Aragones ve Skibbe'nin eseri!

Aragones ve Skibbe'nin eseri!
Milli Takımımız en kritik virajda !.. Dünya kupası finalleri yolunda play-off oynayabilmek için önündeki 4 maçı kazanmak ve Bosna Hersek'in takılmasını bekleyecek olan Milli Takımımız için TFF Yöneticisi ve Milli Takımlar Sorumlusu Levent Kızıl'ın kapısını çaldık. Sohbetimiz Milli Takım ile başladı, ardından Türk futbolunun hem genel hem de güncel problemlerine geldi.
 
"SAKATLIKLAR ONLARIN ESERİ!"
Ay Yıldızlı takımımızın finallere gitmesinin zor olduğunu kabul eden Kızıl, yine de umudunu yitirmiş değil, hatta millilerimize %100 güveniyor. Kaybedilen puanlar konusunda önce 3 maçtaki şanssızlık ve 1 maçtaki kötü futboldan bahsedip ardından ilginç bir tespit yapıyor: "Geçen sene Arogones, Skibbe ve diğer hoca tercihleri ne yazık ki sakatlık oranını bütün takımlarda arttırdı. Bundan açık açık etkilendik"
 
  
İncelemeye alınan Ankaraspor-Ankaragücü yakınlaşması için yorum yapmamaya özen gösteren Levent Kızıl, kamuoyundaki "İncelenir incelenir ve birşey çıkmaz" şeklindeki endişeyi gidermek içinse net konuşuyor: "Göreve geldiğimizden beri dik durduk. Yine gereken neyse yapılacak."
 
 
İşte Levent Kızıl'ın Ligtv.com.tr Genel Yayın Yönetmeni Cem Kurel ve Ligtv.com.tr Haber Müdürü Erdem Erol'a yaptığı açıklamalar:
 
-Sayın Kızıl röportaj boyunca her türlü soruya açık ve net olarak cevap vereceğinize yemin eder misiniz?
Sorunun ne olduğu çok önemli (Gülüyoruz)
  
“FİNALLERE GİTMEMİZ ZOR AMA İMKANSIZ DEĞİL”
-O zaman Milli Takımımızdan başlayalım. Milli Takım zor bir dönemin arefesinde mi? Bu zorluk sizlere neler yaşattırıyor, neler düşünüyorsunuz?

Milli Takım zor bir dönemin arefesinde değil. Zor dönem şöyledir, Milli Takım kadrosunun çok kötü olması lazım. Kadrosunun erozyona uğramış olması lazım, çok kötü olması lazım, bir neslin kalmamış olması lazım. Tam tersine bizde fışkıran bir nesil var ama 2 İspanyol maçında ve Estonya maçında yaşadığımız şanssızlıklar, Belçika maçında kötü oynamamız bizi bu sıkıntıya soktu. Ne yazık ki aldığımız şanssız sonuçlardan dolayı şu anda Dünya Kupası’na gitmemiz zor görünüyor ama inkansız değil. Oynayacağımız 4 maçtan maksimum puanı çıkarabilirsek, ben buradan gideceğimize inanıyorum.
  
“ARAGONES VE SKIBBE’DEN OLUMSUZ ETKİLENDİK”
-Bu sıkıntıya girmemizin nedenleri bu şıklarla mı sınırlı yoksa başka nedenleri de var mı?

Bir kere çok ciddi sakatlıklar yaşadık geçen sezon boyunca. Geçen sene Arogones, Skibbe ve diğer hoca tercihleri ne yazık ki sakatlık oranını bütün takımlarda arttırdı.
Bundan açık açık etkilendik. İspanya maçlarında tam takım çıkamadık. Estonya maçında da 30 tane top kaleye girmeyince girmedi.  Onun acısını çekiyoruz şu anda, kritik bir pozisyondayız. İspanya maçlarını hatırlarsanız, İbrahim Üzülmez’in sol bek oynaması, Skibbe ve Aragones’in tercihlerinden etkilenildiğini gösterir. Ukrayna maçında takım çok iyi bir performans sergiledi uzun zamandan sonra. Çünkü futbolcuların hepsi diriydi. Takımı oluşturan futbolcuların moralli ve kondisyonlu olmasından dolayı Ukrayna maçındaki çıkışı gördük. Ben bu çıkışın Bosna ve Estonya maçlarında devam edeceğine inanıyorum. Ama şanssızlık bir türlü yakamızı bırakmıyor. Nedir mesela, Mevlüt maçta düşmüş, omuzu çıkmış girmiş. Şimdi bu bir sıkıntı.
 
