Şansal Büyüka: Şakaya izin yok
Aslantepe’ye gelip daha ilk yarıyı gol yemeden bitiren bir takım olmadı. Karabükspor da bu kaçınılmaz kaderi paylaştı. Daha 22. dakikada tabelada Galatasaray’ın 2-0’lık galibiyeti asılıydı.
Oysa bu skora rağmen başlangıç, alıştığımız Galatasaray başlangıcı değildi. Geride kalan maçlara oranla coşkusunda, hırsında, bunaltan baskısında bir-iki adım geri adım atan Galatasaray vardı.
Üstelik Kardemir Karabükspor, daha başlangıçta 2-0 yenik duruma düşmesine rağmen asla pes etmedi, asla yıkılmadı. Aksine demir gibi direndi, çelik gibi bir irade ortaya koydu. Hele Muslera’nın, Fernando’nun kişisel hatalarıyla pozisyon bulması, ardından Belhanda’nın hatasından Yatabare ile golü yakalaması, Karabükspor’a ekstra bir güç kattı.
Galatasaray orta alanı, her maçta, rakibe her yerde basarken, bu defa karşısında her yerde kendisine basan bir rakip buldu. Öyle ki özellikle ilk yarıda Ndiaye, Belhanda, Fernando rakibin bu bunaltıcı baskısından gerçek performanslarına asla yaklaşamadılar. Bu alanda belki de Tolga Ciğerci’nin deli-dolu, takımı ateşleyen mücadelesi arandı.
İkinci yarının daha ilk beş dakikasında Karabükspor’un iki önemli pozisyon bulması, bu devrenin Galatasaray adına sıkıntılı geçeceğinin işaret fişeği gibiydi. Buna rağmen Galatasaray 60’tan sonra sazı eline aldı. Öyle ki maç Karabükspor ceza alanı içinde oynanmaya başlandı.
Galatasaray bu dakikalarda aslına dönmüş gibiydi. Karabükspor ceza alanında neredeyse kamp kurdu. Gomis varını-yoğunu ortaya koydu. Ancak yiğitlerin hakkını teslim edelim, Karabükspor’un iki stoperi Gaman ve Barış Başdaş, üç gol yiyen bir takımın savunma adamları olmalarına rağmen müthiş oynadılar.
İşte kaliteli takım kurmanın faydası burada... Golcülerin çaresiz kaldığı ve sıkı markaj altında adeta ezildiği bir maçta bu defa söz savunmaya geçti. Maicon attığı iki golle, hele son dakika golüyle hiç hesapta olmayan iki puanın uçup gitmesine izin vermedi.
Tabi biz hep sonuçlar üstünden konuşuyoruz. Baktığınızda sahada müthiş bir futbol keyfi vardı. Galatasaray’ın alışılmış oyununu ikinci yarıda yakalaması, Karabükspor’un maçın her dakikasında ayakta kalması ve Galatasaray hamlelerine hamleyle karşılık vermesi, ortaya tadından yenmez bir maç çıkardı.
Galatasaray’da Mariano maçın her dakikasında iyi oynadı. Belhanda ikinci yarıda çalışkanlığını ve kalitesini ortaya koydu. Maicon’u söylemeye zaten gerek yok. Maçın başrol oyuncusuydu.
Galatasaray’ın “şaka” gibi kaçırdığı gollerden sonra, “şaka “ gibi bir sonuca izin vermedi. Karabük’te Barış’ın Gaman’ın, Kerim’in ve Poko’nun hakkını teslim edelim.
Hakem Alper Ulusoy, ge çen hafta Trabzonspor-Alanya maçında deplasman takımının lehine iki penaltı vermişti. Bu hafta da bir başka deplasman takımı Karabükspor’un lehine penaltı çaldı.
Böyle giderse, deplasmana çıkacak takımlar “bizim maça gelsin” diye Alper Ulusoy’un yolunu gözleyecek. Ama çalınan penaltı da penaltı gibi olmalı... (Milliyet)
Rıdvan Dilmen: Bu maçtan ders çıkarılmalı
Galatasaray'ın evi Türk Telekom Stadı'nda oynanan karşılaşmayı bu kadar güzelleştiren taraf konuk takım Kardemir Karabükspor oldu… Skoru 2-0'dan 2-2'ye getirdiler, 90. dakikada uzatmalar başlarken, sarı-kırmızılı takımın ceza sahası içinde üç tane Karabüksporlu oyuncu, Muslera ve bir tane Galatasaraylı oyuncu var… Bu yürekli bir oyun ortaya koyduklarını gösteriyor… Galatasaray farklı kazanır diye düşünüyorduk.
Galatasaraylı oyuncular da aynı şekilde düşünüyordu. Yine tempolu bir futbol oynuyorlar ama çok pas hatası yaptılar. Buna Fernando da dahil… Sonuç itibarıyla Galatasaray dün akşam kendi seyircisi önünde Karabükspor'dan istediği skoru aldı…
7 haftada 6 galibiyet ve 1 beraberlikle 19 puan toplamak önemli bir başarı ve önemli bir avantaj. Maicon'un son dakika golü, bugünkü Beşiktaş-Trabzonspor maçında baskı oluşturacaktır. Peki Galatasaray iyi mi oynadı. Hayır… Galatasaray analizi yapan rakip takım antrenörleri bu karşılaşmadan ders çıkarmalı… Çünkü G.Saray baskı yediği zaman hata yapıyor..
