Bülent Timurlenk: Gomis, Akhisar'ın hakkını teslim etti
Galatasaray'ı şampiyonluğa taşıyan hikayede Donk, Denayer gibi zoraki kahramanlar vardı.
Şimdi eksik olan Denayer'in yolunu gözlüyorlar, bir de sakat Mariano'yu. Belhanda bu takımın oyun aklı olmaktan uzak. Futbolda "sahte 9" diye oyun kurgusu var ama "sahte 10" diye bir terim yok.
Faslı oyuncunun performansı resmen "sahte 10"!.. Fernando'yu Donk'un önünde kullanmak zorunda olan Terim, Donk'un defanstan taşıdığı toplardaki verimsizliğe, ancak Emre Akbaba transferiyle ile çare bulabilir.
Fernando, 6 numara pozisyonuna geçer, 8 oynamayı sevdiğini söyleyen Belhanda da Emre'nin arkasında orta sahayı tamamlar.
Akhisar, iki farkı yakalayabileceği 3 net pozisyonun dışında şut istatistiğiyle Aslan'ı yere serdi ama atamayana da atarlar işte... Eren'in golü maçı uzatmaya taşıdı.
Kupa finalinde Fenerbahçe ve dün gece Galatasaray karşısındaki oyunuyla Akhisar iki kupayı da hak eden taraftı. Ligin sezon finalinde kaçırdığı penaltılara bir yenisini ekleyen Gomis de Akhisar'ın hakkını teslim etti.
Cüneyt Çakır'ın sarı ve faul dediği pozisyonda VAR odasının çağrısına cevap verip ekran başına gitmesi bence hatalı. Kart, kırmızı olmalıydı ama sarı çıkartan Çakır'ın o kararından dönmeyeceğini bile bile ekrana koşması da "VAR promosyonu"ydu.
Hazırlık dönemini menajeri sayesinde yıllık kazanç polemiğiyle geçiren Gomis'in oyuna katkısı yine yok, Feghouli'de kıpırdanma var ama bu kadronun Devler Ligi'ne yetmeyeceğini zaten sezon biterken de herkes biliyordu. "Bu stoperlerle olmaz" demek kolay... "Peki hangi parayla?" demek de daha kolay... (SABAH)
Hakan Ünsal: Varlık içinde yokluk
SEZONUN ilk resmi maçı, Galatasaray adına yeni sezonun nasıl geçeceğine dair mesajlar vermesi açısından önemliydi.
Süper Kupa maçı, müzeye bir kupa, tarihe de bir not düşme anlamında değerliydi ama Galatasaraylı futbolcular için geçen sezon yarı finalde elenmenin acısını çıkarma fırsatıydı. Ama o havayı hiç göremedik.
Maç başlamadan iyi olmayan iki şeyden biri saha zemini, diğeri taraftar ilgisinin az olmasıydı. Zemin dışarıdan bile kötü gözüküyorsa siz anlayın saha içindeki sıkıntıyı. Zeminin, oyunun temposundan seyir zevkine kadar ciddi etkileri oldu.
Galatasaray savunmasının durumu hiç iyi değil. Lig için sonradan toparlanmak yeterli olur ama konu Şampiyonlar Ligi olunca toparlanmak da yetmez. Sadece Manu’nun yaptığı koşuların ortaya çıkardığı sonuçlara bakınca taraftarın endişeli olması normal.
İyi olan ve iyi durumda olanlar da vardı. Rodrigues kaldığı yerden devam ediyor ve Şampiyonlar Ligi havasına şimdiden girmiş. Donk formayı vermek istemediğini, mücadelesi ve agresifliği ile gösteriyor. Nagatomo standart ve sorunsuz çalışmaya, teklemeden işini yapmaya devam ediyor. Muslera her şeye rağmen varlığı ile güven veriyor.
Gomis, yanına Eren gelene kadar etkisiz, istesiz ve yalnızdı. Tek forvet olarak bu sene beklentiler daha fazla ve her iki kulvarı taşıyabilmesi çok zor. Zaman zaman dinlendirilmesi gerekecektir.