-Sonuçta Fatih Terim’in de eli kolu bağlı, 4-5 günlük kamplarda futbolculara verebileceği şeyler sınırlı. Sihirli değneği yok elinde, mucize yaratamaz.
Mucize yaratamazsın ama biz elimizden geleni yaptık. İspanya maçlarında hatırlarsın, İstanbul’da 1-0 galiptik, 5 tane pozisyonumuz vardı gol olmadı. Ama artık geçmişi değil geleceği konuşmakta yarar var. Ciddi şanssızlıkklar yakamızı bırakmadı ne yapalım olmayınca olmuyor.
 
-EURO 2008’de ise çok şanslıydık ama...
Şanslıydık şöyle, şans 120 dakika koşanın peşinde. Bu sefer olmadı...
 
-Kamuyounda “Estonya’yı zaten yeneriz, Bosna maçını düşünelim” şeklinde bir hava oluşturuluyor. Ve bu beni tedirgin ediyor. Siz ne düşünüyorsunuz?
Bizde tam tersi! Fatih Terim diyor ki “Estonya maçını kazanmadan Bosna maçı zaten yok. Onların hepsi onun için palavra”... Maçları tek tek oynayacağız...
 
NİYE İSTANBUL DEĞİL KAYSERİ?
-Kayseri’de maça ilgi nasıl?

Biletler karaborsaymış telefonlarımız susmuyor. Pazartesiye kadar oradayız. Pazartesi de direk Bosna’ya kampa geçeceğiz.
 
-Arayanlar bilet mi istiyor?
Herkes “Nasıl bilet buluruz?” diye bizi arıyor.
  
-Kayseri’de yeterli atmosfer olacağına inanıyor musunuz?
Azerbaycan maçını hatırlarsan çok iyi bir atmosfer vardı Kayseri’de.
 
-Yine de tribün organizasyonu açısından İstanbul daha verimli olabilirdi bana göre...
Kayseri öyle bir stat yapmış, orada maç oynatmazsan olmaz. Azerbaycan maçında Kayseri sınıfı geçti.
 
-Demek istediğim şuydu, İstanbul’daki koordine tribünlerle Kayseri’deki tribünlerin koordinasyonu, motivasyonu farklıdır.
Bir tek İstanbul değil ki !.. Bursa, Ankara, Eskişehir, Antalya... Bunlarda da ciddi organize taraftar grupları var. Bizim aradığımız şey tam organize olması değil. Bizim aradığımız şey insanlar gelsin, Milli Takımı sevsin, tezahürat yapsın. İlla sonuç iyi olduğu zaman değil, sonuç kötü olduğu zaman da kulüpçülük yapmasın, biz bunlara bakıyoruz. Kayseri çok doğru bir tercih ve bence Kayseri Haziran ayında sınıfı geçti.
 
-Bosna’da bir söylenti var. Ermenistan’a teşvik primi yolladığınız iddia ediliyor.
Çok komik. Saçma bir şey. Bosna’da 1-2 aktüel gazetenin yazdığı bir şeydir.
  
“TRANSFERE DEĞİL ALTYAPIYA BAKARIM”
-Kampa gittiğinizde futbolcularla ne konuşacaksınız, kafanızda hangi konular var?

