seçilen Platini, ülkesinde de, yüzyıla damgasını vuran futbolcu unvanına layık görüldü.
 
SOCRATES (Brezilya)
Olağanüstü bir futbol zekasına sahip olan futbolcu, 25 yaşına kadar milli kadar milli takım formasını giymedi, 3 yıl sonra ise 1982 Dünya Kupası'nda Brezilya'nın kaptanı olarak sahaya çıktı. Günde 1 paket sigara içtiği söylenen ve durduğu yerden kullandığı penaltı atışlarını üst köşeye göndermesiyle hatırlanan futbolcu, 2004 yılında, 50 yaşındayken futbola geri döndü ve kısa bür süre için Garford Town'ın formasını giydi.
 
ENZO SCIFO (Belçika)
Belçika formasıyla 4 dünya kupası gören Schifo, ülkesinin yetiştirdiği en büyük futbolcu olarak kabul ediliyor. Avrupa'nın büyük kulüplerinde oynayan, ancak en iyi performansını milli takımla gösteren Schifo, Belçika'nın 1986'da yarı finale çıkmasında büyük rol oynadı.
 
GHEORGHE HAGI (Romanya)
Romanya milli takımının formasını 125 kez giyen ve 35 golle ülkesi adına en çok gol atan futbolcu unvanına sahip olan Hagi, ülkesinin dünya kupalarında ilk kez ikinci tura çıkmasını sağladı. Romanya'nın gelmiş geçmiş en iyi futbolcusu olarak görülen Hagi, 1990, 1994 ve 1998'deki dünya kupalarında takımıyla birlikte ikinci tura çıkma başarısını
gösterdi. Hagi'li Romanya, dünya kupalarındaki altın çağını 1994'te yaşadı ve Romanya bu organizasyonda çeyrek finale kadar yükseldi. Takımdaki öneminin farkında olan Hagi, Champions League dergisine 2001'de verdiği demeçte, 10 numaralı formayı giyen oyuncunun özellikli olması gerektiğini, herhangi bir takımın 10 numarasız kazanamayacağını söylemişti.
 
ZINEDINE ZIDANE (Fransa)
Hem Fransa'nın, hem de dünyanın en iyi orta saha oyuncuları arasında sayılan Zidane, milli takım formasıyla 3 dünya kupasına katıldı. 1998'de takımıyla birlikte finale kalan ve Brezilya ile oynanan şampiyonluk maçında 2 gol atan Zidane, sakatlığı nedeniyle 2002'de oynayamadı. Milli takımdan emekli olan Zidane, teknik direktör Raymond Domenech tarafından ikna edildi ve 2006'daki Dünya Kupası'na katıldı. Fransa'nın finale yükseldiği turnuvada Zidane, İtalya ile oynanan bu maçta Marco Materazzi'nin göğsüne kafa attı ve futbol kariyerini, hafızalardan silinmeyecek bu hareketle noktaladı.
 
PIERRE LITTBARSKI (Batı Almanya)
2006'da verdiği demeçte, ''Hayatımın en mutsuz anlarını 1982 ve 1986'daki finallerde yaşadım'' diyen Littbarski, en mutlu gününü ise Dünya Kupası'nı kaldırdıkları 8 Temmuz 1990'da yaşadı. 1982'de dünya kupasını kaldıran Alman ekibinde yer alan ve takımıyla birlikte aynı başarıyı 1990'da da tekrarlayan Littbarski, maçı tek başına
kazandırabilen oyuncular arasında yer alıyor.
 
RIVALDO (Brezilya)
Top ayağına geldiğinde nefeslerin tutulmasına neden olan futbolcu, milli takımının formasını giydiği 74 maçta 34 gol attı. 1998'deki Dünya Kupası'nda 3 gol atan Rivaldo, kupayı kaldırdıkları 2002 yılındaki turnuvanın yıldızı oldu. FIFA'nın yıldızlar karmasında yer alan Rivaldo, bu turnuvadaki ilk maçında, kendisine gelen toptan sonra yere yatmış ve Hakan Ünsal'ın haksız yere oyundan atılmasına neden olmuştu.