Şansal Büyüka: Kendim ettim, kendim buldum...
Lafı uzatmaya gerek yok... İlk yarıda saçma- sapan işlerle, yanlış dizilişle, yanlış tercihlerle Ukranya‘ya 2-0’lık üstünlüğü biz ikram ettik... İkinci yarıda yanlışların büyük bölümünden dönerek, hırsımızı ve enerjimizi bularak 2-2‘yi de biz yakaladık...
Hani “kendim ettim, kendim buldum“ misali... Baktığınızda, ağır bir yenilginin altından kalkmak gerçekten önemli... Ama o ağır skora yakalanmak da milli takım adına çarpıcı biçimde düşündürcü... (Milliyet)
1 - Bugün Almanyalar, İspanyalar, İtalyalar, Avrupa’nın en güçlüleri çift santrfor oynamazken, biz oyuna Cenk- Enes ikili forveti ile başlayıp orta sahayı niye bir eksik ve bu kadar güçsüz bıraktık?
2 - Mehmet Topal son Hırvatistan maçında geri dörtlünün ortasında kusursuz oyunu ile hayranlık uyandırmışken, hangi gerekçe ile bu maçta orta sahaya çekildi?
3 - Bu Ömer Toprak, Almanya liginin değeri 20 milyon euroyu aşan stoperlerinden biri olmasına rağmen, bizde her milli maçta nasıl olur da bir saçmalık yapar... Son maçında kırmızı kartla oyun dışı kalmıştı... Dün de bir aceminin bile yapmayacağı bir penaltıyı yaptı...
4 - Alman hakem, haklı olarak bu penaltıyı verirken, Emre Mor‘a üç dakika içinde yapılan iki penaltıdan hiç olmazsa birini niye vermez... Birincisinde engelleme var, hadi neyse... İkinci pozisyonda rakip Emre Mor‘un ayaklarına “füze“ hızıyla dalıyor, topa dokunuyor ama Emre’nin de ayağını yerden kesiyor... Nasıl vermezsin bu penaltıyı...
5 - Önce Hırvatistan, şimdi de Ukranya maçı... Her maça bir penaltı golüyle yenik başlamak zorunda mıyız? Milli takım seviyesindeki oyuncuların bu kadar göstere göstere penaltı yapmaya hakkı var mı?
6 - Hakan Çalhanoğlu daha geçen hafta Alman liginin en iyi oyuncusu seçildi... Kendisini ısrarla kenarda başlatarak etkisini adeta “sıfıra“ indirmiyor muyuz? Forvet arkası oynayan Hakan ile çizgide oynayan Hakan aynı mı? Buna rağmen her maça niye kenarda başlar Hakan Çalhanoğlu...
7 - Enerjimizi neden bu kadar saha dışında harcıyoruz... Çarşamba akşamına kadar Fatih Terim - Arda Turan polemiğini gündemde tutup, maça yeteri kadar konsantre olmayı niye beceremiyoruz... Futbolda sözkonusu “Vatan“ bile olsa bu barışı niye sağlayamıyoruz...
Maçı bağlayayım: Genç bir milli takımız... Özellikle ikinci yarıda enerjimiz iyiydi... Ama görülüyor ki, bu dinamik yapıda ustalara, bir başka anlamda krallara, yani Ardalara ihtiyaç var... Tabi kralların da kurallara uyma zorunluluğu ile Fatih Terim’in de daha fazla hoşgörüye ihtiyacı olduğunu unutmayalım...
Rıdvan Dilmen: Gerginlik etkiledi
Ukrayna, Türkiye ve İzlanda... Bu üçlünün aralarında oynadığı maçları beraberlik ağırlıklı maçlar olacağını tahmin ediyordum. Dolayısıyla Kosova ve belki birkaç maç sürpriz yapabilecek Finlandiya'yı ayırıyorum ama bu üç takımın oynayacağı maçların, kadro ve oyun yapılarına baktığımız zaman beraberliğe yakın gideceği gözüküyordu.
Hırvatistan aslında bu üçlü gruba zaman zaman katılacaktır ki bizim maçta bunu gösterdiler. Yani bu dört takımın aralarında oynadığı 6'şar maçtan 18 puan alan çıkmaz, hatta 18'i bırak, 12 alan bile zor çıkar.
Ukrayna-İzlanda: 1-1, Hırvatistan-Türkiye: 1-1, Türkiye- Ukrayna: 2-2. Oyunlar da skora göre değişecektir. Tıpkı dün olduğu gibi...
Üçüncüyü bulabilirdik Ukrayna maçta 2-0'ı yakaladı, 3'ü kaçırdı.. 2-0'lar her zaman tehlikeli sonuçtur. (Fotomaç)
Levent Tüzemen: Lideri yok
Devre arası stat hoparlörlerinden "Biz bitti demeden bitmez" anonsu yapıldı. İlk yarı Fatih Terim'in Cenk-Enes ikilisiyle oluşturduğu çift forvet anlayışı tutmadı. Topun ve oyunun hakimi Ukrayna idi...