Biz sadece orada bulunacağız, görevlerimizi yapacağız. Başarı varken de başarısızlık varken de söylediğim birşey var: Bu takımın teknik patronu var, yanında yardımcıları var, oyuncuları var. Bizim yapacağımız onların yanında abileri olarak durmak, moral vermek. Başka da yapabileceğimiz fazla birşey yok. Zaten Şenes Bey döneminden beri çok ciddi bir milli takım organizasyonu var federasyonda. Hergün, herkes üstüne birşeyler koyuyor. Zaten sizin orada birşey yapmanıza gerek yok. Normal giden işleyişi bozmazsanız iyi yani.
 

   
-Geçen sezondan bazı şikayetleriniz oldu röportajın başında. Peki bu sezonu nasıl değerlendiriyorsunuz?  Ve Milli Takıma yansıması nasıl olacak?
Takımlarımız çok ciddi bir transfer dönemi geçirdi. Çok yüksek bedellerle çok ciddi transferler yaptılar. Ama ben transferlere değil altyapılara bakıyorum. Altyapılara çok ciddi yatırımlar yapılıyor. Daha iyi bildiğim için, bir Bursaspor’a baktığınız zaman Serdar Aziz, Volkan Şen, Sercan Yıldırırm, geçen sene sattığı Serkan Kurtuluş, daha evvel benim sattığım Serdar Kurtuluş. Bu yarım takım demek. Daha Muhammet geliyor. Bu sadece Bursaspor... Galatasaray, Beşiktaş, Trabzonspor, Eskişehirspor... Altyapılara ciddi yatırım yapılıyor. Transferlerin çok ciddi olması, insanları altyapılara yatırım yapmaya yönlendiriyor. Ayrıca Almanya’da ciddi bir tarama ekibi oluşturduk. Sayıyı çoğaltarak eyaletlere böldük. Hem gönüllü hem çalışan bir ordu kurduk. Oradan da çok genç oyuncu takip ediyoruz. Bütün Avrupa’yı tarıyoruz. Bunların değerlendirmeleri olacak.
 
“GURBETÇİ FUTBOLCULARI SAHİPLENMEYE İLKOKULDAN BAŞLIYORLAR”
-Tabii ki burada futbolcuyu kaptırmamak önemli...

Kaptırmamak ama Avrupa’daki yasalar giderek aleyhimize çalışıyor. İlkokuldan itibaren futbolcuları Türk Milli Takımına vermemek için ellerinden geleni yapıyorlar.
  
-Bunun karşısında biz ne yapabiliriz?
Bunun karşısında biz futbolcu arkadaşlarımıza Türk olduklarını anlatarak bilinçlendirmeye çalışıyoruz. Bundan fazla yapabileceğin birşey yok.
 
-Federasyon olarak yurtiçinde neler yapıyorsunuz?
Genç Milli Takım olmasa A Milli Takıma futbolcu gelmez. Yıllardan beri giderek genişleyen bir Genç Milli Takım ekibi var, bütün Türkiye’yi tarıyorlar. Bölgelerde hem eğitim hocalarımız hem Fatih Terim’e bağlı hocalarımız var... Bölgeler taranıyor, bölge karmaları yapılıyor. Futbolculuk çok kıymetli bir meslek olduğu için herkes de buna yöneliyor.
 
"BURSASPOR SERCAN'I SATMAK ZORUNDA"
-Kulüpler altyapının öneminin farkında mi?

Sen şimdi 8 milyon Euro’ya oyuncu alacağına altyapıdan yetiştirsen; mesela İsmail Köybaşı, Gaziantepspor 5.5-6 milyon Euro’ya sattı... Bir Mehmet Topuz 9 milyon Euro’ya satıldı. Kim istemez ki böyle bir futbolcu olsun da böyle bir paraya satsın. Onun için bilhassa Anadolu kulüpleri altyapıya çok ciddi yatırımlar yapıyor. İşte Arda, 23 yaşında Galatasaray’ın kaptanı oldu. Bu altyapıya verilen önemi gösteriyor.
 