Dün akşam da önde baskı yapan bir takım görünce istediklerini yapmakta zorlandılar… Hakemin Galatasaray aleyhine verdiği penaltı kararı bana göre yanlıştı. Hatta hakem düdüğünü çaldığında Karabüksporlu oyuncuya kart mı gösterecek dedim. Ben ilk yarıda Seleznov'un pozisyonunun penaltı olduğunu düşünüyorum. (Fotomaç)
Bülent Timurlenk: Galatasaray’ın demlenmesi lazım
Bir an izlediğiniz belgeselleri aklınıza getirin. Aslan, avının peşine müthiş bir süratle düşerken bir sonraki sahnede hayatta kalma mücadelesini izleriz, ardından diğer aslanların geldiği ve usul usul avın parçalandığı anlar...
Galatasaray'ın taraftarı önünde maçlara yüksek tempoyla başlayıp rakibin başını döndürmesi ve ilk golü bulması güzel ama doğadaki Aslan'dan öğrenmesi gereken bir şey var. Avını teslim aldığında tempon düşer... Karabük karşısında 2-0'ı bulduktan sonra set oyununa garanti paslarla dönmesi gereken Tudor'un takımı Premier Lig temposunda oyuna devam edince rakibi maça ortak etti.
Olması gereken İspanya'da zirveye oynayan takımlar gibi rakibi kendi sahasına hapsedecek ve sabırlı paslarla hataya zorlayacak akil bir oyun. Galatasaray'ın elinde buna uygun Belhanda, Fernando, Gomis ve Feghouli gibi oyuncular varken, Gary ve Ndiaye'nin pozisyon bilgisinin eksikliği işte bu sakin oyunu mümkün kılmıyor...
İkinci yarıda iki farkı getirecek golü atma yarışında gözlerin sürekli olarak Gomis'i araması, Karabük'ü her dakika oyunda tuttu. İlk 6 haftada küme düşme hattında kalan bir takımın, İstanbul'da rakibi bu kadar bozabilmesi ve ön taraftaki pres devamlılığına alkış elbette...
Sezon başından beri takımın en etkili ve kilit ismi Mariano'nun kanadını unutan Galatasaray'da Tudor'un sürekli forvet arkasında dolanan Feghouli'yi kanadına göndermesi ve Mariano'yu yeniden oyuna katması gerekiyordu. Hakemler kötü buna alıştık. Karabük ilk yarıda da penaltı pozisyonu için itiraz etti, bu pozisyon Maicon'un müdahalesinden daha netti.
Muslera dışında değişen 10 adamıyla ilk 7 haftada 19 puan toplamak elbette büyük başarı. G.Saray'ın henüz derbileri ve Başakşehir maçını oynamadığını unutmamak lazım. Bu kadro kaliteli bir çay ama demlenmesi gerekiyor.
Bu da Tudor'un işi. Ndiaye'nin oyuna biraz daha aklını koyması ve Belhanda'nın ortaya koyduğu mücadele kadar o çok güvendiği yeteneğinin bir parçası olan laubalilikten sıyrılması gerekiyor. İyi su, iyi çay, kısık ateş ve doğru demlik... Bilirsiniz insanın sevdiğiyle demli bir çay içmesi gibisi yoktur hayatta... (Sabah)
Hakan Ünsal: Şampiyonluk Şarkısı
GALATASARAY için rakiplerin puan kaybetmesi ile kârlı geçen haftalar serisinde önemli bir maçtı Karabük karşılaşması.
Nitekim, Bursa deplasmanında çok iyi bir ikinci yarı ile kazanarak gelmenin morali ile müthiş bir ilk çeyrek seyrettik. Golleri bulana kadar olan bölüm, her şeyin doğru yapıldığı, üst düzey bir mücadele ve kazanma iştahına sahne oldu.
Takım tam bir görev dağılımı içinde oynuyor. Savunmada Serdar sakıncasız piyade gibi kafa göz dağılmacasına savaşıyor, Maicon yönetiyor. Orta sahada Ndiaye aç aslan gibi çıldırmışcasına saldırıyor, Fernando yönetiyor. Önde Rodrigues ve Feghouli esiyor, uçuyor Gomis hem yazıyor hem de yönetiyor.
Mariano’nun düşmeyen enerjisi, sakinliği ve kalitesi, Ndiaye’nin anormal temposu, savaşçılığı ve isteği, Feghouli’nin sürati ve kalitesi kadar zekasını da kullanması ve elbette duran top sorununu bitirip rakiplerin kabusu haline çeviren Maicon.
Bu iyi oyun içinde 4 sıkıntı vardı. 1- Bu kadar baskılı rakip alan oyununda bile çok gözükmeyen ve etkisi sınırlı olan Belhanda. 2- Geleli kısa süre olmasına rağmen bölgesine hareket katan Latovletici’nin yokluğu ve Linnes’in etkisiz hali.
3- Karabükspor’u da oyuna dahil eden geride kaptırılan toplar. 4- Bu maça kadar çok iyi oyunu ve skor katkısı üst düzey olup doğal olarak Fransa Milli Takımı’ndan davet bekleyen Gomis’in morali bozuk hali. İlk defa bu kadar düşmüş gördüm. (Hürriyet)