Hollywood filmi gibi bir kariyer!

Video yükleniyor...

Sıfırdan kahramanlığa, İngiltere’de en nefret edilen futbolcu konumundan milli takım kaptanlığına uzanan David Beckham, Hollywood yıldızı gibi geçirdiği futbol kariyerine birçok ilginç olay sığdırdı.

Görüntüsü, giydikleri, dövmeleri, pop yıldızı eşi, neredeyse medyanın ışıkları altında büyüyen çocukları çoğu zaman David Beckham’ın futbolculuğunun önüne geçti. Ancak Londralı delikanlı duran top becerisi, uzak mesafelere gönderdiği milimetrik paslar, takım arkadaşlarını gole taşıyan ortalar ve attığı gollerle döneminin en önemli oyuncularından biri olmayı fazlasıyla hak etti.

1998 yazında Saint Etienne’de oynanan Arjantin – İngiltere maçında gördüğü kırmızı kart, David Beckham’ın futbol yaşamında dibe vurduğu andı. Takımını on kişi bırakan 23 yaşındaki oyuncu, bir anda kendini tüm eleştirilerin ortasında buluyordu.

Ancak aynı Beckham kısa süre sonra dönemin başbakanı Tony Blair’den sonra Britanya’nın en fazla tanınan ismi haline geldi. Uzak Doğuda yaşları 15 ile 35 arasında değişen 3500 kişiye uygulanan anket, David’in tanınma oranının  % 90’ları bulduğunu gösteriyordu.

Kariyerinin bir noktasından sonra adeta etrafında bir sirkle yaşamaya başlayan David Beckham’ın aslında utangaç, sessiz ve sadece futbol oynamayı düşünen bir genç olduğuna inanmak zor geliyor.

2 mayıs 1975’te Doğu Londra’da kuaför bir anne ve mutfak gereçleri bakım elemanı bir babanın oğlu olarak dünyaya gelen David, futbola Manchester United alt yapısında başladı.

Çocukluğu bir büyük kaptanı, “Cesur” lakaplı Bryan Robson’ı izleyerek geçti. Küçük Beckham’ın en büyük düşü bir gün ünlü kaptan gibi olup 7 numaralı forma ile kırmızı şeytanların ve İngiltere milli takımının başında sahaya çıkmaktı.

1992’de FA Youth Cup’ı kazanan ünlü United takımının parçası olan David, Şampiyonlar Ligi’nde ilk maçına 1994’te Galatasaray önünde çıktı ve golünü attı. Daha sonra yarım sezon Preston North End’e kiralanan genç orta saha, 1995’te Old Trafford’a döndü.

Duran toplardaki ustalığı ve sağ kanattaki etkili oyunu ile kısa sürede sivrilen Beckham, 21 yaşından itibaren Manchester United takımının değişmez ismi oldu. Başarılı oyuncu alt yapıdan itibaren sıkı bir dostluk kurduğu Gary ve Phil Neville, Paul Scholes gibi isimlerle Manchester United’ın omurgasını oluşturdu.

Doğal yeteneği bu genç oyuncuyu milli takıma kadar taşıdı; Beckham, 1998 dünya kupası öncesi İngilizlerin geleceğe yönelik en fazla umut bağladıkları isimdi. Ancak Arjantin’le karşılaştıkları o nefes kesen mücadelenin ardından Michael Owen futbolun beşiğinde yeni altın çocuk olarak adlandırılırken, Beckham’a herkes sırtını dönüyordu.

O çok büyük bir hata yapmış ve İngilizlerin en fazla nefret ettiği rakip olan, 1966’dan bu yana her maçlarında olay yaşanan Tangocular karşısında arkadaşlarını yalnız bırakmıştı. Futbolun mucitleri dünya kupasına penaltı vuruşlarıyla veda ederken suçlu koltuğuna tek başına David Beckham oturtuldu.

Tüm şöhretine karşın bu tecrübesiz genç, her yönden üzerine saldırıldığında çok sevdiği futboldan kopmayı bile düşünmeye başladı. En zor anında O’na bir yardım eli uzandı. Sir Alex Ferguson, gelecek planlarında önemli yer tutan Beckham’a destek olarak bu zor dönemi atlatmasında büyük rol oynadı.

Manchester United formasıyla Premier ligde her yıl yeni bir başarıya imza atan, Spice Girls’den Victoria Adams ile evlenerek özel hayatını düzene sokan Beckham, futboluyla adım adım zirveye yükseldi.

25 yaşında Peter Taylor’dan milli takım kaptanlık bandını alan David Beckham yaşadıklarından ders alarak bu görevi başarıyla yerine getirip tüm ülkenin saygısını kazandı. Çocukluk rüyası gerçekleşmişti.

Manchester United formasını düzenli giydiği 8 sezonun altısını şampiyonlukla noktalayan David Beckham, bu dönemde 2 federasyon kupası ve 4 Charity Shield zaferi yaşadı. Parlak United kariyerinin zirvesiyse 1999’da Bayern Münih’i devirerek kazandıkları şampiyonlar ligi oldu.

2002 Dünya Kupası ne turnuva öncesinde ayağı kırılan David Beckham, ne de İngiltere için çok parlak geçmedi ancak süper yıldız, Arjantin’i yıkan golü penaltıdan kaydederek Saint-Etienne’de yaşadığı kabusa da son noktayı koydu.

Kah kaşına isabet ederek açılmasına neden olan krampon, kah imzalanmayan kontrat sonrasında zorunlu yedek kulübesi hizmetiyle gerilen Ferguson – Beckham ilişkisi, 2003’te yıldız futbolcunun Real Madrid’e satılmasıyla noktalandı.

İngiliz yıldızın, 20. Yüzyılın en başarılı kulübüne transfer olması, birçoklarına göre biçilmiş kaftandı ancak Perez’in Los Galacticos rüyası, Beckham ve Owen’ın gelişiyle ya da Vicente del Bosque ve Fernando Hierro’nun gidişiyle kabusa dönüştü.

David, Zidane, Raul, Ronaldo, Figo gibi yıldızların bulunduğu takımda oyun stilini ve pozisyonunu değiştirerek çok yönlülüğünü sergilese de, bu çaba takımın hücum savunma dengesini kurmaya yetmiyor, İngiliz yıldız 2006-07 yılındaki şampiyonluğa dek kupaya hasret kalıyordu.

Zaferin ardından rotayı yeni dünyaya çizerek hem hayranlarını şaşırtan, hem de üzen David Beckham, LA Galaxy formasıyla 5 yılda 2 şampiyonluk kazanırken Amerika Birleşik Devletleri’nde futbolun popülerliğinin artmasına da katkıda bulundu.

İngiltere milli takımındaki yerini korumak için MLS’in tatil olduğu dönemde kiralık olarak iki kez Milan’a gelen David Beckham, Serie A’da da başarıyla oynadı.

2012 sonunda Amerika defterini kapatıp Avrupa’ya dönen Beckham, sezon ortasında anlaştığı Paris St. Germain ile parlak kariyerine bir de Fransa şampiyonluğu eklerken, 4 farklı ülkede şampiyonluk yaşayan ilk İngiliz olarak da tarihe geçti.