-Madem sözünü ettiniz, transferde verilen bu paralara ne diyorsunuz?
Bu bir arz-talep meselesi, kulüpler verdikten sonra bize yorum yapmak düşmez.
 
-Sercan konsunda Bursaspor’un verdiği sınav başarılı mı?
Başarılı. Bursaspor, Sercan’ı bir şekilde elinden çıkarmak zorunda ama belirli bir fiyat politikasında direndiler, onun altına vermediler. Bundan dolayı başarılı buluyorum.
 
-Taraftar baskısı da etkili olmuş olabilir mi Sercan’ın satılmamasında?
Ben taraftar baskısına inanmıyorum. 8-9 milyon Euro gibi ciddi bir rakam oluşsaydı İbrahim Yazıcı da herhalde satardı. Ronaldo satıldıktan sonra her futbolcu satılır, bu işe böyle bakmak lazım.
 
"KİMSE ENDİŞE ETMESİN GEREKEN NEYSE YAPILACAK" 
-Milli Takımlar Sorumlusu olmanızın yanı sıra bir de İcra Kurulu üyesisiniz. Dolayısıyla alınan ve alınacak kararlarla ilgili süreçte sizin de sözünüz geçecek. Ve tam bu aşamada Ankaragücü-Ankaraspor hadisesi var...

Onunla ilgili açıklamamızı yaptık. Şu anda Hukuk Kurulu inceliyor. Hukuk Kurulu’nun incelediği birşey üzerine bir yorum yapmam yanlış olur. 
 
-Şahsi görüşünüz?
Bu tip konularda şahsi görüşü olmaz insanların, kurul görüşü olur. Herkes şunu bilsin. Biz geldiğimizden beri çok dik bir duruş sergiliyoruz, bu konuda herkesle herhalde hemfikiriz. Herkese eşit mesafedeyiz. Hasan Doğan beyle ve Mahmut başkanla devam eden son derece dik bir duruş var. Hiçbir şekilde inandığımız şeyden taviz vermiyoruz. İnandığımız yolda ilerliyoruz. Burada da Hukuk Kurulu’nun vereceği rapor doğrultusunda Yönetim Kurulumuzca ne karar alınırsa rahat şekilde uygularız. Hiç kimsenin şüphesi olmasın.
 
-Kamuoyunda şu endişe var ama. Geçmişte yaşadığımız Bursaspor-Merinosspor, Adanaspor-İstanbulspor ve Gençlerbirliği-Gençlerbirliği Oftaş olayları var. Hepsinde “gereken yapılacaktır” denildi, ama herşey aynen devam etti. Yine aynısı olacak diye bir endişe var kamuoyunda.
Biz şu ana kadar hiçbir şeyin üzerini örtmedik. Bir duruşumuz var, koltuk sevdalısı değiliz. Biz doğru bildiğimizi yapmakla mükellefiz. Biz insanlarla kavga etmeden, diyalog çerçevesinde, ama dik duruşumuzdan hiç vazgeçmeden, hukuk ne diyorsa onu yapacağız. İnsanların endişesi olmasın. Biz geldiğimizde Gençlerbiliği ve Gençlerbirliği OFTAŞ’ın elinde Tahkim Kurulu’ndan aldığı karar vardı. O yüzden zaten bizim elimiz kolumuz bağlıydı. Bizim dönemimizle ilgili bir şey değil. Ama bizim dönemimizde bakarsan yapılan olaylara, icraatlara ne olursa olsun bir tek şeye bakarız biz, biz herkese eşit mesafedeyiz. Birisi için yapılacak şeyi herkese yaparız. Bir kişiye yapmadığımız şeyi de hçkimseye yapmayız. Bakın açın mali tablomuza, ip gibidir, her kulübe aynı parayı vermişizdir, liglerine göre. Hiç kimseye o benden, o benim düşmanımdır diye ayrıcalık yapmayız.
  