ERKEN UYARI
1- Gomis sorunu bir şekilde çözülmeli yoksa Galatasaray düğüm olur.
2- Feghouli temposunu artırmalı yoksa Şampiyonlar Ligi çok zor olur.
3- Belhanda icraat yapmalı yoksa yolun sonu kulübe olur.
4- Savunma toparlanmalı yoksa Şampiyonlar ligi acı, lig üzücü olur.
5- Mariano dönmeli yoksa kenar hücumları ve etkinliği hayal olur.
6- Fernando eski temposuna gelmezse oyun hakimiyeti rakipte olur. (HÜRRİYET)
Levent Tüzemen: Taraftarı için oynamalıydı
YUNANİSTAN'IN 2004'de Avrupa Şampiyonu olurken 'Geriye yaslan rakibi 25 metre de bekle sonra kontra atakla ya da duran topla 1 golle maçı kazan" politikası dünya futboluna büyük zarar verdi. Hücum futbolu oynamayı düşünen tüm takımlar zaman zaman kompakt oynayan takımlara kaybedebiliyor.
Akhisar golü erken bulduktan sonra Eren'den golü yiyinceye kadar sonra tıpkı Yunanistan gibi oynadı.
Belhanda, Feghouli ikilisi dar alanda etkisiz kalırken Rodrigues bir kez geniş alan buldu ve Dany tarafından indirildi.
DANY ATILMALIYDI
Dany'nin faulü çok net kırmızıydı. Ama Türk hakemin gururu Cüneyt Çakır, uyarılarla VAR'a gitmesine rağmen kırmızıyı gösteremedi.
Galatasaray'da Gomis krizi sürüyor. Fransız golcü, çok isteksiz. Bu isteksizliği kaçırdığı penaltıya gelirken bile çok belliydi.
Oynadığı hazırlık maçlarında gönülsüzlüğü ortadaydı.
Ancak dün kupa finalinde parayı bir kenara koyup 17 bin Galatasaray taraftarı için en azından oynamalıydı.
Akhisar, Galatasaray'ın gücünü bilerek kendi sistemiyle oynadı. Uzatmada da pozisyon vermedi. Süper Kupa'yı kazandı.
MAÇIN İYİSİ: NAGATOMO
Japon oyuncu çok enerjikti.
MAÇIN EN KÖTÜSÜ: GOMIS
Sahada hayalet gibi gezindi. (TAKVİM)
Uğur Meleke: Bu bir Seleznyov hikâyesi
Akhisar’ın 3 ayda 2 kupa kazanmasının esas kahramanı kesinlikle Seleznyov. 33 yaşında, son derece ağır. Ama çok zeki. Doğru zamanda doğru yerde.
Geçen sezonun başında Seleznyov’u arayıp Galatasaray’a getirmek isteyen Tudor başarılı olsaydı; ligin de, Türkiye Kupası’nın da, Süper Kupa’nın da kaderi farklı olabilirdi! 33’lük Seleznyov, Türk futbolunun 2018’deki kader adamı oldu adeta.
Bu filmi son 12 ayda sanırım 6-7 kez izledik: Fenerbahçe, Kadıköy’de aynı Akhisar’a çare bulamadı. Manisa’ya gitti, orada da kazanan Akhisar’ın kontra düşüncesiydi. Nihayet, Türkiye Kupası finalini de kaybettiler. Galatasaray, Seyrantepe’de iki kez Akhisar’a karşı 2-0 geriye düştü.
Birinde maçı çevirdi, diğerinde çeviremedi ve Galatasaray’ın kupa öyküsü orada bitti. Trabzon darmadağın oldu aynı Akhisar mantalitesine karşı. Geçen sezon Lopes-Muğdat-Larsson’la hızlı çıkıyorlardı; bu sezon Vrsajevic-Manu ile oynadılar aynı oyunu. Safet Susiç, Okan Buruk’un emanetini alıp korumuş net bir biçimde.