Birbirlerini tanımadıkları için Milli Takım oyuncuları, akordu bozuk orkestrayı andırıyordu. Ömer Toprak'ın zamanlama hatası sonucu yediğimiz penaltı golünün ardından Hakan Balta'nın ikinci golde rakibini kontrol edememesi sonucu Milli Takım maçı ya farklı kaybedecekti ya da bir mucize gerçekleşecekti.
Alman hakemin özellikle Emre Mor'a yapılan ceza sahasında ikinci faulde penaltıyı vermemesi kırılgan ve teslimiyetçi bir görüntü sergileyen Milli Takımı birden ateşledi.
Devre arası Emre'ye verilmeyen penaltıyı MHK Başkanı Yusuf Namoğlu ile görüntülü olarak paylaştık. Namoğlu, "Topa dokunuyor ama rakip tabanla geliyor. Kesinlikle penaltı" dedi.
Agresif yapıya bürünen milliler bu haksızlığa karşı ciddi bir direnç ortaya koydu. Ozan Tufan'ın golü umut ışığının işaretiydi. Terim, Tolga ve Kaan'ı oyuna alarak geç de olsa Ukrayna'nın göbekten gelmesini engelledi.
Emre Mor'un bayıltıcı çalımları, Cenk Tosun'un mücadeleci ruhu, Caner'in bindirmeleri ve Hakan Çalhanoğlu'nun oynama iştahı Milli Takımı ayağa kaldırdı. Milli Takım'ın 2-0 geriden 2-2'yi yakalaması özellikle yeni katılan oyuncular için ciddi bir özgüven kazancı olacaktır. (Sabah)
Cem Dizdar: Terim denedi ama olmadı!
Futbol malum, ‘topu gezdirme’ temelli bir oyundur. Topla daha az haşır neşir olup pratik oynayarak sonuca ulaşan takımlar da yok değil ama topu oynatmayı becerenlerin kazanma ihtimali her daim daha yüksek.
Dün akşam ilk yarı boyunca oyunda sakin kalıp topu paşlaşarak ayağında tutan takım bizimki değildi! Ukrayna, gerek top bizdeyken gerekse ayaklarına aldıklarında takım mesafesini koruma konusunda ders niteliğinde periyotlar gösterdi. Öyle ki, bir ara ‘tiki taka’nın Kuzey versiyonunu izler gibiydik.
Sahanın her yerinde sürekli hareket ederek pas trafiğinin içindekalan Ukraynalı oyuncuların yarattığı pozisyonlar ve kaçırdıkları düşünüldüğünde devre arasına dramatik bir skorla gidebilirdik.
Devre boyunca biri gol olan iki duran top dışında bir varlık gösteremediysek bu, sahaya sürülen oyuncuların pozisyonlarıyla doğrudan ilgiliydi. Örneğin Enes...
Pozisyonunda etkisizdi ve bu etkisiz hâl Cenk’i de Emre Mor’u da verimsiz kıldı. Bir diğer örnek takımla çok az zaman geçiren Ömer Toprak. Stoper mevkii ‘iki kişiliktir’ ve burada uyum esastır. (Fanatik)
Feyyaz Uçar: Tek tek değil takım oyunuyla
Toprağımız Ömer, uzun bir aradan sonra milli takımda. Üstelik ilk onbirde. Tedirginliğinden olsa gerek müdahaleleri kontrolsüz. Bu müdahalelerinden biri ceza sahamızda olunca cezası ağır. Geriye düşme şokunu atlatamadan stoperlerin arasına atılan topla ikinci şoku yaşıyoruz. Kanatlarımız daha oyuna ısınamadı.
Stoperlerimizdeki uyumsuzluk çift santrforumuzda da mevcut. Yapılan ortalarda, ön direk-arka direk paylaşımı olmayınca topla buluşamıyoruz. Atak yaptığımız kanada ikisinin de yaklaşmaması enteresan. Zaten kanatlarımız beklerin önünü açmak için içeri giriyor.
Peki kanatlarımız öne çıktığında kiminle pas yapacak. Dolayısıyla ataklarımız gelişemeden bitiyor. Hakan Çalhanoğlu’nun ters tarafa attığı etkili paslar, Emre Mor’un yeteneğiyle buluşunca etkili ataklarımız başladı.
Emre’yi tutmak ne mümkün. Ceza sahası içerisinde yapılan bir müdahale var ki, hakemin penaltı çalmamasının tek sebebi, rakibin faulü kontrollü yapması. Göstere göstere yapmaması. Aslında ikisi de penaltı. Ama bizim penaltımız verilemedi. Ozan’ın golüyle maça döndük. Futbol direktörümüzün orta sahadaki sıkıntıyı görmesiyle ikinci yarı başında iki de değişikliğimiz var.
Oyunu rakibin kontrolünden almamız şart. Top kullanma kabiliyetimiz onlardan fazla. Ancak pas trafiklerini kesemediğimiz ve oynamalarına müsaade ettiğimiz için bu kabiliyetimizi kullanamıyoruz. (Fanatik)