-Yani ilkeleriniz var, öyle mi?
Mesela çok basit, 2 seneden beri hiç kimse lisans alamıyor, futbolcunun borcunu ödemeden. Herkese “Kusura bakmayın!” diyoruz. Son yayın ihalesi yaptık, geçen sene 14 milyon dolar olan Türkiye Kupası’nı 17 milyon dolara yütselttik. Bu da bir başarı. Zaten sponsorluk gelirlerini aldık tavana vurdurduk.
 
-Peki bu söylediğiniz çizgide Hasan Doğan’ın payı ne?
Rahmetli Hasan Bey çok muhterem bir insandı. Çok güzel bir duruşu vardı ama şu anda Federasyon Yönetim Kurulu’na bakarsanız hepsi kendi alanında çok önemli insanlar, hepsi çok düzgün, ilkeli, kararlı arkadaşlar. Hasan Doğan ve ekibinin ilkeleriydi onlar, Hasan Doğan Beyi ne yazıkki kaybettik, Allah rahmet eylesin. Sonra Mahmut Bey başkan seçildi ve onun devamında aynı ekip, aynı ilkeler devam ediyor yani bu Hasan Doğan ekibinin ilkeleriydi, o ekip de zaten devam ediyor.
 
-Dolayısıyla, ilkeli bir çalışma yürüttüğünüzü ve endişeye gerek olmadığını söylüyorsunuz.
Hiçbir endişe yok. Geçen sene ligin nasıl bittiğini herhalde hatırlıyorsunuz. Hiçbir şaibe olmadan... Artık insanlar hakemlerin hata yaptığına kanaat getirir hale geldiler en sonunda.
 
"ÜMİT KARAN BİLGİSİZCE KONUŞMUŞ" 
-Ama eleştiriler de var federasyona.

Tabii ki var.
 
-Eleştiriler hakkında neler düşünüyorsunuz?
Nedir mesela.
 
-Geçenlerde Ümit Karan, TV8‘den muhabir arkadaşımız Selahattin Ekrekli’ye bir açıklama yaptı. Dedi ki “Federasyon, futbolcularla kulüpler arasındaki ihtilaflarda kulüpleri kolluyor. Dosyalar gereksiz yere bekletiliyor. Bizim federasyon kulüplere yönelik kararlar alıyor. Çünkü kulüpleri karşısına almak istemiyor”. Bu eleştiriye yanıtınız ne olacak?
Ümit Karan’ın bilgisizliğinden kaynaklanıyor bu sözler. Bizim getirdiğimiz yeni kanunla Uyuşmazlık Çözüm Kurulu oluşturuldu. Bir konu varsa futbolcunun avukatı, kulübün avukatı ve bir de federasyonu temsilen avukat geliyor. Bir de aracı olarak yine federasyondan bir arkadaş geliyor.
 
-Ama Ümit’in bahsettiği konu ihtilaf sürecinin uzaması...
Sürecin uzamasının bizimle bir alakası yok.
 
-Federasyonda futbolcuların alacaklarıyla ilgili dosyaların yığıldığını, geri atıldığı söylüyor...
Olur mu, nasıl atılıyor? Bu kadar kişi nasıl tahsil etmiş parasını?
 
-Çok dosya var mı federasyonda bu konuda?
Bence yok. Geçen sene kanun değiştiği için baştan bir yığılma oldu, ondan sonra hepsi tak tak tak çözümlendi. Şu anda bekleyen bir dosya yok. Ümit Karan’ın bekleyen bir dosyası mı varmış? Ümit Karan’ın bilgisizliğinden kaynaklanmış bu sözler. Konuya yeterince vakıf değil. Böyle bir şey söylediyse haksızlık etmiş. Tam tersine yıllardan beri tahsil edilemeyen futbolcu alacaklarını herkes takır takır tahsil ediyor. Geçmiş dönemlerle ilgili borçlar kapanmadan lisans vermiyoruz çünkü.
    