Akhisar’ın 3 ayda iki başarılı final oynamasını Buruk, Susic, Lopes ya da Manu ile okumak mümkün. Ancak 13 aylık hikâyenin esas kahramanı kesinlikle Seleznyov. 33 yaşında, son derece ağır bir oyuncu. Ama çok zeki. Doğru zamanda doğru yerde. Ve soğukkanlı.
O soğukkanlılığıyla geçen sezon G.Saray’ı Türkiye Kupası’ndan etmişti. Bu sezon da Süper Kupa’dan etti. Geçen sezonun başında Gomis’e alternatif arayan Tudor, Seleznyov’u G.Saray’a getirmek istediğinde kamuoyunda reaksiyonlar olmuştu ama Ukraynalı oyuncu, sarı-kırmızılı kulübe için hiç kötü bir alternatif olmadığını ispatladı sanırım defalarca.
Elbette Gomis’le Seleznyov’un kalitesini kıyaslayamayız. Gomis 3 üst kalite oyuncu. Ama dün Terim’in elinde Seleznyov olsaydı; “içine Van Persie kaçmış Gomis”e bu kadar sabretmezdi herhalde!
VİDEO HAKEM UYGULAMASI HARİKAYDI
Rodrıgues-Dany pozisyonunda yaşananlar önemli. Çakır önce sarı kart kararını verdi, sonra VAR’a danışacağını mimikleriyle gösterdi. Çakır’la Yıldırım konuştu. Yıldırım, Çakır’a tekrar izlemesini önerdi. Çakır kararını korudu. Uygulama mükemmel. Kaybedilen zaman az.
Pozisyonla ilgili görüşler elbette muhtelif. Bana sorarsanız Rodrigues topa çok doğru açıyla dokunmuştu ve artık bariz gol şansına sahipti. Yani bence kırmızı verilebilirdi.
Ama pozisyon, yüzde yüz siyah ya da beyaz denebilecek bir an değil. Gri bir pozisyon. Elbette hakeme saygı duymak gerek.
Saygı duyamayacağım şeyse, canlı yayındaki yorumlar... Eğer yanlış duymadıysam, “Dany olsa yetişirdi, Mustafa yetişemezdi” gibi yorumlar oldu yayında (Ki oyuncu da Mustafa değil Vrsajevic’ti)... Bu bir skandal.
Futbolda kararlar, oyuncunun ismine/hızına göre verilmez. Tüm oyuncular eşit özellikte kabul edilir. Sporsever kesinlikle böyle algılamamalı konuyu.
EN İYİ ÇIKIŞ: YUNUS AKGÜN
Geçtiğimiz hafta da değinmiştim, bu sezon Eljif Elmas ve Yunus Akgün’ün bana çok heyecan verdiğini. Yunus, hazırlık maçlarında hızı, aklı ve kalitesiyle parmak ısırtmıştı. Dün de Feghouli’den formayı kısa sürede alabileceğini gösterdi.
EN BÜYÜK GELİŞİM: MANU
Enerjisini uzun süreye yayamadı. Bir saatlik bir futbol oynadı. Ama geçen sezon Gençlerbirliği’ne geldiğindeki havasının, ciddiyetsizliğinin yerini esaslı bir oyun almış. Dün bir devre boyunca Galatasaray’ın sağını felç etti.
ONYEKURU NEDEN GİRMEDİ?
G.saray’ın sezon başı itibariyle bence bir numaralı sorunu Feghouli-Belhanda toplam gamsızlığı. Her ikisi de kaliteli oyuncular ama zaman zaman gerçekçilikten uzaklaşıyorlar.
Kolay top kayıplarıyla arkadaşlarını zor durumda bırakıyorlar. Feghouli ve Belhanda’nın bu gerçekçilikten uzak görüntülerini izlerken şunu düşünmeden edemiyor insan: Sahi Onyekuru dün neden dakika almadı? (HÜRRİYET)