-Federasyon ciddi anlamda kurumsallaştı diyorsunuz. Peki kulüpler ne kadar kurumsallaşabildi?
Çok iyi değil. İyi olanlar var. Şahıslara endeksli... Ama ekonomik krizle beraber herkes görüyor bunun gerekliliğini, herkes bir şekilde kurumsallaşmaya doğru gidiyor. Mesela ben Bursaspor başkanlığı yaptım, 2 senede kurumsallık adına çok ciddi işler yaptık. Onlar da onu devam ettiriyorlar şu anda. Mesela daha evvelden istediğin kadar temlik verebiliyordun. Yani 5 senelik alacağını temlik olarak verebiliyordun. Şu anda son Mali Genel Kurul’da oluşturduğun gelir bütçesinin ancak ve ancak yüzde 20’sini temlik verebiliyorsun, fazlasını veremiyorsun.
 
“FAZLA KAHRAMANLIK YAPIYORUZ”
-Asıl çözüm?

Bir an evvel kulüpler yasasının çıkması lazım. Çünkü dernekler statüsüyle yönetildiği sürece ibra olduğu zaman geçmişinden hiçbir şekilde sorumlu olmadan çekip gidiyorsun.
Burada kulüp genel kurullarına çok önemli görev düşüyor. Sen genel kurulda çıkıp hesabını sormazsan, ondan sonra sıkıntıları çekiyorsun. Bize gelip yakınıyor bazı genel kurul üyeleri, biz de “O zaman niye ibra ettiniz?” diyoruz. Bir kere insanların dürüst olması lazım. Dürüstlük bir fazilet değil, olması gereken birşey. Dürüst insanların futbolun içinde olması lazım. Bu insanlar çoğaldıkça hiçbir sıkıntı olmaz. Biz federasyon olarak elimizden geleni yapıyoruz. Bence fazla da kahramanlık yapıyoruz. Bize göre fazla kahramanlık yapıyoruz.
 
-Ne kahramanlığı bu?
Kahramanlık şu. Biz doğrusunu, idealini yapıyoruz ama bu sana büyük bir sıkıntı yaratıyor. Mesela lisans olayı bir kahramanlıktır. Yapılması gerekeni yapıyoruz. Bir sürü hatırlı insan bizi arıyor kulüpler çin, biz hayır diyoruz. Bu bir kahramanlıktır. Biz olması gerekeni yapıyoruz. Biz doğruyu yapmak adına kahramanlık yapıyoruz. Çünkü bir sürü insanın canını acıtıyorsun. Bir sürü insan sana kızıyor, kırılıyor. Hatırlı insanlar arıyorlardı ama geçen seneden bu yana yarı yarıya azaldı, seneye artık hiç kimse ricada bulunmaz. Ricada bulunaninsanların hepsi  de çok kıymetli insanlar, ama diyoruz ki “Kulüpleri iyi insanlara yönettirin, başınıza bunlar gelmesin”... Bu bir kahramanlıktır. Çok önemli, hatırlı bir insanı kırıyorsun. Nedir bir futbolcunun alacağı için kırıyorsun, sonuç olarak. Eğer Ümit Karan’ın dediği gibi olsaydı, kırmazdık, tamam derdik. Bugüne kadar böyle gelmiş. Ama biz doğru yapılmasına inandığımız için böyle yapıyoruz.
 
-Son olarak Milli Takım’a dönelim. Diliyoruz ki 10 gün sonra tekrar konuştuğumuzda mutlulukla konuşacağız.
Burada gönlümüzden geçeni söylüyoruz ama Türk Milli Takımı istediği zaman neler yapabildiğini göstermiş bir takım. İyi bir kadromuz var. İnşallah bu 2 maçı geçip, önümüzdeki diğer 2 maça daha umutlu bakmak istiyoruz. Çünkü Türk Milli Takımının Dünya Kupası’nda olması, Dünya Kupası’na da bize de size de çok ayrı bir hava getirir. Bizim en büyük isteğimiz bu... Bunun olması için de elimizden gelen herşeyi yapacağız. İnşallah 10 gün sonra daha mutlu, daha güzel şekilde röportaj yaparız.